Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '12

 
Kategori
Dilbilim
 

Fransızlaştıramadıklarımızdan mısınız ?..

Fransızlaştıramadıklarımızdan mısınız ?..
 

net'ten...


Dil,yaşayan bir canlı varlık gibidir.

Halkın, pazarda, bahçede, evde, işyerinde yaşattığı dil, muteberdir.

Çorumlu'nun dediği gibi : 'İstanbul çok gözel ;ama dilleri pek gubat !..'

Her yenilik zamanla kabullenilen sosyal bir olgudur. İstanbul Ağzı, asırlardır, sarayın halktan kopuk yaşamı nedeniyle, Anadolu insanı tarafından kabullenişi ve kullanışı çok zaman almıştır..

1970'li yıllarda, 'Yaşantı' kelimesi,TDK tarafından  üretilip halk içine atıldıktan kısa bir süre sonra , pazardaki köylüler arasında, şöyle bir konuşmaya tanık olmuştum.

'Sen, Osman Ağa'nın hayatının yaşantısını bir görsen, şaşarsın !..'

Önceleri , 'hayat ve yaşantı ' sözcükleri arasında bocalayan halk,kısa sürede ses uyumunu benimsediği 'Yaşantı ' kelimesini kabullenivermişti.

...

' Merci ’den yavaş yavaş kurtulmaya başladık.

Tren, vagon, kondüktör, gar, ray, istasyon, kuşet, gişe, bilet vb. demir yolu ulaşımıyla ilgili yabancı kelimelerden birkaçıdır.

Bunlardan kurtulmak herhâlde artık mümkün olmayacak ve bu seyahat, terimlerinin tamamı Fransızca olan kelimelerle geçecek.

Bunlardan ray, vagon, kondüktör, (i)stasyon İngilizcede de aynı yazımla kullanılır. Şimdilik demir yolu kelimesiyle avunmaktan başka çaremiz kalmadı.

Fransızca “yürü” anlamına gelen marş (marche) bir askerî terim olarak Türkçede yaşar.

Aynı kelimeden bir de demir yolu terimi marşandiz (Fr. marchandise) var. İşleviyle uyuşmayan kelimeye Türkçede bulunan yük treni sözü bile sözlüklerin sayfaları arasında kalmıştır.

Bu manzara yalnızca demir yolu ile ilgili kelimelerde görülmez. Giyim kuşam adlarımız da bundan farklı değildir. Giyim adlarımız derken, Reşat Ekrem Koçu’yu hatırlamamak mümkün değil.

Türk Giyim, Kuşam ve Süslenme Sözlüğü adlı eserinde Osmanlıca pek çok eski giyim adları arasında Türkçe adları da ele alır:

Arkalık, bürgü, bürüncük, dolak, dolama, sıkma, yeldirme, topukdöven vb. Şimdi gömlek, ayakkabı dışında giysi adlarının nerdeyse tamamı yabancı.

Hele şu melon şapka kelimesine bakınız. Eloğlu kavun (melon) kelimesinden şapka adı türetmiş, siperi çepeçevre, ortası kabarık kavun biçiminde bu şapkayı adıyla birlikte bize satmış. Bir zamanlar bunun Türkçesi melon mu mölon mu diye tartışılmıştı (mölon için Ragıp Akyavaş, Asitane I, Diyanet İşleri Yayını).

Şu yemek listesinin Fransızca adı bile menü mü mönü mü diye Türk dili bilim adamları arasında tartışılmıştı. Yabancı kelimelere gelince onların telaffuzu ve yazımı konusunda çok duyarlıyız!
Şu son günlerde Fransa’nın kasıtlı hareketi karşısında tepkimizi gösterip kendi değerlerimizi öne çıkaracaksak, önce yabancı kelimelerden dilimizin arılaştırılması gerektiği üzerinde durmalıyız. Burada dile yerleşmiş,

Türkçede karşılığı bulunmamış Fransızca kökenli :lise, polis, jandarma, apolet, ampul, apartman, rol, bütçe, daktilo, büfe, beton, akordiyon kelimeleri üzerinde durmuyorum. Türkçeleri bulunmuş ve yaygınlaşmış karşılıkları dile getirmeye çalışıyorum.

....

Yabancı kelimeler konusu derslerimde geçerken öğrenci soruyor: Hocam bu durum karşısında bir gün Türkçe ölü bir dil olur mu? Elbet de olmaz ama dil yozlaşır, yabancılaşır, dilin üretkenliği körleşir.

Bugün artık halk da, öğrenci de, devlet adamı da Fransa’da gündeme gelen siyasi konuyla ilgili olarak tepkilidir.

Ancak bu ulusun kelimelerinin örümcek ağı gibi Türkçeyi sardığına kimse aldırmıyor, kimse “Ben bundan sonra Fransızca alternatif demeyeceğim; tepkimi hiç olmazsa böyle göstereceğim; alternatif için, yerine göre seçenek, yerine göre değişik kelimelerini kullanacağım; yazımı karışık, söyleyişi zor reaksiyon (Fr. rèaction) için tepkime kelimesini tercih edeceğim” demeyi aklından geçirmiyor. Fizikçimiz “Artık ben bundan sonra dalgalı akım diyeceğim, derslerde öğrencilerime dalgalı akım terimini kullanmalarını alternatif akım dememelerini öğütleyeceğim” diyebilecek mi?

Düşünüyorum da acaba ülkemizde böyle bir eğilimi kaç kişi gösterebilir? Bunu saçma, anlamsız bulan çok aydınımızın çıkacağını tahmin edebiliyorum.'  *

........

Dilinizin, ağzınızın tadı bozulmasın..

Saygılarımla...

...........................

Bilgi: ( * ) Prof.Dr. Hamza Zülfikar.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..