Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '11

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray'ın savunması Fenerbahçe'ye nefes aldırmadı.

Galatasaray'ın savunması Fenerbahçe'ye nefes aldırmadı.
 

Öyle bir final serisi izliyoruz ki doluya koyuyorsun almıyor, boşa koyuyorsun dolmuyor. Bu ancak bir Fenerbahçe-Galatasaray ezeli rekabetinin içinde anlam kazanabilecek bir karşılaşma statüsünde değerlendirilebilir.

Galatasaray CC maç boyunca 16 top kaybediyor ancak bu topların hiçbiri Fenerbahçe Ülker adına kayda değer bir sayıya dönüşmüyor. Normal şartlarda böylesi bir üstünlük dahi bir maçın kazanılması adına yeter de artar bile; oysa kaybettiği topları geri almak için kıyasıya ve bıktırıcı bir alan savunması yapan bir Galatasaray Cafe Crown izliyoruz.

Açıkçası bu maçı izlerken serinin öncesine, Galatasaray CC’ın Banvit’le oynadığı maçlara kadar gittim. Serinin ikinci randevusunda da aynen bu şekilde savunma yapan ve direnen bir Galatasaray Cafe Crown izlemiştik. Öyle ki kendi boyalı alanını geçilmez, girilmez bir hale getirmiş, rahat top kullanımını olanaksız kılmıştı. Ancak o gün Fenerbahçe Ülker dışarıdan peş peşe üçlükleri gönderince maçı kendi lehine çevirmişti.

Zaten Oktay Mahmudi’yi umutlandıran; biz bu Fenerbahçe Ülker’i yeneriz inancına götüren düşünce de muhtemelen bu maçta şekillenmiş olmalıdır.

Shumpert’in ve Johnson’ın ortalarda görünmediği bir maçı Shipp ve Andric’le sayısal üstünlük kurup, Caner, Tutku, Haluk, Ermal ve Evren’le savunmada Fenerbahçe Ülker’e önemli bir direnç gösterdi Galatasaray CC.

Fenerbahçe Ülker boyalı alana giremeyince bu sefer Spahija oyunu kısalara döndürdü ve dış şutlardan bir umut aradı. Çok ilginçtir, sezon boyu üç sayılık isabetlerde %50’lik bir isabet oranı tutturmuş olan Ömer Onan bu maçta standartlarının çok altına düştü. Savunmada da bildiğimiz oyuncu yoktu sahada. Sezonun bütün yorgunluğu üzerine çökmüş gibiydi. Tomas’ın elindeki sakatlık başlı başına bir sorundu ancak o elle bile dört tane üç sayılık atış kullandı ve başarılı olamadı. Jasikevicius, Lavrinoviç, Kinsey de toplamda 0/7’lik üç sayı isabeti tutturup, Ukiç de buna son hücumda katkı yapınca Fenerbahçe Ülker için maçı döndürmek mümkün olmadı. Zaten sadece Ukiç'le olmazdı, bunu maç sonunda da gördük.

GALATASARAY CAFE CROWN
Klasman Atış Yüzdesi Ribaunt
Sayı 2 Sayılık 3 Sayılık SA H S T A
Beko Ligi 79 54% 35,30% 75,40% 8,3 22,2 30,5 17,7
1. Final Maçı 59 40% 20% 89% 6 24 30 12
2. Final Maçı 74 45% 29% 74% 11 20 31 14
3.Final Maçı 97 53% 53,3% 72,4% 10 26 36 18
4.Final Maçı 74 51,6% 40,9% 71,4% 9 16 25 13
4.Final Maçı 72 61,0% 24,0% 56,0% 12 28 40 19

Galatasaray Cafe Crown öncelikle Fenerbahçe Ülker’in sayı bulacağı pota altı hücumlarını önlemeye gayret etti ve bunda da başarılı oldu. Savunmada alınan 28 ribaunt çok önemli bir direnç yarattı.

Andric’in Fenerbahçe Ülker pota altında bulduğu kolay sayılara Spahija engel olamadı, çünkü o sırada sürekli uzun oyuncu rotasyonları deniyor, kısalarla oynamaya çalışıyordu. Ancak hangi oyuncuyu oynatırsa oynatsın Andric’in sayılarını önlemeyi başaramadı.

Shipp üçüncü maçta olduğu gibi bu maçın çok önemli bir aktörüydü ve Galatasaray CC’ın bir maç daha yapmasını sağlayan son basketini atan isim oldu. 36 dakika oyunda kaldı çok kritik sayılar attı ve ribauntlar aldı.

Birçok takım sporunda savunmasını iyi yapan takımı yenmek için ekstra şeyler yapmanız gerekir. Savunmada doğru şeyler yapan takımı yenmek ise çoğu zaman mümkün değildir. Galatasaray CC dün bu işi çok iyi yaptı ve belki de sezon ortalamasının da üzerine çıkan bir dirençle oynadı.

FENERBAHÇE ÜLKER
Klasman Atış Yüzdesi Ribaunt
Sayı 2 Sayılık 3 Sayılık SA H S T A
Euroleague 78,2 52,20% 37,10% 70,80% 10,1 24,6 34,7 14,7
Beko Ligi 84,4 55,30% 37% 68,70% 9,9 24 33,9 17,8
1. Final Maçı 81 56% 39% 70% 10 28 38 21
2. Final Maçı 95 57% 45% 94% 5 32 37 21
3. Final Maçı 93 63,1% 30,4% 80% 7 26 33 18
4. Final Maçı 85 55.3% 54,5% 71,4% 12 20 32 15
5. Final Maçı 71 47,0% 23,0% 74,0% 14 19 33 9

Fenerbahçe Ülker son hücumunu kötü tercihle kullanmakla kalmadı rakibinin son hücumunda da kötü savunma yaptı.

Belirleyici iradeyi karşı tarafın inisiyatifine bırakıp onun kötü hücum etmesini beklerseniz serseri bir top olmadık yerde potanıza girer ve siz onu çıkaramazsınız. Spahija yanlış bir tercih yaptı. Son hücumda faul yapıp son top kullanma hakkını kendi eline almış olsaydı kazanmak adına doğru bir hamle olurdu.

Fenerbahçe Ülker’li oyuncular sezondan bıkmış, bir an önce kazanıp şampiyon olma telaşı içinde oynadılar. Açıkçası böylesi bir tutumun kazanmak için yeterli olmadığını düşünüyorum. Üstelik artık momentum Galatasaray CC’ın eline geçmiş oldu.

Bundan sonra her şeyin olabileceği bir sürecin kapısı da aralanmış oldu.

Oktay Mahmudi ve basketbolcuları müthiş bir iş çıkardılar. Neredeyse bütün spor kamuoyunun imkansız dediği şeyi başardılar. Bundan sonra hesaplar değişmiştir.

Serinin ilk başından bu yana Galatasaray CC belki de ilk defa bir maça içinde bir endişe duymadan ve rahat çıktı. Bu, basketbolcuların yüzlerinden ve hareketlerinden okunan bir ifadeydi ve rahatlık bir anlamda da o her maçta biraz daha belirginleşen, hissedilen can havli görüntüsünü ortadan kaldırdı. Önemli bir başarıya dönüştü. Hiç kuşku yok ki bu oyun şekli, Galatasaray CC'ın rahatlığı ve istediğini alan taktiği Fenerbahçe Ülker'in sinirlerini alt üst eden şeylerdi.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..