Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yardımcıya yardım etmek…

Yardımcıya yardım etmek…
 

Rivayet/ Resim internetten alıntı


Kuyruklarda saatlerce bekleyerek su elektrik faturalarını ödediğiniz dönemi hatırlarsınız.

Su faturası şehrin kuzeyinde; elektrik faturası da güneyinde ödenirdi.

Sonu gelmeyen bekleyişler sırasında ne dostluklar kurulurdu; hey gidi günler, özlemişim. Bundan yirmi sene önce ayaklara inen karasuların faturası: Yüzeysel varis olarak iz bıraktı.

Vatana dönüş sarhoşluğu, yepyeni bir sisteme adaptasyon gayretleri; adamımın ve oğulun Türkçe öğrenme çabalarına destek olma hevesi derken; yıllar su gibi akıp gitmiş.

Oldukça yorulmuşum.

Sırtlarım ( Bir insanın kaç sırtı vardır?) ağrıyor. Öyle böyle değil.

Bir buçuk aydır Berlin’deyim. Akupunktur dediler iğnelerle sırtımı deldiler. Ne yalan söyleyeyim iyi geldi.

Kaslar kasılmaktan kısalmış dediler.  Kültürfizik önerdiler.

Onu da yaptık.

“Ağır kaldırmayın, çalışırken mola verin. Dolaplara tırmanmayın. Ağır mobilyaları itip kakmayın.  Çok yürüdüğünüz belli bacak kaslarınız oldukça güçlü lâkin kol ve sırt kaslarınızı geliştirin vesselam kendinize de yatırım yapın”

Telefonda adamıma rapor verirken; lafımı orta yerinden bölüverdi.

“Ben her zaman söylüyorum dinlemiyorsun. Kendine “hanım” bir yardımcı bul sana destek olsun ama nerde sakalımız olduğu halde sözümüzü geçiremiyoruz.  Yıllar önce birini bulmuştuk; kızcağız iki ay dayanamadı çünkü sen ona da hizmet etmeye başladın. Utandı gitti”

“Erkekler” Demeye dilim varmıyor. Ben benim “adamım” demenin daha doğru olduğunu düşünüyorum çünkü çoğunluk ne yapar bilmiyorum.

Yemek pişirmek, ütü yapmak, gündelik temizlik vs. beni bunlar kasmıyor.

Badana boya, bilumum tamirat ve ustalar…Ahhh o ömür törpüsü ustalar…Vidaları gevşemiş gıcırdayan kapı pencereler; ayaklara takılan kabarmış eşikler…Çıfıt çarşını andıran ardiye deposu…Gece gündüz gözyaşı döken musluklar…Daha sayayım mı?

Bitmedi.

“Canım Hatunum! Filan gömleğim, falan ayakkabım, evin tapusu, köydeki kulübenin anahtarı, Orti ve Nano’nun aşı defteri, arabanın yedek anahtarı nerede bulamıyorum”

Hal- bu- ki her şey otuz küsur senedir yerli yerinde.

Ayrıca neden bir “HANIM” yardımcı?

Bizler yaşımızı başımızı aldık; o yardımcı bir erkek olamaz mı?

Üç beş ağacı budamak, ufak tefek tamirat, köyde mangal yakmak, Orti Nano’ya arada bir göz kulak olmak…

Hanımlar: Her zaman her yere sığabilirler ama erkek adamın işi zor…

Hele birde yalnız yaşarsa…

Çocuk baktırmazlar; yardımcı olarak eve almazlar.

Ya evlenecek ya da oraya buraya dağılmış evlatlarının ayda yılda bir ziyaret etmesini bekleyecek.

Para kazanmak; para: Karın doyursa da her daim ruhu besleyemiyor.

Kan bağı olmadan da bir aile ferdi olabilmenin değeri paha biçilemez.

İster inanın ister inanmayın; Almanya’da öyle bir proje hayata geçirildi ki insanın inanası gelmiyor.

Nineler dedeler çocuklar torunlar hep birlikte aynı çatı altında geniş bahçeli evlerde yaşamlarını sürdürüyorlar.

Kimseciklerin gözleri yolda; aklı arkada kalmıyor.

Bu projeyi ünlü kişiler de görsel medya aracılığıyla destekliyor.

Destekliyorlar çünkü huzur evlerinden, çocuk bakıcılarından çok daha ehven ve çok daha sağlıklı…

Hani bizim çoktan unuttuğumuz geleneksel yaşam biçimimizi taklit ediyorlar.

Yeri gelmişken; Sayın Başbakanımızın kulaklarını çınlatalım bugün Milliyet Com tr. bir demecine denk geldim.

“Biz başkalarını taklit etmeyelim; dünya bizi taklit etsin” buyurmuşlar.

Ediyorlar Sayın Başbakanım ediyorlar.

Biz değerlerimizi yitirmekte bir sakınca görmüyoruz.

Onlar da canı gönülden sahip çıkıyorlar.

Ben:  -Sıra dışı- yardımcı konusunu adamıma çıtlattım.

Telefonda çıtlattığım için yüz ifadesini göremedim.

Bu konuda oldukça ciddiyim lâkin bir misilleme ( bir ihtimal ) olabilir.

Tahmin ettiğiniz gibi…

Kadın = Erkek eşittir.

Ne zaman? Nasıl? Nerede?

Not: Bu konuda oldukça ciddiyim.

Alev Meisel

30 Temmuz 2013 Salı/Berlin Hoşça kal ben köyüme dönüyorum.

 

 

      

 

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..