Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '09

 
Kategori
Kitap
 

Gandhi: Bir Öz yaşam öyküsü

Gandhi: Bir Öz yaşam öyküsü
 

google görsel


Hindistan bir garip ülke. 14 resmi dili ve Çin'inkini geçmek üzere olan, bir milyarı aşan nüfusu var. Tam bir kültürel mozaik teşkil ediyor. Kuzeyinin Asya-Avrupa arasında temel göç yollarından biri olması, kezlerce işgallere uğramasına yol açmış. Asıl yerleşikleri olan koyu derililer, açık derililer tarafından güneye sürülmüş. Bugünkü iç savaşlar sorunsalının temelinde de bu gerilim yatıyor. Bugün Müslümanlar, Sihler, Beluciler ve Tamiller, bağımsız yeni devletler kurma peşindeler. Böyle bir ülkenin yakın tarihçesinde çok önemli birinin özyaşamöyküsü, zihinsel ve kültürel bir çok şifrenin çözümünü verse gerekir.

Mahatma Gandhi (1869-1948), bugünkü Hindistan devletinin kurucusu sayılır. Ülkesini bir İngiltere sömürgesi durumundan, Birleşmiş Milletler'de Bloksuzlar (: Üçüncü Dünya veya 77’ler) Bloğu’nun lideri olmaya götüren yolda en az 25 yıl etkili olmuştur. 78 yıllık yaşamının 25 yılını yurtdışında geçirmiş olması ilginç bir yön. Siyasi savaşımını 'edilgin direniş' adı verilen yönteme dayandırmış, şiddeti dışlamış, aynı zamanda bir etyemezmiş. Ölümü bir Hindu'nun suikastıyla olmuş. 1945'te ilk devlet başkanı olan Carahavlal Nehru'nun (1889-1964) kızı İndira Gandhi (1917-1984) de (damat beyin Mahatma ile akrabalığı yok), onun oğlu Raciv Gandhi de (1944-1991) (son ikisi sırasıyla bir Sih ve Tamil tarafından yapılmış) suikastler sonucu öldürülmüştür.

Mahatma Gandhi savaşımını yürütürken, Hindistan’da bölünmeler yaşanmış. İlkin 1945'te Pakistan ayrı bir devlet olarak kurulmuş. Onun ölümünün ardından 1971'de o zamanlar Doğu Pakistan olarak anılan, şimdiki Bengladeş'te Pakistan birliklerinin Hindistan birliklerine yenilmesi sonucu, ayrı bir devlet daha oluşmuş. Kendisinin toparladığı ve hemen her zaman iktidarda kalmış Ulusal Kongre de sürekli iç bölünmeler yaşamış. 3 suikastın birden 'dış düşmanlar' tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu düşünmek safdilce olurdu. Malûmunuz Pakistan'da Butto'yu astıran Ziya-ül-Hak, bir helikopter kazasında toz oldu.

Özyaşamöyküsü bunları anlatamıyor; çünkü 1925 yılına kadar geliyor. Gandhi, yaşamının dini yönünü çok vurgulamış. Yumuşak başlılık hoş bir karakter özelliği. Ancak, ortalıkta kan gövdeyi götürürken 'yüce Rabbim ruhumu arıt' tavrı, bir Cayra'ya bile uymaz. Zaten edilgin direniş de, epey direnişçinin canına mal olduydu. Düşman, sen teslim olsan bile seni öldürür. Hele "insan ölse bile et yemez" tavrı (ki kitapta Gandhi oğlu için böyle bir karar veriyor), Hindistan'ı bir milyarlık bir mezbahaya çevirir. Yine de ne denilirse densin, 50 yıllık inanç tutarlılığı da ilginç bir durum.

Tüm anlatılanlardan sonra, kitabı ‘olmayana ergi’ yoluyla okumak gerektiğini vurgulamak gerek. Belki de barışın da savaş yaratabileceğini, akacak kanın damarda durmayacağını, yumuşak başlılığın da şiddeti sonuçsayabileceğini düşünmek daha yerinde olurdu.

Özyaşamöyküsü olması açısındansa, kitap bitince ‘bu adamın yaşadıklarından geriye (Hindistan'a) ne kaldı?’ ve ‘ben bunları okuyunca ne öğrendim?’ sorularının yanıtı ‘boş küme’ oluyor. Okuyucunun kişiliği, kitabı okuyup okumamasında belirleyici asıl etken. Bir vejetaryenin kitaba bayılacağı kesin, bir asinin ise sıkıntıdan patlayacağı da kesin.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..