Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '12

 
Kategori
Eğitim
 

Fransa ‘da ev ödevi kaldırıldı – İyi bir eğitim vizyonu oluşturabilmek

İyi bir eğitim vizyonu oluşturabilmek için önce doğru soruları sorup, iyi teşhisler koyup, devlet değil toplum olarak eğitimden ne beklediğimize net biçimde karar verebilmeliyiz. Bunun için bazı temel bilgi ve gerçekleri sindirmiş olmamız gerekir ama ne yazık ki, eğitimcilerin ve devletlerde eğitim politikalarını belirleyenlerin  büyük bir kısmı, bu temel gerçekleri ya bilmiyor ya da tam kavrayabilmiş değil.

Ödev, benim bir baba olarak çocuğumu oyun çağında günde 1-2 saat zorlayıp, yorucu bir iş ve okul günü arkası akşam evde rahatça dinlenip eğlenmemize limon sıkan illet bir faaliyettir. Şimdi gelin tek tek doğru soruları sorup düşünelim.

Okulda günde 6-8 saat ne halledilemiyor da çocuğun evde 1 saat daha çalışması gerekiyor?

Güzel ve makul bir soru. Bu bir yarış atını, tüm gün yetmiyormuş gibi akşam yemeğinden sonra da 1 saat daha koşturmaya benziyor.

Ödevin başarıyı arttırdığına dair bilimsel kanıt var mı?

İlköğretim için hayır. İleri sınıflarda %5 gibi rakamlardan bahseden araştırmalar var ama sonuçta dünyadaki uzmanların ortak görüşü, ödevin başarıya anlamlı derecede etkisinin olmadığı.

Fazladan çalışma dışında ev ödevinin başka faydası var mı?

Sorumluluk bilincinin gelişmesini sağladığı iddia ediliyor. Oyun zamanı zorla derse oturup çala kalem yapılan ya da anne babanın yaptırdığı ödevler, anne babanın yalvarışları, sorumluluk bilinci oluşturuyor mu yoksa mış gibi yapmayı, kaytarmayı mı teşvik ediyor tartışılır. İkinci iddia, pekiştireç olarak etkisinin olması ki bu neden okulda pekiştirilmiyor da eve kalıyor sorusunu cevaplamıyor. Üçüncüsü anne baba çocuğun okulda ne öğrendiğini görüyormuş. Eğer amaç buysa eve her hafta ya da ay rapor gönderilse olur.

Pekiştireç nedir?

Eğitimde ezberletilmesi gereken (ki aslında çok sınırlı tutulması gerekir) konuların bolca tekrar ettirilmesi. Ama maalesef müfredatın çoğu koşullandırma ile ezberci tarzda öğretiliyor ve bu eğitimcierin zararlarını bilmedikleri bir konu.

Koşullandırma nedir ve neden zararlı?

Koşullandırma bir kavramın ısrarlı tekrarla verilerek belletilmesidir. Genellikle öğrenci belledikten sonra o konuda farklı düşünemez, sorgulayamaz. Bazı kavramların bu şekilde verilmesi yanlış değil. Çarpım tablosu gibi akılda tutulması gerekenler var. Ancak eğitimcilerimiz de yeterli eğitim almadıkları için müfredatın büyük bir kısmını belletme yolu ile sunuyorlar.

Sorgulama neden gerekli?

Sorgulama olmadan ezbersiz, anlayarak eğitim yapılamaz. Eğitimde herşey sebepleri ile sunulmalı, öğrenci duyduğu her bilgiyi sorgulamaya teşvik edilmelidir. Bilgiyi sorgulamadan, düşünmeden alan kişi eğitilmiş değil sadece ezberletilmiştir.

Eğer öğrencinin yetişmesi için ödev de biraz destek oluyorsa ne zararı varki?

Bu soruya karşılık şöyle sorayım. Okulda öğrendiklerinizin yüzde kaçını iş ve hayatınızda kullandınız? Ben okulda öğrendiklerimin %o90 ını unuttum bile çünkü hiç lazım olmadı. Mühendis olduğum halde matematiğin bile çok az bir kısmını kullandım. Öyleyse esas problem nedir? Lüzumsuz müfredat kalabalığı. Kızım geçenlerde eve getirdiği test ödevinden soruyor: “Babaaa insan vücudunda 206 kemik mi vardır?” Tamam derste bir cümle bahsedilsin ama sınavda neden soruluyor?

Ama efendim genel kültür iyidir, çocuklarımız cahil mi kalsın?

Bir insan ayaklı kütüphane olabilir ama yeni fikirler üretip sorunları etkili biçimde çözemiyorsa kime ne faydası var. Bilgi yarışmaları için harcanan zamana ve enerjiye acırım. İnsan neden herşeyi bilmeye uğraşsın ki? Bir toplum farklı yetenek ve bilgi çeşitliliğine sahip fertlerden oluşmalı ki herkes kendi ilgi ve yetenek alanıyla kaliteli katkıda bulunabilsin. Dolayısıyla o unuttuğumuz %90 bilginin çoğu gerekli değil, sadece iyi bir okula girmek için araç olarak ezberlenen bilgi.

Halkımızın ezici bir çoğunluğu demokrasinin oy sandığından ibaret olduğunu sanıyor, sanat denince aklına çıplak kadın heykeli geliyor...

Eğitim sadece meslek kazandırmak için midir?

Eğitimin esas amacı bir toplumun fertlerini her yönüyle geleceğe hazırlamak, hayattaki problemleri çözme becerisi kazandırmak  olmalıdır. Bunun içinde meslek kazandırmak için öğretim de var. Biz şu an eğitimi çocuklarımızın iyi bir okulu kazanıp “hayatının kurtulmasını” sağlamak için bir araç olarak görüyoruz. Bizim gördüğümüz hayat kurtaran meslekler ise çoğunlukla matematik, fen ağırlıklı. Onun için sanat hep en son planda kalıyor.

Sanat ne işe yarar? Eğer bir öğrenci mühendis, doktor olacaksa neden sanat eğitimi alsın?

Bu da çok az bilinen bir husus, hatta devletin en tepesinden bile insanların birkeç kelime bile edemeeceği bir konu. Hemen kısaca şöyle izah edeyim. Bu konu kavranmış olsaydı bugün Ankara gibi 4milyon nüfuslu 1000 okullu bir kentte sadece 2 sanat lisesi olmazdı. İki çocuk ele alalım, birisi haftada 1 er saat müzik, görsel sanatlar dersini mış gibi yaparak almış olsun, diğeri bolca ve kaliteli sanat dersleri yani iyi bir sanat temeli almış olsun. Birincisi kalabalık bir müfredatla uğraşıp test çözüp sınavları hedeflerken, diğeri daha hafif müfredat ve tahayyül yeteneğini güçlendirmiş, eğitimin altında ezilmemiş olsun. Özgün dizaynlar gerektiren bir işiniz, fabrikanız varsa, her ikisi de aynı üniversitede mühendislik eğitimi almış ve yüksek notla mezun olmuş olsa  hangisini işe almayı tercih edersiniz?

Fransa ödevi neden kaldırdı?

Fransa fırsat eşitliği problemini kaldırma için adımlar atmaya başladı ve anladığım kadarıyla bu ilk adım. Gerekçeleri, daha eğitimli ve bilinçli anne babaların evde çocuklarına ödev yaptırırken iyi eğitim vermeleri ve bunun ilgilenilemeyen diğer çocuklara haksızlık olması. Tabii ki ödevlerde ciddi bir fayda görüyor olsalar bu ince düşünceyi ikinci plana atabilirlerdi.

Özellikle ilköğretim yıllarında oyunun çocuğa faydası ödevden çok daha fazla ve bunu biim insanları iyi biliyor. Farklı ülkelerde farklı standartlar var. İngiltere de sınıf sayısı 10 dk ile çarpılarak verilecek maksimum ödev miktarı belirleniyor. Yani mesela 3. Sınıflara 30 dk yı geçmemeli. Tabii bu yavaş yapan çocukla hızlı yapan arasında eşitsizlik doğuruyor. Tabii bunlar bana göre her öğrenci eşit olsa bile saçma standartlar. 6 saat + 20 dk ile 6 saat arasında ne fark var?

Dünyada en çok öğrenci başarısına sahip ülke Finladiya ve orada da lisede yarım saati geçmeyecek anlamlı ödev verilme serbestliği var. Finlandiya bugün dünyada herkesi heyet gönderip bu işi nasıl beceriyorsunuz diye incelediği bir ülke.

Finlandiya bunu nasıl başarmış?

-1960 larda tek zenginliklerinin insan kaynağı olduğuna karar veriyorlar ve eğitimi birinci öncelik olarak belirliyorlar.

-1970 lerde öğretmenlik mesleğini en tepeye yerleştirmek için faaliyetler hızlanıyor.

- Bugün Finlandiya da öğretmenlik en çok tercih edilen eve en yüksek maaşlı iş. İkinci sırada Psikologlar var.

- Halk olarak eğitime tam inanıyorlar. Eğitim yemek, servis vb dahil olmak üzere parasız. Birkaç özel  okul var ama onlar devlet okulları ile boy ölçüşemiyor.

- Öğretmenler doçentler arasından seçiliyor. Her diploması olana iş verilmiyor.

- Bir sınıfta genellikle 2 öğretmen bulunuyor. Dersler son derece interaktif. Öğrenci sıkılmıyor.

- Okulların çoğunda öğrenciler çorapla geziyor, evlerinde gibi hissediyorlar.

- Sınav yok, öğretmenler her yıl sonunda öğrencileri hakkında detaylı rapor yazıor. Yani kanaat notu.

- Çok nadiren olan sınavlar, not verme veya yerleştirme için değil sadece eğitim bakanlığının bilgi edinmesi için.

- Öğretmenler müfredatı istedikeri gibi sunma özgürlüğüne sahip. Hatta bazı konuları bir yıl sonraya bile bırakabiliyorlar. Sonuçta profesyonel oldukları için herkesin tam güvenine sahipler.

- Öğrenciler ilgi duymadıkları alanlara zorlanmıyor. Toplunda temizlik görevlisi, güvenlikçi, soför gibi mesleklere de ihtiyaç olduğu için, ortaokuldan ayrılıp bu işleri yapanlar da var ve toplumda, sınıf ayrımı, hor görme gibi hisler yok.

- Öğrenciler ilgi ve yeteneklerini bulma konusunda çok destek görüyorlar.

- Öğrenciler bir toplumun kültürel gelişim aşamalarını biliyorlar, dünyada olup bitenleri de takip ediyorlar. Gelişim aşamalarını bilen insan boşu boşuna belli bir kültüre mensup insanlara kızmaz.

- Ders saatleri Türkiye den daha az.

- Öğrencilerin %10 u 6.seviye dedikleri, birçok bilgiyi sentezleyip soruna yeni çözüm üretebilenlerden oluşuyor. Türkiye de başarılı biline birçok öğrenci sınsnmış ve tek bir öğrenci bile bu seviyede çıkmamış.

Şimdi tüm bu yıkarıdakileri göz önüne alacak olursak, çocuklarımızın hayatta nasıl birer insan olmasını istediğimize göre vizyon belirlenebilir. Vizyon ve hareket bana göre şunları kapsamalı


1. Ezberci eğitim kavramı iyice yok edilmeli.
2. Ödevler kaldırılılmalı
3. Sorgulama teşvik edilmeli
4. Müfredat yarı yarıya azaltılmalı. Artan zaman sanat ve sprora ayrılmalı.
5. Eğitim sadece sınav geçmek için yapılan öğretimden ibaret değildir.

 
Toplam blog
: 40
: 2627
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Petrol Mühendisi  İlgi alanlarım: Psikoloji, kişisel gelişim, eğitim En çok yapmayı sevdi..