Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '07

 
Kategori
Siyaset
 

Gelin birlik olalım

Gelin birlik olalım
 

Sanki birden bir şeyler oldu, o şey bizi; toplumsal bir akıl tutulmasına ve bir paranoyaya doğru sürükledi. Sanki gözlerimiz görmez, kulaklarımız işitmez, beyinlerimiz işlemez oldu. Durup dururken birbirimize düştük. Saflarımızı belirledik, gardlarımızı aldık rakiplerimizi hezimete uğratmak için bekliyoruz. Rakipler kim? Üst katımızdaki, alt katımızdaki, karşımızdaki komşumuz, çalıştığımız yerdeki iş arkadaşımız, meslektaşımız, hatta bazan kardeşimiz, akrabamız ve bunlardan bir kısmının oylarıyla iktidar olmuş bir parti ve onun kurduğu hükümet. Hem hazin, hem de komik mi? Bence de öyle, ama gerçek!

Devlet bizim, ülke bizim, ordu bizim, asker bizim, yargı bizim, yök bizim ama hükümet bizim değil! Bunların hepsi iyi ama, hükümet kötü! Hatta Abdüllatif Şener bile iyi... Çünkü o, bu seçimde aday olmayarak, biraz da partisinin görüşlerine mesafeli durduğunu hissettirerek, "ben, aynı zamanda sizdenim, bunu; adaylığımı koymayarak ispatlıyorum." demiş oldu. Böylece bizim için, belli bir süre kutsayacağımız, hoşumuza gitmeyecek sözleri ve istekleri zahir olunca da üstünde tepineceğimiz yeni bir "mit" doğmuş oldu. Evvelce aynı makamda Abdullah Gül oturuyordu. Onu çoktan tükettik. Bu aynı zamanda, bizim ve dünyamızın tüketim çılgınlığı yaşadığının bir anlatımıdır. Biz eşyaları, yiyecekleri, kahramanları ve meşhurları inanılmaz bir hızla tüketenleriz.

Bazı gazete başlıklarına, bazı haberlere, bazı televizyon yorumcularına, bazı şehit cenazelerindeki tepkilere baktığımızda, sanki hükümet bu ülkenin düşmanlarıyla işbirliği yaparak bizi bitirmeyi aklına koymuş ta biz; ona karşı toplumsal bir mücadele veriyormuşuz gibi bir durum algılıyoruz. Kuzey Irak'a girmenin ülkenin başına açacağı derdi herkes bilmesine rağmen, bazılarının; bilmiyormuş gibi yaparak toplumu tahrik etmesi, samimi bir niyetin sonucu gibi görünmüyor. İnsana şehitler; yani yiten hayatlar, akan kanlar ve gözyaşları üzerinden siyasi rant devşirme hesaplarının yapıldığını düşündürüyor. Arka plandaki şer örgütlerinin eylemleri, bazılarını çok memnun ediyormuş gibi bir hava oluşuyor.

Bu durum, ister istemez garip duygulara kapılmamıza sebep olmaktadır .Bizi, "terör olaylarının hızlı bir ivme kazanmasının, seçimlerle bir bağlantısı var mıdır?" diye düşündürmektedir. Bazı şehit cenazelerinde, devletin bir kısım yetkililerini hatta Abdüllatif Şener'i alkışlamak, bir kısım yetkililerini de protesto etmek, ne anlama gelmektedir? Ortaya çıkan üzücü durumdan seçilmiş veya atanmış bütün yetkililerin az ya da çok sorumluluğu yok mudur? Öyle ise, devleti temsil edenler niçin ikiye bölünüp, bir tarafı alkışlanmaya diğer taraf yuhalanmaya uygun görülmektedir? Bunun, "herşeyden hükümet sorumludur" biçimindeki pek de nesnel olmayan cevabından, daha başka bir cevabı yoktur sanıyorum.

Tepkilerin samimi, mantıklı ve kendiliğinden gelişen protestolar olduğunu düşünemiyorum. Bazı kimselerin fırsat bu fırsat diyerek "durumdan oy" çıkarmaya çalıştığını zannediyorum. Çünkü karşımızda, ülkemin son üç beş yılını değil, 30 yılını kana ve ölüme bulamış terör örgütü var. Acaba bu durumdan, en çok düşmanların memnuniyet duyduğunun farkında mıyız? Nefretimizi teröre değil de hükümete yöneltmek ülkeye ne kazandıracaktır?

Sanki dip dalgasının bir tsunamiye dönüşüp, ortalığı harabeye çevirmesinden memnunluk duyacak gizli niyetli kimseler var. Ülke bu iktidarın elinden kurtarılsın da, "kalan bize yeter" fikrine kendilerini iyce kaptırmışlar. Merkez noktadan baktığımızda hedefin; ekonomi, toplumun refahı, işsizlik gibi kaygılara değil, doğrudan rejim ve ikdidar endişesine yönelik olduğu görülüyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin gündeme gelmesiyle ortaya çıkan ve adına "toplumsal refleks" denilen hareketin, toplumsal problemlerle pek örtüşmediği de anlaşılıyor.

Bu akıl tutulmasından kurtulup güneşin, kimseyi ve hiçbir şeyi ayırmadan dünyayı aydınlatması gibi, ne zaman çevremize ışık yaymaya başlıyacağız bilemiyorum. Hatta, böyle bir niyetimizin olup olmadığını da... Fakat bunu mutlaka gerçekleştirmeliyiz. Yoksa bu topraklar kahırlardan, kinlerden, ötekileştirmelerden kurtulup; sevgilerin ve birlikteliklerin yeşerdiği yerler olamayacaktır.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..