Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '11

 
Kategori
Blog
 

Fü fü füüüü fü füüü

Fü fü füüüü fü füüü
 

“Tuvalette ıslık çalınmaz, şeytan çarpar” derdi annem.

Ne zaman bu kategoriye girsem, Euzu besmele ile girerim, bu kez ıslıkla gireyim dedim. Yazının sonlarına doğru ağzım Keto, dilim keke olursa, bilin ki; Lucifer öpmüş demektir. Eh, yapacak bir şey yok, zevk almaya bakacağız artık(!)

Besmele ile girerim, çünkü bu kategoride gerilimler hat safhadadır ve genellikle kılıçlar keskin, sopalar sağlam, kamalar bileğilidir. Sık sık “Gittim, gidiyorum, ahan da döndüm” med – cezir olaylarına şahitlik edilir. Buna ben de dahilim üstelik.

Durun size onu anlatayım da gülelim azıcık.

Milliyet Blog’da yazmaya başlamamın birinci yılı içinde, bu kategoride yine cinler, şeytanlar top sektirmeye başlamıştı. Hani bana bir şey olduğundan değil de, içim daralmış, tepem atmış olmalı, “Yeter len!” diye bir yazı girmişim. Yazının sonunda da “Ortalık durulana kadar yokum! Hepinize kolay gelsin” deyip çıkmışım! Breh breh! Tavrına kurban olduğum süzmem benim, insan azıcık sonrasını hesaba katar(!)

O güne kadar neredeyse her gün yazı giriyorum. Mübarek ortalığın durulması da hemencecik oluvermiyor ki!

Bir sıkıntı bastı, sormayın! Büvelek tutmuş hayvancıklar gibi dört dönüyorum! Alışmış kudurmuştan beterdir hesabı, ille de yazı girmem lazım. Fakat ne mümkün! “Hoşçakalın” demişim bir kere! Ağırdan almak belası var!

İkinci gün karın ağrıları başladı, kıvranıyorum! İçimdeki ses, “Sık dişini” diyor.

Üçüncü gün, baş dönmesi nüksetti, öleceğim sandım! Sesin söylemi aynı: “Sık dişini.”

Dördüncü gün, gerilimlerden gerilim beğen sendromları! “Sık dişini”

Beşinci gün azı dişim kırıldı! Onca sıkmaya iyi bile dayanmıştı aslında!

Altıncı gün, “Öleceğime yazayım barim” dedim ve yedinci gün “Bismillahirrrahmanirrahim” diyerek ölmekten ve diğer dişleri kaybetmekten kendimi kurtardım. Kısaca, ancak bir hafta dayanabilmiştim!

Hani tamamen gidiyorum dememiş bile olsam, bir aycık olsun yazma, değil mi? Nerde ben de o sabır! Tanrı sabır dağıtırken ben muhtemelen Lucifer’la tavla oynuyormuşum demek(!)

Dile kolay… Tamı tamına üç yıl, üç gündür buradayım. Sildiklerimle beraber, iki yüzün üzerinde yazı…

Şu aralar yine bir kaçını daha silesim geliyor, o ayrı.

Kendi sayfamdaki, “Bugün en çok okunanlar” butonunu ne zaman tıklasam, ilkin hemen üç yazı geliyor:

1- Kadın erkek ilişkilerinde naz işve cilve

2- Güzel seksi çekici kadınlar

3- Kırık tarak kemiği

Haydi ilk ikisinde yasaklanması mubah(!) sözcükler var, bu yüzden tık alıyorlar dedik, ya üç numarada ne buluyorsunuz be kardeşim! Allahın kemiği işte! Leğen kemiği bile değil yahu! Hepi topu tarak kemiği! Üstelik de kırık! Cık cık cık…

İnsan kendi yazısına gıcık olur mu? Bu üçüne sadece gıcık değil; kıl oluyorum! Neyse diyelim…

Üç yılın sonunda… Yazabildiklerimin yanı sıra öğrendiğim çok şey oldu…

Çok şey kattı Milliyet Blog…

Hala pek çok sözcükte ve noktalamada hata yapmama rağmen, eskiye göre daha titiz davranmayı öğrendim.

Yazma alışkanlığı ve pratiği gelişirken aldığım hazzın derecesiz boyutlarını gördüm.

Yüzlerini görmesem de, gönül kapılarının nereden açıldığını, beyinlerinin nasıl çalıştığını bildiğim harikulade dostlar edindim…

Tüm bu değerlerin oluşumuna ve birikimine sebep olan Milliyet Blog,

Ta gönülden TEŞEKKÜRLER…

Islıkla başladım, ıslıkla bitireyim :) http://www.youtube.com/watch?v=MgsS-m9aios

 
Toplam blog
: 135
: 3170
Kayıt tarihi
: 23.07.08
 
 

Eğitim sürecinin bazı bölümleri Almanya ve İngiltere'de olmak üzere en son PAÜ'den eğitim uzmanlı..