Gerçek Dünyanın İzinde Olmak

BİLİŞİM ÇAĞINDA olduğumuzdan dolayı bilişim ve iletişim teknolojilerinin uygulamalarını ve ürünlerini yok saymak ne mümkün!

Hayatlarımızda, önceden “globalleşme” vardı.

Sonraları artık dijitalleşme kavramı var.

Dikkat ediyorum da bazen yaşanan gelişmeleri çok fazla abartıyoruz diye düşünmeye başladım. Yine kabul ediyorum, sosyal medya platformları da yaşamlarımızda yadsınmayacak kadar “ağırlığa” sahip.

Ama takıldığım husus, yaşadıklarımızın ve yönlendirmelerin hepsinin “tek doğru” olarak kabul edilmesi. Mesela, yaşam içinde bir olay cereyan ediyor ve olması gerektiği kadarıyla belki de “ses getiremiyor”! Bir bakıyorsunuz, meşhur sosyal ağlarda, trend topic oluverince, yer yerinden oynayıveriyor. Aslında demek istediğim, sosyal platformlarda serdedilen cümleler ya da gösterilen tepkiler “kanun lafzı” mı?

Şu tip cümlelerden de bıktım… Sen felanca haberi ya da gelişmeyi görmedin mi, sosyal medya yıkılıyor! Zaten olması gereken toplumun farkındalığının yüksek olması, tamam da bu, bu minvalde mi olmalı?

Ülkemizde adliyelik vakalar tezahür ediyor. Devletimizin adli makamları bunları ya es geçiyor ya da ciddiye almıyorlar. Ama sonra ne oluyorsa oluyor ve sosyal medyada ortalık karışıyor ve bir bakıyorsunuz, cumhuriyet savcıları “soruşturma ve kovuşturma” başlatmışlar.

Demek istediğim, “dijital alanlar” kamualanı değildir. Her nedense sosyal ağlarda yaşananlardan Türkiye’de fazlaca “nemalanmak” isteyen kesimler var. Belki bu durum, bazen iyi ve olumlu ve yine sosyal içerikli destek kampanyaları örneklerinde olabileceği şekilde insana dokunan projelerle hayat bulabiliyor.

Öte yandan bu ağların sırf amaca giden yolda geniş kitleleri “araç” olarak kullanmak cihetiyle manipüle edilmeleri, bence en başta insanların mahrem yaşamlarını tehdit ettikleri kadar, ulus devletlerin içlerini oymak amacıyla da pek mahirce kullanılmakta.

Nedense, dengeyi tutturamadığımız gibi, farkında da değiliz gibi.

Sürekli bir şeyleri “yeni” ve “normal” adı altında yutmamız için yönlendiriliyoruz!