Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '10

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray defans yapmayı öğreniyor

Galatasaray defans yapmayı öğreniyor
 

Elano Blumer ışıldıyor!


Perşembe günü Atletico Madrid ve bu akşam Beşiktaş karşısında izlediğim iki Galatasaray karşılaşmasından çıkardığım iki sonuçtan birincisi şu ki; Galatasaray defans yapmayı her geçen gün daha iyi öğreniyor ve özellikle deplasmanda kontrollü oyunun gereğini yerine getirme konusunda gittikçe daha başarılı oluyor. İkinci sonuç ise; her geçen gün daha iyi oynayan ve Galatasaray'ın kimliğini bulmasını sağlayan Elano Blumer.

Sezon başından beri izlediğimiz Galatasaray, hücum etkinliklerinin yanısıra defansta büyük sıkıntılar yaşayan bir takım hüviyetindeydi. Özellikle öne geçtiği maçlarda rakibe çok müsait gol fırsatları veriyor, baskı altında kalıyor ve defansta organize olamıyordu. Ancak son iki maçta bu sıkıntıdan bir ölçüde kurtulmuş bir Galatasaray izliyoruz. Bunun da en büyük sebebi; takımda yardımlaşmanın üst düzeye çıkması, koşan ve mücadele eden oyuncuların artması ve yüksek konsantrasyon.

Ancak bu durum, takımın kontrol oyununu artık tamamen becerdiği anlamına gelmiyor. Bu konudaki en büyük zafiyet, Galatasaray'ın topu ilerde tutmayı becerememesi ve topun bu bölgede olduğu anlarda futbolcuların ilerde çoğalamaması. Böyle olunca her top çok kısa sürede Galatasaray kalesine rakip akını olarak geri dönüyor. Bu kadar yük binen bir defansın sonunda bir hata yapması da kaçınılmaz oluyor.

Emre Güngör'ün savaşçılığı ve hava toplarındaki kusursuz oyunu ve daha da önemlisi Lucas Neill'in bu bölgedeki standart üstü oyunu ve topun takımında kalması konusunda ısrarı ve becerisi, defansın başarısında önemli bir rol oynuyor. Lucas Neill hem çok kuvvetli, hem tekniği iyi, hem de soğukkanlı. Üstüne üstlük sanki 40 yıllık Galatasaraylı gibi gönülden oynuyor.

Ve Elano Blumer! Galatasaray'ın Galatasaray gibi oynamasının en büyük sebebi. İlk yarı istatistikleri açıklandığında Galatasaray'ın en çok koşan oyuncusu olduğunu gördük. Topu alışı, topla ilerlemesi, pasları, oyunu okuması ve yönlendirmesi, şutları, topsuz koşuları ile tam bir orta saha adamı. Üstelik her geçen gün mücadele düzeyini artırıyor, ikili mücadelelerde diri, top kesiyor. Futbolu bildiğini her haliyle belli ediyor. Galatasaray'a Avrupalı kimliğini tam anlamıyla yeniden kazandırabilecek en önemli futbolcu. Baros ve Kewell'ın da katılımıyla taşlar daha da yerine oturacak gibi görünüyor.

Hakemler mi? Yaptıkları hatalarda kasıtlı olmadıklarını düşünüyorum. Her iki tarafa da zaman zaman hatalar yaptılar. Bu hatalar futbolun cilvesi ve olması normal. Bence Holosko'nun kafa topu gol değildi. M.Topal'a İbrahim Toraman'ın attığı künde penaltıydı. Beşiktaş'ın serbest atıştan gelen topla golüne sebep olan faul pozisyonunda Dos Santos'un hareketi faul değildi. Keita'nın son dakikalarda İbrahim Üzülmez'e vurduğu dirsek kırmızı kartlıktı. Bence Ketia, federasyon tarafından en az bir maç cezalandırılmadır. Ayrıca Keita, İ.Üzülmez'e attığı dirsekten dolayı federasyon kararı beklenmeden Galatasaray yönetimi tarafından en az bir maç cezalandırılmalıdır. Bu Türk sporuna örnek olacaktır.

Hakemler her hata yaptığında "bu maçı hakemin yüzünden kaybettik" veya "hakem penaltımızı verseydi kesin yenerdik" gibi söylemlerde bulunulacaksa, hakem bir hata yaptığında maçı devam ettirmenin bir anlamı yok o zaman. Hakem bir takımı "artık ne yaparsa yapsın yenemeyecek" hale getirmedikçe, futbol hakem hatalarıyla da güzel. Ben hakemlerin kasıtlı davrandığını düşünmüyorum, asıl olan da bu.

Spor, böyle düşününce daha güzel. Marka değeri Erman Toroğlu sustukça değil, bu düşünce yayıldıkça artacaktır.

Leo Franco'nun yediği golü Ufuk Ceylan yemezdi diye düşünüyorum. Holosko'nun kafa topunu ise çıkarmak bir yana, o top daha Holosko'nun kafasına gelmeden Ufuk Ceylan'ın ellerine gelirdi diyorum.

Yorgun olmasına rağmen Galatasaray İnönü'den istediğini en az bir puanı aldı.

Ben bu Galatasaray'ın şampiyon olacağını düşünüyorum.

Saygılarımla..

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..