Gavur planı

Belki de bayrağı da, ülkenin ismini de değiştirmeyi bile düşünmüşlerdir.

Ortaya çıkan darbe planlarında 36 gazeteci yazarın gözaltına alınacağı da varmış. Hep şunu söylerim: Devleti siyasiler ve bürokratlar, toplumu ise yazarlar yönetir.

Bunu bilen komutanlar işte bu noktada istedikleri kalemleri serbest bırakıp, istediklerini hapsetmeyi düşünmüşler. İyi de, demokrasiyi nereye gömmüşler acaba?

Bu yapılanmaya girenler, haydi şeriata karşılar, demokrasiye de karşılar. Ee, geriye kalan ise Sosyalizm. Artık dünyada bu ideolojinin en azılı savunucuları bile bu ideolojiden vazgeçmeye başladılar. Bunlar yoksa Sosyalizm’i yeniden mi dünyaya tanıtacaklardı, Türkiye’den örnek yönetim tarzı olarak? Ama Sosyalizm bile bunların yönetim tarzından daha iyidir. Sosyalizm’le yönetilen ülkeler bile ülkelerini böyle karanlığa gömmediler.

Yazarını susturan bir toplumun ilerlemesi ve Mustafa Kemal’in “çağdaş medeniyetler seviyesi” diye işaret ettiği yere ulaşmasının imkânı yoktur. Bunların yönetim tarzının adı yeni bir rejim tarzıdır, onun adı da olsa olsa; KARA rejim olur.

Krallar bile ülkesine böyle ihanet yapmaz. Düşmanla iş birliği yaparak halkına ihanet etmez. DHKPC ye eylem yaptıracaklar, barzani terör örgütüne eylem yaptıracaklar. Ezanı Türkçe okutacaklarmış. Camilere bombalayacaklar, savaş çıkartacak, uçağımızı düşürecekler vs…. Demek ki bu güne kadar terörün iç destekçileri bunlardı.

Belli ki bu kişiler dışarıdan desteklenmiş. İçeride bu kişilerin, bunu destek almadan yapma imkânı yoktur.

Ülkenin bütün kaleleri fethedilirken tam bu sırada bir şekilde iyi ki deşifre olmuşlar; ama öyle sanıyorum ki bir işi unutmuşlardı: İLETİŞİM. Eğer bu iletişim var iken böyle bir işe kalkılsaydı kesinlikle mağlup olurlardı. Buna karşı bir halk ihtilali gelirdi. Telefon şebekesini sustursalar bile Internet nasıl susturulacaklardı?

Doğu Silahçıoğlu geçmişte bir yazısında “artık bu iktidarı bir darbeyle indirmenin imkânı yoktur, tek yol hukuk yoludur” demişti. İhtilalin de bu çağda ve bu iletişim ortamında olma ihtimali yoktur.

Bir başka boyut ise: Bugün artık eratın çoğunluğu en az lise eğitimi almış kişiler. Hangi asker erat babasına, annesine, kardeşine, amcasına, teyzesine ve komşusuna silah sıkacaktı? Bunların lafına inanıp soruyorum. Sonuçta eline silahı alıp sokağa çıkacak olan erat değil mi? Komutan hangi ere emir verecek ki sık babana, amcana, kardeşine diye? O asker de o silahı geriye döndürmeyecekti öyle mi? Allah muhafaza!!!

Allah muhafaza; bunlar bayrağı da, cumhuriyeti de ve ülkenin adını da değiştirebilirlerdi. İ.İnönü’nün Mustafa Kemal in fotoğraflarını indirdiği gibi tekrar indirebilirlerdi.

Ama inanıyorum ki, bu çirkin planları yapanlardan daha çoğunluktadır, ordu içerisindeki bu ülkenin gerçek evlatları ve Mustafa Kemal’in askerleri. İşte Mustafa Kemal’in askerleri galip geldi ve ülkede böyle bir kaosa müsamaha edilmedi. Türk ordusu yanlış kişilerin elinde olmadığını bir kez daha kanıtladı ve hem ülkesini, hem de dünyayı inandırdı.

Evet, ordu emin ellerdedir.