Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '06

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Geçmişe bağlı kalmak: statüko veya özlem

Geçmişe bağlı kalmak: statüko veya özlem
 

İnsanlar farklı nedenlerden dolayı halen geçmişte yaşıyor olabilirler. Genelikle yaşı hayli ilerlemiş kişilerde bu durumun gözükme ihtimali her ne kadar yüksek olsa da, sadece bu tip kişilerde görülmeyebilir. Peki kişi neden geçmişe bağlı kalmayı ister? Bu bir tür statüko mudur yoksa geçmişe sadık kalma ile edinilen bir tür özlem olarak açıklanabilir mi?

Bir otomobilin veya otobüsün içinde seyrediyorsanız, şöforün ani bir freniyle içindekiler ile beraber öne doğru hareket edersiniz. Bunun nedenini fizikte, nesnelerin içinde bulundukları konumu muhafaza etmek için, öne doğru harekette bulundukları şeklinde açıklarlar. Başka bir deyişle bunu statüko ile de açıklayabiliriz, yani nesneler dahi, mevcut durumunu yani statükosunu muhafaza etme eğilimindedirler.

Burdan yola çıkacak olursak, geçmişe bağlı kalmak statükoyu korumak adına gerçekleştirilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki "Değişmeyen tek şey, değişimdir" dolayısıyla dünyadaki herşey değişim göstermeye meyillidir(her ne kadar bu değişimin şekli, eski değişimlere benzese de). Bundan dolayı da, kişinin geçmişte kalmayı ısrar etmesi, bir nevi "değişime tepki" olarak da açıklanabilir belki. Ancak şu da unutulmamalıdır ki, değişime tepki göstermek bir anlamda "kendi kendinle çatışmak"yı da beraberinde getirecektir.

Peki kişi niçin geçmişin etkilerinden kurtul(a)mamayı seçer? Sanırım bunun cevapları birden çok olabilir. Belki de geçmiş, şu anda yaşadığı zamandan daha "görkemli"dir, yapabildikleri bugüne oranla kısıtlı değildir. Kısacası, geçmiş bugünden çok daha yaşanılası bir ortamı barındırır içinde, çünkü kişi en azından geçmişte mutludur, şimdi ise değil. Başka bir deyişle kişi kendini mutlu kılan faktörlerden dolayı, geçmişe bağlı kalmayı, geçmişte yaşamayı tercih edebilir.

Diğer bir sebep de, geçmişde yaşadığı bir travma olabilir. Öyle bir travmadır ki bu, etkilerini üstünden atamamıştır kişi ve sürekli o ana gidip gelmektedir. Belki de bazen "bu olayın olmaması için ne yapabilrdi"nin farklı düşünce versiyonlarını düşünerek kendisini suçlamaktadır. Bu travmanın etkilerini üstünden atamamış olması, kuşkusuz kişinin "şimdi"sini olumsuz etkilemektedir ve bu olumsuz etkilerinden kurtulması için bir "hayat öpücüğü" şarttır.

Kişinin geçmişe bağlı kalmasının diğer bir sebebi de geçmişe duyduğu özlem olarak da açıklanabilir belki. Çünkü kişi, geçmişte iken daha iyi yaşarken şu anda bu durum mevcudiyetini korumamaktadır. Belki eskiden dünya daha da yaşanılası bir yerdi, ancak şu anda bunun böyle olmaması kişiyi bu yola sokmuş olabilir. Eskiden müzikler bile çok daha dinlenilesi ve doyuruculuğu yüksek idi, ancak bugünün müziklerinin bundan uzak olması, kişiyi "nostalji"ye yönlendiriyor olabilir. Veya geçmişte sevdiği bir kişinin varlığı, onu hayata karşı duruşunu daha güçlü kılarken, o kişinin ölümü veya bugün yanında olmaması da kişiyi bu tür bir ruh haline sokablilir.

Ancak nedeni ne olursa olsun, kişi geçmişe bu derecede bağlı kalmayı önündeki "tek yol" olarak görmemelidir. Şayet başını az daha farklı yönlere çevirecek gücü bulabilirse kendisinde, diğer yolların da varolduğunu görecektir. Geçmişe bu kadar bağımlı kalmak, bir nevi bataklıkda olmak gibidir. Ne kadar geçmişde kalırsan, bataklık seni o kadar içine çekecektir, geçmişin derinliklerine doğru. Kuşkusuz kişi, geçmişi bilmelidir, onu yok saymak yoluyla ondan kurtulamaz, ancak kişi daima geleceğe doğru bakmalıdır. Geçmişin kişiye etkisi, sadece onun nereden geldiğini bilmesiyle sınırlı kalmalıdır. Kişi, ise nereden geldiğini bilerek, nereye doğru gideceğine sadece kendi karar vermelidir.

 
Toplam blog
: 112
: 3643
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

İstanbul'da doğdum. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunuyum. Felsefe, sanat tarihi, müzik özel i..