Gençlik rehberi

Genç olmak, sonbaharı kovalayan ve ona yaklaşan baharı yaşamak, asice akan bir nehir misali önüne çıkanı alıp götürmek, bazen dipsiz bir kuyudan çıkmak ve bazen de derin bir boşluğa düşmek, umutlarını kaybedip tekrar umuda sarılmak, belirsizlikler arasında kendi yolunu bulmaya çalışmak, kazanmak uğruna çabalamak ve benzeri birçok sübjektif tanıma uygun düşebilir. Gençliği bir kalıba ya da bir tanıma sıkıştırmaya çalışmak doğru bir şey olmasa gerek. Oysaki geçmişten günümüze, gençlik birçok kalıba ve tanıma sıkıştırılmaya çalışılmakta ve gençlik olduğundan daha farklı bir alana sevk edilmektedir.

Gençlik, bu gibi tanım ve kalıplar içinde sıkışıp kaldığından olsa gerek kendi varlığının dahi farkında olmakta güçlük çekmektedir. Nitekim günümüz gençliği bu gibi tanım ve kalıp içinde dahi yer alamamakta ve yer alanlar gittikçe azalmaktadır.

Günümüz gençliği, çağın koşullarına uyum sağlamakta yanlış yöntemler seçmiş olup adeta sanal bir dünyanın içine hapsolmuş durumdadırlar. Hapsolunan bu dünya içinde tek yaşam kaynağı olan sosyal medya, gençliği salt kendi tarafına çekerek gençlerin başka alanlara yönelmesini engellemekte ve gençlik ne okumakta, ne araştırmakta ne de yaşadığı çevreye duyarlı olabilmektedir. Kendisini dahi sorgulamaya fırsat bulamayan gençlik bu duyarsızlık içinde yaşamını devam ettirmektedir. Dünyanın değişen koşullarında büyük bir değişim geçiren gençlik, insani ve manevi yönden zayıf kalmakta ve büyük bir boşluğun içinde adeta kıvranmaktadır.

Bana bu satırları yazdıran Bediüzzaman Said Nursi’nin “Risale-i Nur Külliyatı’ndan Gençlik Rehberi” adlı kitabıdır. Belki de günümüzle kıyaslanamayacak ölçüde çok farklı olan bu kitap anlattıklarıyla bugün birçoğumuzun farkında dahi olmadığı ve birçok yönden eksik kaldığı maneviyatı ve gençliği sonsuz sandığımızı anlatmaktadır. Genel olarak her genç kendini sorgulamaya başladığında eminim ki bu eksikliği hissedecektir.

“Sizdeki gençlik kat’iyen gidecek. Eğer siz daire-i meşrûada kalmazsanız, o gençlik zâyi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette, kendi lezzetinden çok ziyade belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve tâatte sarfetseniz, o gençlik mânen bâki kalacak ve ebedi bir gençlik kazanmasına sebep olacak.” (Said Nursi, 2009, 31)

Hayatın maddi ve manevi yönüne değinen Bediüzzaman Said Nursi’nin “Risale-i Nur Külliyatı’ndan Gençlik Rehberi”adlı kitabı okunması gereken önemli bir kaynak. Yazılanları anlamak ve bunun yanında daha da önemlisi günümüz dünyasında içine düştüğümüz gafletin farkına vararak kendimizi hayata başka pencerelerden bakarak sorgulamak açısından zaman ayırmaya değer bir kaynak aynı zamanda.

“Hayat ise eğer iman olmazsa veyahut isyan ile o iman tesir etmezse, hayat, zâhiri ve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elemler, hüzünler, kederler verir. Çünkü insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak, hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir.” (Said Nursi, 2009, 31)

Bediüzzaman Said Nursi’yi okumak ve onu anlamak günümüz coğrafyasında ve içinde bulunduğumuz koşullarda çok zor olsa da, insanı derinden etkileyen anlatımıyla okuduklarımızla kendi dünyamızı sorgulamak açısından kayda değer.

KAYNAK

Said Nursi, Bediüzzaman, (2009), “Risale-i Nur Külliyatı’ndan Gençlik Rehberi”, Şahdamar Yayınları, İstanbul