Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gazete okuma alışkanlıkları...

Gazete okuma alışkanlıkları...
 

http://www.haberler.com


Yeni bir kahve buldum, zamanımın çoğunu orada geçirmeye başladım...

Tenha bir yer fakat çayı güzel...

Sigara yasağından sonra dışarıya gölgelik yapmışlar iki de masa atmışlar... Masalardan birini kaptın kaptın... Kapamadın ayaktasın...

Günlük gazeteleri sıkıştırıyorum koltuğumun altına, köşe yazarlarından okumaya başlıyorum...

&&&

Geçen gün Hürriyet Gazetesinin bir anketi düştü e-mail adresime, soruları cevapladım...

Önce gazeteyi her gün alıp almadığınız soruyorlar, ardından linkini verdikleri reklâmlar hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorlar...

Gazeteyi her gün almama rağmen reklâmları görmemiş olmama hayret ettim...

Ardından olta mı atıyorlar, gerçekten bu reklâmlar gazete sayfalarında var mı diye de kontrol ettim...

Varmış...

Görmemişim...

Algılamamışım... Dikkatimi çekmemiş...

&&&

Reklâmları bilmiyorum ama Ahmet Hakan’ın kolunu, tekrar ameliyat olduğunu ve yazılarına bir süre ara vermek zorunda kaldığını... Tekrar başladığını... <ı>Kendisine geçmiş olsun e-maili bile attım...

Kanat Atkaya’nın kedisini ve yeni bir eve taşındığını...

Bekir Coşkun’un köpeğini ve Ayvalık’ta geçirdiği günleri hatta kendisini köpek ısırdığını...

Ayşe Arman’ın Afrika yolcusu olduğunu, yeni tanıştığı diyet yemekleri yapan çilli kızı, şeftali tatlısını, bir bardak zeytinyağı ile herkesin güzel yemek yapabileceğini, bu defa giyinik pozlar vereceğini...

Yılmaz Özdil’in tercüme için 180 TL’yi gözden çıkartmasına rağmen amacına ulaşamadığını... Tatilden yeni döndüğünü

Ertuğrul Özkök’ün açılım konusunda, gazetedeki yazarlardan bazıları ile ters düştüğünü... Bu konuya fazla takıldığını, hafta sonu kaleme aldığı yazıları daha çok sevdiğimi...

Vatan Gazetesinde Dilek Önder’in danalarını

Selahattin Duman’ın dünyanın en iyi restoranı olarak adı anılan El Bulli’yi bizlere acımadan ballandıra ballandıra anlatmasını...

İclal Aydın’ın yeni kitabını...

Ruhat Mengü’nün Ayşe Arman’la atışmalarını...

<ı>Uzatılabilir fakat burada keseyim...

Biliyorum...

&&&

Kahvede yaşlı bir amca var... Muhtemelen emekli, evde oturacağına kahvede çalışıyor, hem ocakcılık hem garsonluk yapıyor...

Bazı günler düşünceli görüyorum onu, meraklanıyor, ne düşündüğünü sormak istiyor, cesaretlenip soramıyorum...

Vakit vakit düşüncelerden yorgun düşüyor, kahvenin tenha olduğu zamanlar da tatlı tatlı horlamaya başlıyor...

Tam iskemleden düşmek üzereyken toparlanıyor ürkek gözlerle nerede olduğunu anlamaya çalışıyor...

&&&

Dediğimi gibi gazeteyi elime aldığım zaman önce manşete çıkan haberleri, haberlerin devamlarını, ardından köşe yazarlarını okuyorum...

Köşe yazarlarının ne yazdığını merak ediyor...

Yazılarını kaçırmamak için uğraş veriyorum...

&&&

E-mailden sonra insanları gazete okurlarken gözlemlemeye başladım...

Gençler, “gençler” derken 18–25 yaş arasındakiler, kahveye koltuğunun altında gazetelerle gel(e)miyor...

Okumaya mevcut spor gazetelerinden başlıyor, ardından bol resimli gazetelere geçiyor...

Resimli gazetelerin altını üstüne getiriyor, diğer gazetelerin spor sayfalarını okuyor ve gazeteyi kaldırıp atıveriyor...

Bulmaca çözmeye niyetlenip yaşlı amcadan kalem isteyenler de var ama onlar da bir iki kare doldurduktan sonra sıkılıveriyor...

25- 45 yaş arasındakiler benimde içinde bulunduğum gurup!

Farklı biraz, enteresan...

Masanın üzerinde kalem varsa ( <ı>geçen gün bir simit evinde kalem lazım oldu, <ı>simit evinde ve müşterilerinde kimsenin çantasında veya gömlek cebinde kalem <ı>yoktu! )gazeteyi not defteri niyetine kullanıyor, cep telefonu ile konuşuyorsa gazetenin boş yerlerine anlaşılmaz karalamalar yapıyor, gülen adam, kadın resimleri çiziyor... Bazıları evin bütçesini ekonomi sayfasında açık renk bulduğu yerlere yazıyor...<ı>

Kimi koltuğunun altında kendi gazetesini getiriyor ve giderken gazeteyi kahvede bırakıyor...

Bulmacalar yarıya kadar çözülüyor, yanlarında bir arkadaşları varsa güzel bir kadın fotoğrafına denk düşüldüğünde okumaya ara veriliyor, haberleri okurken içten içe sinirleniliyor, asabiyet belli edilmiyor ama kaşık çay bardağının içinde daha gürültülü bir şekilde dönmeye başlıyor...

En sevdiğim grup 45 yaş üstü...

En tepkili okur onlar...

Cesurlar da... Genelde ipli gözlükleri oluyor, gazeteleri okumuyor, nerdeyse ezberliyor...

Dikkatini çeken bir haber ya da onu ilgilendiren bir köşe yazısı olduğunda gazeteyi katlıyor...

Yazılanları ya da haber yorumunu beğenmediğin de, etrafında kimlerin olduğuna aldırmadan yüksek sesle küfür ediyor...

Politikacıların açıklamalarını okurken bazen yüzünü ekşitiyor bazen dudak büküyor...

Hiç olmadık bir zamanda yumruğunu masaya vuruveriyor...

Cep telefonları fazla çalmıyor... Bulmacalar boşluk kalmayacak şekilde çözülüp, çözülen bulmaca sayfasına keyifle bakılıp gülümseniyor...

Çoğu kendi gazetesini yanında getiriyor giderken de özenle katlayıp eve götürüyor...

&&&

Çay yeni demlenmiş, yaşlı amca ayaklarını sürüyerek geliyor, bardağı bırakırken gülümsüyor...

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..