Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '07

 
Kategori
Mizah
 

Gelecek saçmaları -1-

Gelecek saçmaları -1-
 

Bugünkü konumuz, klasik müziğin halklaştırılması... Ne diyorsun diyeceksiniz, şöyle açıklayayım; entel kesimin büyük bir zevkle dinlediği ama konser fiyatları daha düşük olmasına rağmen "halk" diye tabir ettiğimiz kesimin klasik müziğe hiç sevgi duymaması bahsettiğim ve önereceklerim de klasik müziğin biraz daha şirinleşmesi halkın gözünde...

Biliyoruz ki arabesk dünyasında veya pop dünyasında çeşitli sanatçıların (!) çeşitli hayranları var. Yanlış anlaşılmasın, hayran diye tabir ettiğim insanlar genelde kendilerini yırtan, parçalayan, sahneye atlamak için önündekinin kafasına basan tipler... Normal mi? Tabii ki normal! Yıllardır alışılagelmiş bir biçimde davranan bu toplum, belki de bu yüzden klasik müziği kendisine yakın görememekte... Çünkü ne gelir akla klasik müzik konseri dendiğinde? Yaşını başını almış bir topluluk bundan ayrı olarak konservatuvarda okuyan bir topluluk ve benim gibi çok nadir de olsa bu işi hobi edinmiş ve aslında klasik müzik konusunda pek de birşey bilmeyen bir topluluk. Bu üç ayrı karakter topluluğu bütün konser boyunca sanki nefes almayı unutmuş gibi karşısında hiç de alışmadık bir müziği icra edenleri izlemektedir. Sıkıcı mı? Evet! Kimse itiraz etmesin, ben ki dört saat boyunca hiç durmadan bir klasik müzik konseri izlemiş olmama rağmen bazen sıkılıyorum. O dört saatlik konser de bir istisna idi gerçi benim için, karşımda Fazıl Say vardı. E malum benim sıkılmam söz konusu değil tabii öyle bir ortamda. Neyse, konuyu saptırıyorum... Şöyle düşünelim, sizce Süleyman'ın sözsüz, acısız ve bağırtısız bir şeyi bir saat oturup izlemesi mümkün mü?

Süleyman, bir halk çocuğu... Babası alkolik, anası hergün dövülüyor. küçüklüğünden beri çalışmış, dersleri sevmemiş lise terk... Kendini ifade edebileceği bir şeyler arıyor. Sonra karşısına Müslüm Gürses çıkıyor. Aaa dinliyor adamı, kendinden geçiyor. Bütün dertlerini açığa vuruyor. Bağırıyor avaz avaz "Ben acı çekerek büyürüm" diye... Yetmiyor, jiletliyor her yerini, kan aktıkça öfkesi geçiyor. E gel de bu adama hadi birlikte klasik müzik konserine gidelim de... O da sana birşey desin (burada yazılmaz şimdi)...

Senin önerin ne diyeceksiniz? Gençlerimize idoller bulalım klasik müzik dalında... Bu idollerin klipleri Kral Tv'de yayınlansın İsmail YK'dan hemen sonra... Müzik, Türk ezgileri taşısın. Gerekirse parayla adamlar tutup konserlere götürelim diğerlerine örnek olsunlar diye. Pop konserlerinde fan klüpler nasıl poster açıyorsa, klasikte de açılsın. Başımıza bantlar geçirelim; "Ölümüne klasikçiyiz" diye... Cihat Aşkın sahneye çıktığında "Cihat Baba nereye, biz oraya" türünden sloganlar atalım. Fazıl Say konserinde "Fazıl Baba bizi de diskoya götür" diye bağırsın herkes. Hatta Sezen Aksu ve Ajda Pekkan arasında olduğu gibi Fazıl Say ve İbrahim Yazıcı arasında da şaka konusu olsun bu. Klasik müzik konserine bol pantolanlarla gidebilelim, üstümüzde de kuru kafalı bluz olsun... Daha bitmez sayacaklarım. Ama gerçek şu ki, sen bunları halka sağlamadığın sürece senin halkın iki saat kıpırdamadan oturup parça dinlemez orada. Ha tabii saygısızlık yapılmayacak parçalar çalınırken ama parça bitimlerinde de ıslık çalınarak pankart açılarak alkışlanacak sanatçı... Ne olur biraz daha bizden yapsak klasik müziği...

Sen bu kadar konuştun, bize bir icraatını göster diyeceksiniz. Hani yukarıda bahsettiğim kıyafet mevzusu varya onu uyguluyorum ben işte. Sırf zıtlık olsun diye, evet! Kimsede bir şey diyemiyor. Parça aralarında kimse kalkmasa da ben ayağa fırlıyorum sanki çok çoşulacak bir şey varmış gibi... Ona da bir şey diyemiyorlar... Ben türkü de dinliyorum, klasik de... İstediğim gibi dinlemek istiyorum her müziği, Siyaset izlermiş gibi değil de eğlence izlermiş gibi... Süleyman'la yarın ilk konserimize gideceğiz bantlarımızla, sizi de bekleriz...


 
Toplam blog
: 101
: 2198
Kayıt tarihi
: 01.02.07
 
 

91 doğumluyum, elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum, çalışmaya da devam edeceğim. Ta ki büyüyene k..