Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Fiyasko ve yalandan mağduriyetler..

Fiyasko ve yalandan mağduriyetler..
 

"Parlatalım sayın Vekilim.."


Yandaki resim, AKP Edirne milletvekili Necdet Budak’ın bir şantiyede kirlenen ayakkabılarının bir işçi kardeşimiz tarafından temizlenmesini gösteriyor.

Bir diğer milletvekili hakkında bir haber daha var gazetelerin internet sayfalarında.

CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel, Memurlara Grevli Toplu Sözleşmeli Sendikal hak verilmesi için TBMM Başkanlığına Kanun teklifi vermiş.

İki milletvekili, iki eylem... Bağlı oldukları zihniyeti anlatmak açısından çok anlamlı iki örnek..

Neyse biz konumuza dönelim. Halkımız her şeyi görüyor nasıl olsa..

Ülkemiz ile birlikte kendisini de düşürdüğü bu bataktan kurtulmak için her yolu deneyen AKP’nin provakasyona ve yalana dayalı politikaları iflas ediyor.

İki yıldır ordudan yeni bir “E muhtıra” bekleyen ve böyle bir mağduriyet senaryosu için her türlü numarayı çeviren AKP, bu planı tutmayınca yeni yeni tezgahlar peşinde koşmaya başladı. Ordudan umudunu kesen ve gözünü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına diken AKP, oradan gelebilecek bir "Kapatılma Davasını" dört gözle bekliyor.

Erzurum’daki savcıların görevden alınması konusunda, gündemin bir gün önceden belirlendiğini öğrendiğimiz HSYK toplantısını gerçekleştirerek, (bir köşe yazısında okuduğum gibi) tam anlamıyla bir “Tavşana kaç, tazıya tut.” stratejisi izliyor.

Hakkını inkar etmemek lazım. AKP bu tür “Mağdur senaryolarında” başroldeki ağlayan adamı sayesinde eski Türk Filmlerini aratmayacak filmler çevirmekte, başarısızlıklarını ülkemizi düşürdükleri durumu, ve dış politikadaki iflaslarını da kamufle etmede çok başarılı.

Bu bağlamda on gün önce gündemde olan ve aylardır Türkiye’yi meşgul eden “çok önemli adımlarının” geri tepmesini de çok iyi gizliyorlar halkımızdan.

Bunların bir Eczacılar ve ilaç sorunu vardı.

RTE Tv’lere çıkıp, marketlerde ilaç satılması için gerekli düzenlemeyi yapıyoruz, Eczacılar Birliği anlaşmazsa tek tek eczacılarla anlaşırız diyordu. Ne oldu?..

AKP kesinlikle kabul edilmez dediği eski sözleşmeyi (Danıştay kararı ile de olsa) imzalamadımı, yani eski tas eski hamam değil mi?. Niye (Danıştay iptal ettiğine göre) kanuna aykırı isteklerle geliyorsun eczacıların karşısına. Gündemi boş işlerle meşgul etmek ve dostlar alışverişte görsün diye. Bu aynı zamanda örgütlü bir direnişin zaferidir Eczacılar açısından.

Yine bunların "Emniyet teşkilatına Ağır silah alınması ve TSK mensuplarının silah ruhsatlarının valiliklerce verilmesi” gibi bir tasarıları vardı. Ne oldu?. Bu konuda “değiştirilmesi gerekir” dedikleri eski içeriğin aynen kabul edilmesi ile sonuçlandı. Yani Emniyet’e silah alımı aynen eskisi gibi olacak. Valiler TSK mensuplarının silah ruhsatlarına karışamayacak.

Bunlar sadece birkaç örnek. Kurcalansa daha ne fiyaskoları ortaya çıkar. Çıkıyorda.

Yine..

Ülkemiz açısından hiçbir olumlu yanı olmayan ve “Başarılı dış politikanın kahraman mimarı !!!” diye halka yutturmaya çalıştıkları Davutoğlu’nun “başarılı” dış politikaları ne oldu?. Ermenistan ve Azerbaycan dış politikalarımız iflas etmedimi, Ermenistan tüm “başarılı” anlaşmaları yok sayarak başa dönmedimi?.

Azerbaycan, "gazı ucuza veriyoruz, bu iş böyle olmaz, kusura bakmayın" diye çark etmedimi?. Tam anlamıyla fiyasko olan Ermenistan-Azerbaycan dış politikası yüzünden evdeki bulgurdan da olmadıkmı?. Halkımız daha pahalı gaz kullanarak bu işin faturasını ödeyecek.

En güvendikleri ABD bile; RTE ile ABD dışişleri bakanı görüşürken, Büyükelçisi kanalı ile –görüşmeyi kısa kesin, emir hazretleri bekliyor- diye elçilikte arbede çıkarmadımı?. Bu mudur onurlu dış politika.

AB’yi zaten bir kenara bırakmış, Kıbrıs konusunda teslim olmuş bir dış politikanın “başarısı” ile ilgili olarak belki vizelerin kaldırılması çalışmaları gösterilebilir. Fakat söyler misiniz. Memleketine akrabalarını, anasını, babasını görmeye bile gidemeyen insanlarımız, vizesi kalkmış arap ülkelerine gitmeyi ne kadar becerebilir. Ya da niye gider. Halkımıza ne yararı var arap ülkeleri ve geri kalmış üçüncü dünya ülkelerine olan vizelerin kaldırılmasının?.

Bunların dış politikadaki en büyük başarıları bütün dünyanın katliam suçlusu diye aradığı El Beşir’i ağırlamak ve Arabistan kralının ayağına gidip hediyeler almak olmuştur.

Bunların dışarıdaki dostlarına bakınca kimleri görüyoruz?.

Ülkesindeki rezaletleri diz boyu olan ve mağdur duruma düşmek için kendisini dövdüren çok uluslu şirketlerin patronu Berlusconi,

SSCB’nin dağılmasından sonra ülkesinin hazinesini yağmalayan oligarkların başı olan diktatör Putin.

Halklarının kanını emen, onları ümmetleştirip köleleştiren ve altın musluklu saraylarda yaşayan üçkağıtçı arap şeyhleri.

Yine bu “Yargı mağduriyeti” ile unutturmaya çalıştıkları, gündemden düşürmek için uğraştıkları konulardan bazıları: İşsizlik, hayat pahalılığı, yolsuzluklar, vurgunlar, hakim ayarlamaları v.s v.s. daha da önemlisi Tekel İşçilerinin şanlı direnişi. İşte orada, Kızılay Bayındır sokakta, aslanlar gibi direniyorlar.

Haklı direnişleri, onların şahsında halkımızın mağduriyetini ve hırsını gözler önüne seriyor.

On dalda Oskar’a aday mağduriyet filmi çevirseler bile bu beceriksizliklerini, soygunu, talanı halkımıza unutturamayacaklar ve gündemden düşüremeyecekler.

Saygılar..

19.02.2010

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..