Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Fırsatları kaçır[ma]mak!..

Fırsatları kaçır[ma]mak!..
 

Ekonomik veriler o verileri üretenler kadar güvenlidir ve doğrudur.Bunu sağlamanın yolu da GÜVENDİR.


Nobel ödüllü iktisatçı Krugman’a göre birinci buhran, 1873 yılında bir paniğin ardından çıkmış olan “Uzun Buhran”dır. Birçoğumuzun bildiği 1929 da yaşanan “Büyük Buhran” ikincidir. Üçüncüsü ise 2008/2009 krizidir. Biz bu buhrana “Küresel Kriz” diyoruz.

Bundan 140 yıl önce yaşanan ilk krizde de para piyasaları (bu günkü kadar olmasa da) merkezileşmeyi büyük ölçüde başarmıştı. Teknoloji ve iletişim imkanları kullanılmaya başlamıştı. İletişim arttıkça merkezileşme daha kolay yapılanıyordu. Bu merkezi sistem, şirketlerin ve ülkelerin değerleri üzerinde kolayca etki edebilmeyi sağlayan bir araç haline getirildi. Böylece bir masa etrafında toplanmış birkaç yüz spekülatör ülkelerin paraları, büyük şirketlerin senetleri yada kıymetli malların fiyatları üzerinde söz sahibi oldular. O yıllarda en teknolojik yapılar kömürle çalışıyordu. Kanada’da büyük bir kömür madeni faciası yaşanmıştı. Haber bütün Amerika Kıtasına kısa sürede yayıldı. Öyle abartıldı ki sanki dünyanın yarısı yok olmuştu. Bütün yaşam sürecini kömüre bağlayan piyasalar; “Ölümün yakın olduğunu” hissettiler(!) Bu kanaat, ilişkisiz sektörlerde farklı etkiler göstererek günlük yaşamın içine kadar etkilerini gösterdi. Finans merkezlerine gelen bilgiler, yönetilen kıymetlerinin değerleri üzerinde büyük etkiler yapmaya devam ediyor. Büyük afetler, savaş haberleri ve ekonomik kararlar, fiyatlar üzerinde etkili unsurlardan bazıları.

Yaşanan ekonomik krizlerin dünyanın ekonomik sürecine büyük etkileri olması doğaldır. Bu etkiler kısa süreli değişimler şeklinde olmaz. 1929 yılında yaşanan durgunluk ve çöküntü sonrasında büyük, uluslar arası şirketler ortaya çıkmıştır. Bu şirketler 1940 ve sonrasında dünya piyasalarını etkileyebilecek mali güçler elde etti.

Teknolojinin gelişmesi ile tüm sektörler iletişimlerini çok daha hızlı ve güvenilir hale getirdiler. Ama yarın ortaya çıkacak muhtemel teknolojiler, bugün yaşananlardan daha güvenli olacak. Bu durum, tartışma götürmez bir gerçektir.

Bundan 10 yıl öncesine kadar bilgisayar donanım sektöründe en yüksek katma değere sahip ürünler bellek (RAM) üniteleri idi. 1997 Kasım ayında Tayvan’da, dünyanın en büyük RAM üretim merkezinde bulunan fabrikalardan birinde büyük bir yangın çıktı. Bu yangın sonrasında o güne kadar 12-15 Dolar civarında satılan 1 Mbaytlık RAM’ların fiyatları 130 Dolara kadar çıktı. Hatta mahalli satıcılar, müşterilerine birkaç ay önce satılmış bilgisayarların bedelini ödeyerek sadece RAM’larını geri almayı teklif etmeye başladılar.

Fiyatlar RAM piyasasında yaşanan arz daralmasının da etkisi ile yapay olarak şişirilmişti. Aslında yanan fabrikanın üretimi dünya piyasasının %1’ini bile karşılamıyordu. Ama hem diğer üreticiler, hem de aracılar ve satıcılar büyük bir talan çetesi gibi davrandılar. Pazarın diğer üreticileri de yaşanan yanılgıyı düzeltmek için gayret göstermek yerine sessiz kalmayı tercih ettiler. Sonuçta fiyatlarda yaşanacak yükselme onların da işine yarayabilirdi. Bu da sessiz kalmalarının onlara sağlayacağı bir ödüldü.

Yüzlerce şirketin olduğu bir piyasa, sanki tek bir merkezden komut almış gibi aynı pazarlama politikasına hizmet etmeye başladı. Binlerce insanın alet olduğu büyük bir çete değildiler. Sadece ellerindeki fırsatı değerlendirmeye çalıştılar! (Aynı olay karşısında aynı şeyi düşünen çok sayıda uyanık, sektöre hakim olmuştu...) Sektör mensuplarının toplu hareketi haline gelen iktisadi eylemiydi. Bu toplu fırsatçılık hareketi bir hafta içerisinde RAM fiyatlarını 10-12 katına çıkarmayı başarmıştı. Fırsatçı kalabalığı, bununla da yetinmeyip birbirinin eyleminden de etkilenmişti. Zihinlerinde (sanki) “Dünyada ram üretimi durmuş”, “Ellerindeki RAM’ları kaça satabilirlerse...”, “En az 6-7 ay piyasalarda yeni RAM gelmeyecek!” izlenimi oluşturdular.

İşte bu birbirinden etkilenme halinin sonucunda stoklarında RAM olmayan bazı aracılar, yüksek fiyatlı malları çok daha yüksek fiyattan satabilme umudu ile (erken davranıp!) alım yaptılar. Bu erken davranan fırsatçı-yatırımcı, gerçekleştirdiği operasyonun olgunlaşması için beklerken, yanıp kül olan fabrikanın genel müdürü televizyonlara çıkıp; fabrikada yaşanan yangının büyük olmadığını, bir hafta içinde üretime geçeceklerini duyurdu!

Asıl kriz bu aşamada başladı!:

Elinde nakit bulunmayan fırsatçı, yatırım için kredi almıştı ve finans kuruluşları bu kredileri verirken RİSK analizini doğru okuyamamıştı. Çok kısa sürede zarar kesinleşti. Panik finans sektörüne de sıçramıştı. Dünyaca ünlü birçok banka krizden etkilendi. Ama fatura üç Güneydoğu Asya ülkesine ve onbir bankaya çıkarıldı. Fırsatçı firmalar ortadan kayboldu. Türkiye’nin -en büyük- OEM dağıtım firmalarından bazıları kapandı. Bilişim piyasasının kalbi olarak görülebilecek Mecidiyeköy’de -ve Çorlu’da bile- birçok firma kapandı, sahip değiştirdi.

Yangın belki fabrikayı yakmayı başaramadı. Ama haberi tüm dünyayı yaktı.
Doğru iletişim, doğru bilginin, doğru ellerde doğru kişiye, zamanında ulaştırılması işidir.
Hep sevgi ile kalın.


Murat SEVGİ
msevgi@mental.com.tr

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..