- Kategori
- Gelenekler
Folklorumuzda Hıdırellez
İlkbahar'da çiçekler
Türk folklorunda( halk bilimi ) alanında Hıdırellez’in ayrı bir yeri vardır. Genel olarak halk inanışları arasında Hızır ile İlyas peygamberlerin buluşması sonucunda Hıdırellez günleri genellikle 6 Mayıs’ta kutlanıyor. “ “Yazın başlangıcı sayılan altı Mayıs günü. (Rûmî senede Nisan ayının yirmi üçüncü günü.) Yıl, Hızır ve Kasım olarak ikiye ayrılır. Mayıs ayının altısında Hızır ile yaz başlar. 186 gün sürer. Kasım ayının 8'ine kadar devam eder ve bundan sonra kış başlar. 179 gün ( Şubat’ın 29 çektiği artık yıllarda 180 gün ) sürer. Hıdırellez denmesinin sebebi; Mûsâ aleyhisselâmın ümmetinden bir velî veya peygamber olduğu bildirilen ve Kur’ân-ı kerîmde Kehf sûresi 65. âyet-i kerîmesinde: “Kullarımdan biri” ismi ile geçen Hızır’ın ( Hıdır ) kurak bir yerde oturması ile o yerin yeşerip dalgalanmaya başladığı, hadîs-i şerîfte ( Peygamber efendimizin haber vermesiyle ) bildirilmiştir.
Bu sebeple yaz başlangıcında ortalığın yeşermeğe başladığı güne yeşil mânâsına gelen Hıdır günü, yine bu günde Hıdır ile İlyâs’ın buluştukları rivâyeti sebebiyle de Hıdırellez (Hıdır+İlyâs) denilmiştir. ( Yeni Rehber Ansiklopedisi )
İslâmiyet, Hızır (Hıdır) ve hazret-i İlyâs’ın Allahü teâlânın sevgili kullarından olduğunu haber vermekte fakat onlar adına mukaddes bir günün varlığını bildirmemektedir. Hıdırellez gününün İslâm dîninde dînî hüviyeti ve kudsiyeti yoktur. Bundan dola yı 6 Mayıs’ta İslâmiyet’in beğenmediği, haram (yasak) ettiği şeyleri yaparak eğlenmek yasaktır.( 1 )
Hıristiyanlarda ise Adonis’in yeniden doğuşuna denk getirilen İsa’nın Dirilişi (Paskalya) ile 23 Ni-san’daki Yeşil lori Yortusu bu ortak geleneğe bağlıdır. Bu yortuda bereketi simgeleyen Aziz George, Hızır gibi karşılanır.
Müslüman Türklerin kutladığı Hıdrellez günü eski Anadolu-Yunan söylenceleri, Bizans Hıristiyan yortuları, Yahudi ve İslam inanışları gibi çok değişik kaynaklardan beslenmektedir. 6 Mayıs günü Hızır’ ile İlyas peygamber buluşur. Hıdrellez sözü de iki kutsal kişinin adının birleşmesinden oluşur. Onlar bir araya gelince bahar ve bereket de yeryüzüne gelir.
Hıdırellez kutlamaları hemen hemen Anadolu’nun her yerinde kutlamalar yapılır. Özellikle Hıdırellez den bir hafta önce evlerde temizlik, badana, boya yapılır. Çocuklara yeni yeni giysiler alınır. Mendiller, çoraplar ve ayakkabılar alınır. Hıdırellez gecesi kadınlar ve özellikle genç kızlarımızda tarafından tahtadan, taştan ve çöplerden ne muradı varsa ona göre evler bahçesinde veya dere kenarlarında evler yapılır. Ev isteyen ev, araba isteyen araba, çocuk isteyenler beşik ve salıncak yaparlar.
BU İNANIŞA GÖRE:
* Kalbi temiz Allah'a inanan insanların işleri düzgün gider,
* Hızır ( A.S.) onlara görünür ve görünmez kazalardan korur,
* Dertlere derman ve hastalara şifa verir,
* Hızır uğur ve kısmet sembolüdür,
* İnsanların sağlıklarına kavuşmasını, bahtlarının açılmasına yardım eder,
* İnsanlara güç ve kuvvet verir, evlerine bereket ve bolluk getirir,
* Hızır mucize ve kuvvet sahibidir, uğradığı eve sağlık ve aydınlık getirir,
* Hızır tüm yaşam boyu ( Ab-ı Hayat ) içenlerin ölünceye kadar sağlıklı olur, özellikle baharda
aramızda dolaşarak sağlık ve bereket dağıtır.
* Baharda ağaçların ve bitkilerin yeşermesine yardımcı olur,
* Hızır'ın uğradığı evlerde hayvanları da sağlıklı olur, ekinleri bereketli olur,
* Gençlerin şansı ( bahtları ) açılır.
Hdırellez günlerinde çeşitli eğlenceler yapılır , kadınlar arasında börekler, çörekler hazırlanır Hıdırellez gününde bir bayram havası içinde kutlamalar, eğlenceler yapılırken bunlarda çocuklara, gelen gençlere ikram edilir. Bazı yerlerde at yarışları ve güreşler de yapılır.
Genç kızlar, genç gelinler yüzüklerini, küpelerin her hangi bir işaret bir çömleğin içine atarlar. Çömleğin ağzını kapatırlar. Bu arada bir bahar havası içinde bahçelerde veya dere kenarında darbukalar, cümbüşler çalınır ve halaylar çekilir. Hıdırellez gününde ateş yakılır. Bu ateşin üstünde atlayanlar olur. Bu eğlenceler arasında karşılıklı olarak kadınlar tarafından çeşitli maniler söylenir.
HIDIRELLEZ GÜNLERİNDE SÖYLENEN BİRKAÇ MANİ:
Kale kaleye karşı
Kalenin içi çarşı
Bir şeftali ver bana
Dosta, düşmana karşı
***
Uzunsun sırık gibi
Ekşisin koruk gibi
Ne gezersin Mahalle mahalle
Yolunmuş tavuk gibi
***
Kaleden indim ancak
Elinde yeşil sancak
Ne kız oldum, ne gelin
Ateşe yandım ancak
***
Kalenin ardı tandır
Yandır Allah’ım yandır
Beni bir şahin eyle
Yârin koynuna kondur
***
Kaleden iniyordum
Çağırsalar dönüyordum
Ateşinden kibritim
Çaksalar yanıyordum
***
Dağlar dağladı beni
Gören ağladı beni
Demir zincir kâr etmez
Gönül bağladı beni
***
Kalenin ardındayım
Gecenin dördündeyim
Herkes derin uykuda
Ben yârimin derdindeyim
***
Karşıda kavun yerler
Bende gitsem ne derler
Otursam bile yesem
Şu şunu sevmiş derler ..
***
Sandıksandıküstüne
Birdahasandık üstüne
Deryadekigemiler
Yürüsün bahtım üstüne ( 1 )
***
Kaynak: 1- Folklor Dergisi Mayıs-Haziran 1970, Sayı: 2.s,72
2- İnternetten yararlanmıştır.