Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '13

 
Kategori
Deneme
 

Gelin kendimizi yeniden yaratalım

Gelin kendimizi yeniden yaratalım
 

Doğum günün kutlu olsun Koca Nazım!!!


“Tanrı insanı yaratır bırakır, insan kendini yeniden yaratır.”

...

Kendini yeniden yaratma kendini sevmekten başlar.

Ancak kendini adam gibi sevenler kendilerini yeniden yaratabilirler.

Kendini yaratma pedagoji bilimini kullanır.

Bu çok önemli bakın tane tane anlatıyorum:

Davranışlarınızı gözden geçireceksiniz.

Yanlış davranışlarınızı saptayacaksınız.

Yanlış davranışlarınızın değilini alacaksınız.

Bu değil cümlesini olumlu cümle haline getireceksiniz.

Ve iki bin defa kulağın duyacağı yükseklikte sesle,

Bu cümleyi şimdiki zaman cümlesi halinde tekrarlayacaksınız.

Örneğin yalan söylüyorsunuz:

Önce “yalan söylüyorum” un değilini alacaksınız.

“Yalan söylüyorum” değil çıkacak karşınıza.

Bunun olumlu cümle hali; "doğru söylüyorum" dur.

Başlayacaksınız iki bin defa “doğru söylüyorum” diye tekrara, aralık vermeden...

Böylece bilinçaltınızı siliyor yerine yenisini yazıyorsunuz.

Bu işlemden sonra yalan söylemek isteseniz de söyleyemezsiniz, denemesi bedava!

Pedagoji deneysel bilimdir, onun ortaya attığı teoremler mutlaka doğrudur.

...

Bu örneği geliştireceksiniz tabii...

Örneğin: “Daima hayra ve barışa dönük oluyor yüzüm...

İnsanı seviyorum, kinden, nefretten uzak duruyorum.

Affeden, aldırmayan sabreden oluyorum, düşmanlıktan, kıskançlıktan uzak duruyorum.

Paylaşımı, çalışmayı seviyorum, üreterek kazanmak hoşuma gidiyor.

Alçak sesle konuşuyorum, yürüyüşüme dikkat ediyorum.

Okumayı, düşünmeyi, öğrenmeyi çok seviyorum.

Güzel düşünüyorum, güzel söylüyorum, güzel davranıyorum.

Öğreniyorum: Algılıyorum, anlıyorum, becerimi arttırıyorum, sezi gücü kazanıyorum.

Bilgi transferini kolayca yapıyorum” vb...

...

Daha ne kadar yanlış davranışınız varsa onların hepsini benzer yöntemle değiştirebilirsiniz.

Bilinç altınızı olduğu gibi siz yazabilirsiniz ve siz kendinizi yeniden yaratırsınız.

...

Ben bu uygulamayı “dini yaşama geçirme” konusunda da öneriyorum.

İnsanlar namazda durmadan Allah’ın peygambere seslendiklerini tekrar edip duruyorlar.

Bu ezberden öteye geçmiyor, Allah’ın öğütlerini bilinç altına yazmak böyle olmaz!

Şöyle söylemek lazım: “Allah’ım öğütlerine uyuyorum,

Doğru sözlü oluyorum, hayır işleri yapıyorum, barış yolunda yürüyorum,

Suçlamadan, ayıplamadan uzak duruyorum, devamlı güzel düşünüyorum” vb.

...

Kuran bir öğütler manzumesidir.

Bu öğütlere uyan insan Allah’ın sevgisini kazanır onun yanında kendine yer bulur.

Zaten insan için bu ölümlü dünyada istenen de bu değil mi?

Demem şu: Namaz kılarken kişi Allah’la konuşmalı, onu anladığını onun istediği insan olduğunu ona söylemeli.

Namazın Kuran’daki geçtiği yerlerdeki söylenişi de budur, yani namaz aslında salattır.

Salat Allah ile konuşmaktır.

İnsan sevdiği birisiyle konuşur, sohbet eder, ona onun hoşlanacağı sözler söyler değil mi?

Yalnız bu konuşmalar “şimdiki zaman cümleleriyle ve sesli olacak!” Buna dikkat etmek lazım.

...

Ben hep hayret etmişimdir;

Bu kadar insan, Allah’a ibadet eder de nasıl olur da onun öğütlediği “barış” yeryüzünü kapsamaz diye...

Vardığım sonuç bu oldu işte!

Kuran Arapça olduğundan okuyanlar onu anlamıyorlar ama onun cümlelerini de söyleyip duruyorlar.

Bir koşulla; “sesli ve şimdiki zaman cümleleriyle değil!

Böyle olunca da din işlevselliğini elde edemiyor, bugünkü durum bu!

Bugün için din ha varmış ha yokmuş, bir faydası yok!

Oysa özellikle İslam dini kişinin ve toplumun ruhsal ve bedensel yapısını alabildiğine geliştirir!

...

İslam dini işlevselliğinde bolluk, bereket ve barış içinde mutlu insanlardan geçilmez doğrusu!

...

Gelin kendimizi yeniden yaratalım.

Saygılarımla...

 

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..