- Kategori
- Şiir
Gariban Sohbetler 2: Cemal derdalan
Sen soruyorsun Cemal’i nereden tanıyorsun?
Abi, biz o Sakarya gecelerinin kandilini yakan
Merih lokantasında pişen taze ciğerin
İlk kez tadını beraberce bakan
Sonra ekmeğini rakıya banıp
Sabaha kadar böğürerek ağlayan
Cemal’i nasıl tanımayız?
Aslında dalgacı bir adamdır,
Parasını son kuruşuna kadar rakıya yatırır
Oradan borç alır onu da yatırır
Meyhaneciden ne kadar borç almıştır
Onu da batırmıştır
Ama Cemal gülmesini sever
Sabahlara kadar rakı içip, gülmesini
Şaka yapıp, espri patlatmasını
Ve gece yarısından sonra
Evin yolunu unutmasını
Bilir.
Bilir de kimseye söylemez…
Cemal be, tanımadınız mı?
Onu daha çok Ankara’lılar bilir
Daha çok Siyasallı’lar Lokali’ne gelir
Gelir gelmez, hemen edebiyata dalar..
Edebiyatın altından girip,
Şiirin üstünden çıkar…
Şu bizim Cemal, tanımadınız mı?
Hani Çankaya’dan otobüse binmeyen
Durmadan Ali’yle Kavaklıdere sokaklarda çekişen
En son şiirini asansörde bağırıp çağırıp okuyan
Gelip Dergi’yi birbirine katan…
Cemal’i nasıl tanımaz sınız?
Tek “y” ile yazılan Süreya’yı
Çünkü diğer “y”yi meyhaneciye borç bırakmıştır.
Nasıl tanımazsınız? Nasıl?