Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Voleybol
 

Filenin sultanlarının Avrupa 3.lüğü başarı mı, başarısızlık mı?

Filenin sultanlarının  Avrupa 3.lüğü başarı mı, başarısızlık mı?
 

Voleybol bayan milli takımımızın geçen Cumartesi günü Ankara’da Bulgaristan’a 3-2 yenilerek final şansını ve muhtemelen de Avrupa Şampiyonluğu’nu kaybettiği maç, Fenerbahçe futbol takımının, Trabzonspor’u yenemediği ve koca bir sezonu harcadığı dramatik maçı hatırlattı bana. Her iki maçın da benzer tarafları çoktu ve final benzerliği hüsran açısından aynıydı. O maçın bitiş düdüğü ile birlikte voleybolcuların yüzündeki şaşkınlık ifadeleri, üzüntüye henüz vakitlerinin olmayışındandı. Yürekleri dayanıp, maçı bir kez daha seyrettilerse, kaçan balığın ne kadar büyük olduğunu anlayıp, sporda maç bitmeden, hiç bir maçın kazanılamayacağını en acı şekilde anlamışlardır sanırım.

Türkiye, son yıllarda basketbol ve bilhassa voleybolu keşfetti. Bu spor dallarında başarılı olabileceğini ispatladı. Bunda elbetteki bu spor dallarında büyük yatırımlar yapan ve bu spor dallarını gençliğe sevdiren Fenerbahçe’nin katkısı fazla. Sabah, akşam futbolla yatan, futbolla kalkan, futbol manyağı bir ülkede bunu başarmak kolay değildir ve ne yazık ki, bu kadar yatırım yapılan, bu kadar para harcanan futbolumuzun kalitesi ülke sınırlarını aşmaya yetmemekte, karşılık olarak, Avrupa ve Dünya şampiyonaları heyecanı yaşatmaya hasret bırakmaktadır.

Oysa bakar mısınız? Voleybol bayan milli takımı antenörü İtalyan Chiappini, takımını Avrupa Şampiyonu değil de Avrupa 3.sü yaptığı için, bunu bir başarısızlık kabul ederek, istifa ediyor veya ettiriliyor. Futbolda 2008 Avrupa 3.lüğünde futbolcularımızı havaalanında omuzlara alan da bizdik! Futbolda hayal edemeyeceğimiz başarıları voleybolda başarısızlık olarak değerlendiriyorsak, o zaman da, sonuç üzerinde düşünmek lazım.

Filenin sultanları, bu dramatik maça hiç iyi başlamamış ve kendisinden daha iyi bir ekip olmayan Bulgar’lara karşı ilk 2 seti kaybetmişti. Anormal bir durumdu ve 3. seti rahatça kazanarak gerçek oyunlarını oynamaya başlamışlardı. 4 set hafif çekişmeliydi ama yine bizimdi. Artık kızlarımız gerçek hüviyetine bürünmüş, servislerle, bloklarla, smaçlarla maçı alıp götürüyorlardı. 15 sayıya ulaşanın maçı kazanacağı tie-break setinde durum 12-6 olmuştu. Sonra durakladık. Chiappini’nin kenardaki abartılı sevinç hareketleri, soğukkanlılığını kaybettiğini gösterirken, maçı aldığına, bundan sonrasının teferruat olduğuna inandığını anlatılıyordu.. Ama öyle olmadı.

Voleybol gibi psikolojik bir sporda, Chipapini takımı bir antrenör soğukkanlılığı ile değil de, ateşli bir taraftar gibi yönetince, 13-7 den sonra, nasılda alırız denilen o iki sayı hiçbir saman gelmedi ve biz 13 de kalırken, maçı bırakmayı hiç düşünmeyen Bulgar antrenörünün ciddiyeti ile takımı 15 olup, maçı alıp giderken, bie de onların coşkularını seyretmek kalıyordu.

Voleybolda da, basketbolda da bunlar var. Geçmişte örnekleri de çoktur ama bunu en iyi o takımın antrenörünün bilmesi gerekir. 13-9 iken Naz’ın servisi dışarı atması ilk sinyaldi. Bulgar’ların mucize çıkardığı toplar takımın moralini bozmaya başlamıştı. Chipapini oyunu soğutmayı bir türlü başaramadı. Futbolda galibiyeti korumak için, maçın sonlarına doğru, baskı yiyen tarafın psikolojik olarak geri çekilmesine ‘’geriye yaslanma’’ denir. Öyle bir taktik verilmiş olmasa dahi takım olarak fildeden 2-3 metre geri oynamaya başladık. Hucumda etkisiz kaldığımız açık seçik belliyken tuhaf bir oyun şekline dönüştük ve baktım, bence, belki de mağlubetteki en büyük etken, en etkili smaçörümüz Seda, oyunun bu kritik dakikalarında oyunda yoktu!..

Sonuçta bir Akdeniz’li olan ve erken sevincine yenik düşen İtalyan antrenör’ün bir diğer hatası da takımına aşırı güveniydi beklide ve ne yazık ki onca tecrübeye rağmen, kızlarımız da, yaşamamaları gereken bu anlamsız panik nedeniyle, avuçlarının içine gelen final maçını kaçırıyor, hocalarının istifasına sebep oluyorlardı. Başarı ve başarısızlık bu bu kadar birbirine yakın, hangi sporda olursa olsun, böyle pamuk ipliğine bağlıdır.

Finalde Sırbistan’ı yener miydik? Şampiyon olabilir miydik?

O ayrı konu.. Bulgarları zorlanmadan, evire çevire yendiklerine bakmamak lazım. Bulgarların da bizi yeneceğene kendileri bile inanmazdı herhalde…

Türkiye basketbolda olduğu gibi voleybolda da iyi bir jenerasyona sahiptir ve o nedenle beklenti de yüksektir. Chiappini’nin istifasının nedeni de herhalde Avrupa 3.lüğü değil, bu maçta yapmaya hakkı olmadığı o büyük hatalardır.

Çok ağır bir bedel ödediler. Coşku içinde oynayacakları bir final maçı yerine, boş salonda İsrail'i yendiler, zerre kadar sevinemediler. Hepsi, hocaları dahil, sporculuk kariyerlerinde unutamayacakları bir ders aldılar.

Bu 3.lük Avrupa 3.lüğü de olsa başarı değildir. Daha iyisini yapacak yetenek ve güçtediler. r

File’nin sultanlarını bundan ders çıkarıp, daha büyük başarılara imza atıp, önemli kupalar kaldıracağına inancım ve onlara olan güvenim sonsuzdur.

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..