Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Geri döndüm...

Kıvranıyorum yaklaşık 3 haftadır yazmamak için…

Evet; itiraf ediyorum, yazmayı bıraktım!

Nedenini tam olarak bilmesem de, içimdeki ses artık normal bir insan olarak, eskisi kadar iyi yazamayacağımı söylüyor. Çünkü artık eskisi kadar yalnız biri değilim! Öyle ya da böyle –tabi ki kinaye yapıyorum- bir ailem var, paylaştığım…

Düşünce ademi olarak Kavi’l de nihayetine erdi. Nitekim artık Türkiyem’de düşünülecek hiçbir şey kalmadı. Her şeyi, bizim adımıza düşünen, doğruyu yanlışı bize öğreten, bir başbakanımız var. Öyle ki bugüne kadar öğrendiğimiz tüm doğruları değiştirecek kadar kendisi donanımlı ve bilgili! Meğersem ne kadar çok yanlış şey öğrenmişiz. Baştan sona değişmemiz gerekecek! Dolayısıyla yazmak benim haddime değil diyorum! İnsan bir şey bilmeden ne yazabilir ki!

Zaman su olup bu yaz sıcağında buharlaşıp gidiyor. Ben de açıkçası dönüşmeye devam ediyorum. Kurtçuktan kelebeğe dönüşmeme ramak kaldı. Sanki ölmüşüm gibi bir şey hissettiğim ülkem adına… Kendimi kendimden bile daha farklı hissediyorum Gezi Parkı olaylarından beri. Sanki yokmuşum gibi bir his var üzerimde! Aslında açıklayacak kelimeleri bulabiliyorum fakat açıklayacak cesaretim yok. Yepyeni Türkiyem’de, yükselen hayat standartları dışında, söylenebilecek pek bir söz yok!

Yalnızlıktan kurtulmak demek, hiçlikten varlığa dönüşmek, anlamsız hayatının anlamlı hale gelmesi, bir gün kesinlikle aşık olma umudunu yok ediyor. Ertuğrul Özkök gibi ancak kadınların göğsüne bakıp mutlu olmamın hayallerini kurabiliyorsun. Oysa yalnız değilsin ki öyle bir hayale kapılmayı hak edesin!

Çocuklarım, eşim ve ben, bir aile olarak, hır gür içinde, ideal olmayı hesaplamadan, İtalyan ailelerinden bile beter gürültülü biçimde, yeni taşındığımız Dubai’den çakma havuzlu sitemizde, toz toprağın içinde ve eskisi gibi ağaçların arasında olmayı hayal ederken, bir hayat tutturmuş gidiyoruz. Her şey o kadar sıradan ki, kavgalar da keza öyle, tıpkı tipik bir Türk ailesi gibi derinliksiz ve basit, yani akı b....dan daha fazla! Hayat dediğin şey, ne kadar da yavan bir şeymiş oysaki!

Kişiliğime yüklediğim tüm anlamların, derslerin ve bileği bükülmez düşüncelerin hepsinin anlamsızlaştığı ve değersiz olduğunu öğrendiğim yepyeni hayatımda basitçe yaşamanın, yalın yaşamaktan ibaret olduğu, her şeyin merkezinde aile olduğu gerçeği, yüzde bir milyon bir bilimsellik içinde, yanıma sere serpe yatıvermiş, benimle beraber geleceğe doğru güneşleniyor. Aslında her şeyin merkezinde basit bir “Bir Sevgi” varmış…

Onca düşünceler, onca yapmalar, etmeler, hepsi birden topyekün bir hiçlikmiş. Onca derinliğe rağmen satıhta yaşayan ben, başbakanımızın dediği gibi densizin teki olmaktan öteye gidemiyormuşum ve öyle ki çocuk sayısı artıkça, entellektüel doygunluk hissinin anlamsızlığını keşfediyormuşum! Artık ben de buna kaniyim…

Galiba bu yazıyla beraber ben de geri döndüm artık!!!!

Sevgiler, Saygılar     

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..