- Kategori
- Deneme
Fısıltı
Kalemim küskün yine bu ara kağıtlara. Aslında kalem değil de yürek küskün olunca yazmıyor yüreğim. Dökülmüyor kelimelerim satırlara. Beni yazamıyorum. Ben değilmiydim oysa ki tüm öfkelerimi, kırgınlıklarımı, özlemlerimi, umutlarımı-umutsuzluklarımı ve mutluluklarımı buluşturan kağıtlar ile. Ne oldu da yazamıyorum, bilmiyorum..
Bir ah çeksem karşıdaki sıra dağlar yıkılacak gibi. Gözümde dondurduğum yaşlar boşalacak gökyüzünden yağmur gibi. Nerdeyim, ne yapıyorum, nereye gidiyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum. Karmakarışık, çıkmaz sokaklarda kaybolmuş gibiyim. Kuru bir yaprakğım sanki rüzgarın savurup durduğu. Amaçsız bir hayat yaşar gibi. Öylesine, donuk gözlerle, küskün yürekle, sessiz sözlerle. Sırf gün geçsin diye yaşar gibi. Sırf ihtiyaçdandır diye nefes almak, yemek, içmek, uyumak gibi. Mecburen yaşar gibi işte. MECBUREN.
Siz de anlamadınız değil mi ne yazdığımı, ne yazmak anlatmak istediğimi. Anlamıyorsunuz. Aslında anlatmak istediğim bu. Beni anlamıyorsunuz. Ben kayboldum bu hayat yolunda. Sesimi duyan yok. Çığlık çığlığa haykırıyorum. Sesim arş'a eriyor. Kayboluyor. Sanki bir fısıltı gibi. Sonra diyorum kendi kendime senin sesin, yardım dileyen çığlıkların sana çığlık, onlara fısıltı.
Ben fısıltıdan ibaretim. Mecburen yaşayan bir bedenim.