Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '08

 
Kategori
İnançlar
 

Genel anlamda İslam dini

Genel anlamda İslam dini
 

2 - İnsan ve insanın yaratılış sebebi

6. Bölüm

Allah’ın koyduğu nizami doğa kanunlarına bakıldığında, yaratılan her şeyin bir oluşu, bir de bozuluşu yaşması vardır. Ancak ara sıra kainatta bazı bilinmeyen sebeplerden dolayı insan hayatında bazı fasılalar olsa da, kıyamete kadar olgunlaşması kesintisiz sürecek olan hayatın elbet bir gün de sonu olacaktır. SONUNDA BİR TEK YARATICI OLAN ALLAH KALACAKTIR. O’DA HERŞEYİN HESABINI SORACAKTIR.

Daha önce açıkladığım üzere, bedenlerimiz oluşum özelliği nedeniyle bu dünyaya aittir. Dünyada kalır. Bozulup çürüyerek toprağa karışır. (zaman içinde gelişen ilim, insanlığın bedensel ve ruhsal yapısına yönelik tüm bilinmezlerine ulaşacaktır. Çünkü yaratılmış olan hiçbir şeyin ilmi sır olarak gizli kalmaz.) Her gizli sırra bilgiyle ulaşılır.Onun için “İNSANI VİRÜS, KAİNATI İNSAN BENLİĞİNE SIĞMAYAN BİLGİ ÖLDÜRÜR.” Çünkü ilmin sonu insanı başlangıca ulaştırır. İnsanlığın sonunu getirir. O da kıyameti oluşturur.

O nedenle de hayat, Allah’ta başlar. Allah’ta son bulur. Demek ki, Allah her şeyin başını sonunu ilimle bir eder.

Çünkü Allah; can - (ruh, hayat iksiri denilen, hayat enerjisi) = Ateş = Kan = Aşk = Sevgi = Akıl = ilim (muhabbet) = irade = hayat = Can (ruh denilen hayat enerjisi) ve yine sonuç Allah’a dönüştür. Allah’ta son buluştur.

O halde içinde yaşadığımız bu dünyanın (kainatın) yaratımla ile başlayan oluşum ve düzülüş şeklinde bir başlangıcı (başı), Gelişip erginleşmeyle devam eden bir ortası, birbirinin karşıtıyla (zıttıyla) oluşup gelişen bu alem içindeki her şeyin bir de sonu var ki; işte bu sonda bu dünyaya ait, dış kabuk denilen bedenlerimiz aşınıp, buruşup, çürüyüp bozularak geri toprağa dönüp karışarak kendi varlığına son vermiş olur.

Bu şekilde toprağa dönüp karışan bedenlerimizin toprakta bu şekilde varlıklarının son bulduğunu düşünsek de, gerçek anlamda bunun bir son olmadığını düşünüp akletmeliyiz. Çünkü toprağa karışan bedenlerimizin gelecekte başka (nesillerin) bedenlerin gelişmiş oluşumuna zemin hazırlamaya yönelik bir aslına dönüş, aslına rücu ediştir.

Bu şekilde toprağa karışan bedenlerimizin zaman içinde toprakta oluşturacakları oluşumla yeni bedenlerin oluşumlarına yönelik toprakta biyolojik değişim geçirirler. Nesiller boyu süren topraktaki bu devir daim süreklilik arz ederek kıyamete kadar devam edeceğinden, toprakta her seferinde bu başlangıçtaki başa geri dönüşü sağlamaya yönelik devamlı sirkülasyon içinde olacaktır.

Bedenlerin (bu şekilde) oluşup, gelişmesi, olgunlaşıp buruşması, çürüyüp bozulmasına karşılık, içinde taşıdığı can denilen (ruhun) insanı, insan yapan ölümsüz hayat cevherinin bedendeki birlikteliği sırasında dünya hayatındaki olgunlaşmasına yönelik (hastalıkla sağlıkla, varlıkla yoklukla, malla mülkle yada evlat vs. gibi dünyevi şeylerin verdiği acı, sancı, sevinç, mutluluk, hüzün, kıvanç gibi şeylerle) yapılan pekiştirilme amaçlı test ve imtihanın sonuna gelindiğinde (ışık, gölge misali yaşanılan bu hayal alemindeki dünyadan) ilahi bir emirle (insan denilen varlıktaki canın – ruhun geri alınmasıyla, yani ölmesiyle insanın ruhu, ruha bağlı can içindeki benliği, şuuru, aklı ve akılla kazanılmış olan tüm ameller gaibe (sonsuzluğa) Allah’a yönelip dönecektir.) bedeni terk eden ruhun da kendisi için ezelde (zaman öncesinde) murat edilmiş olan olgunlaşmasına ulaşması için kabirden hayatından bir sonraki berzah denilen (uyku – rüya )alemine geçişi sağlanacaktır.

Yani “Lâ ilâhe illâllah” denilen (çokluğu oluşturan tüm yaratılmışların) olgunlaşıp bir olma anlamındaki “tevhid” de insanın bu dünyadaki olgunlaşmasıyla sağlanıp gerçekleştirileceğinden yaratanın , yarattıklarını (oluşturduğu tüm çokluğu) zaman ve mekan içinde halden hale sokup terbiye ederek sonunda birleştirilmiş olgun bir bütünün oluşturulmasına yönelik (ezelde takdir edilmiş olan sona ulaştırılması için) BİR’leyip BİR etmesi, anlamındaki “tevhid” işte budur.

Çünkü insan bedeni oluşum özelliği nedeniyle bu dünyaya ait olduğundan burada kalır. Yani toprağa döner. Toprakta bozulup çürüyerek toprağa karışır.

İnsanın ruhu ise, Allah katı denilen gaip aleminden gelir. Ölümsüzdür, dünyada yaptıklarından ahrette hesaba çekileceğinden aynı aleme geri gider. Gittiği gaip alemlerinde olgunlaşmasına devam edileceğinden ölümsüzdür. Parçalanıp bölünmeyen bir bütündür.

Her ruh, sadece kendi bulunduğu bedene ait BEN’liği temsil eder.

Bir sonraki 7. bölümde de insanın (tekamüle ermesi) olgunlaşması nı anlatıp açıklamaya çalışacağız.

Sevgi ve saygılarımla.

Cahit KARAÇ

 
Toplam blog
: 322
: 1004
Kayıt tarihi
: 08.03.08
 
 

1953 Elbistan doğumluyum. Lise mezunuyum. Kamuda çalışıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Ken..