Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '11

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray Gençlerbirliği'ni yendi ama..

Galatasaray Gençlerbirliği'ni yendi ama..
 

Taraftar görevini yaptı..


Galatasaray artık uzatmaları oynuyor. Maçlardaki gerek teker teker gerekse takım halindeki ruh halleri "suçlu çocuk" psikolojisi. Ellerinden geleni yapıyorlar ama iyi futbolun bile bir anlamı olmadığının farkındalar. 

Bülent Ünder keser gibi, kendine yontmaya devam ediyor. 

İlk 45 dakika için söylenecek pek bir şey yok. Galatasaray'ın orta sahası teknik fakat kadife gibi. Emre, Culio ve Yekta'dan ne kadar pres, yardımlaşma, baskı olursa o kadar işte. 

Emre demişken.. Ben bu çocuğun, 18 yaşındayken hafta içi oynadığı bir milli maçın ardından yarım devre oynadığı bir lig maçı sonrasında mikrofonlara "milli maçtan dolayı yorgunluk vardı" dediği günden beri iyi futbolcu olacağına inanmıyorum. Hele kendini yere atmalar, her pozisyonda hemen kaş altından hakeme bakmalar!. Cin olmadan çarpmayı öğretmişler alt yapıda.. Bir gram ilerleme yok. Ben 45 yaşındayım, profesyonel değilim, sağ ayaklıyım ama sol ayağımla onun sağ ayağıyla çektiğinden daha sert ve düzgün şut çekebilirim.. Hala aynı fikirdeyim, halı saha topçusu.. Kewell'a verdiği pas müthiş bir teknik gösterisi ama.. Pres yok, top çalma yok, ikili mücadele yok, fizik yok.. Oyunun tek yönünü oynayabilmesi için Alex olması gerekir, yoksa ekmek yiyemez.. Gelecek senenin sonunda en fazla takasta gider.. Her gelen teknik direktör ona şans verdi ve vazgeçti, hem de takım bu haldeyken.. 

Colin Kazım bir taç atışı kullandı, orta saha çizgisinden ceza alanına kadar. Ben merak ediyorum, bu adam sağ kanatta oynuyor, sağ taraftan kazanılan taçları neden hiç kullanmaz. Her taç atışı bir korner olurdu. Duran top organizasyonu neden hiç yok anlaşıldı, bunu bile görememiş teknik heyetler yönetti Galatasaray'ı bu sezon.. Colin'i Galatasaray'da istemeyenlerdenim ama şunu gördüm; Emre çok fazla geri oynarken, Colin hep ileri oynuyor.. 

Yekta etliye tuzluya dokunmadan oynuyor. Topu bir arkadaşına verdikten sonra yürümeye başlıyor. Görevimi tamamladım, hadi şimdi siz devam ettirin havasında.. Parasını garanti almış bir büyük takım oyuncusu olmaya başlamış. 

Maçın anlatılacak tek yanı yardımcı hakem Serkan Akal'ın verdiği gol kararıydı. İkinci yarının başında Culio'nun harika aşırtma golünde bulunduğu yer ve açı uygun olmamasına rağmen topun tamamının çizgiyi neredeyse milimle ölçülecek kadar geçmesini doğru tespit etmesi ve cesareti övgüye değerdi. Topun içeriden dönüp yan çiygiye doğru gitmesi neredeyse bir mucizeydi. O yöne doğru giden topun içeriden çıkması mantıken imkansız gibi görünmesine rağmen eyyam yapmadan santraya koştu. Ayrı bir ödül vermek ve ders olarak göstermek gerekir. Göremese, inanın ben kınamazdım.. 

Hiç bir iddiasının kalmamasına rağmen Galatasaray taraftarları görevini yaptı. Kendisine ayrılan yerleri doldurdu. Ancak bir problem var. Gençlerbirliğine para lazım, iddia yok, taraftarı yok, maç başka takımları da etkilemiyor ama Galatasaray'a kapalının yarısı ile bir kale arkasını veriyorlar. Gençlerin tribünleri boş. Ama Galatasaray kale arkası biletleri (10TL) saatler öncesinden tükenmiş durumda. Kapalı ise 50 TL. Kaç kişi döndü (özellikle genç taraftarlar) alamadan. Ver maratonun da yarısını Galatasaray'a, yap 30 TL. kasan da para görsün. Hem kale arkası bilet yok hem de kale arkasında geniş boşluklar var. Hadi buyrun.. 

Bu arada.. Hoşgeldiniz Sayın Ünal Aysal.. Söylemlerinizden umutluyum.. 

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..