Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '10

 
Kategori
Öykü
 

Geride Kalan

Sabah yorganla ve çarşafla olan tensel yakınlığını bir çırpıda üstünden atarak doğruldu yatağından Caner... Avuç ayaları ile göz çukurlarına gelişigüzel baskı yaptıktan sonra güçlükle ayağa kalkabildi. Sürekli esneyip duruyordu. Geç yatınca sabah kendine gelemiyordu bir türlü... Bir avuç dolu soğuk su, yüzünün gözeneklerinden geçmeden asla uyanamazdı. Nitekim de öyle oldu. Islak yüzünü kurulamadan çıktı banyodan... Az önceye göre bir nebze daha iyi hissediyordu kendini...

Antredeki kenarları oymalı antika aynaya şöyle bir baktı. Saçlarına düşen kırlar sanki daha da bir çoğalmıştı... Yaşadığı uzun yıllar yüzünde ne kadar da derin çizgiler bırakmıştı öyle... Bir tek değişmeyen yemyeşil gözleriydi... Ama bakışları bayağı değişmişti. Eskiye göre daha yorgun ve mutsuzdu.

Salona girmeden önce dış kapıyı açtı ve günlük gazetesini kapının yanındaki kutudan alelacele aldı. Bir yandan manşet haberlerine ayaküstü gözatıyor bir yandan da çayın suyunu koyuyordu. Kahvaltılıkları masanın üzerine yerleştirdikten sonra sırtını sandalyeye iyice yasladı ve bacak bacak üstüne attı. Parmakları ve gözleri yine en önce okuduğu köşeye götürdü onu... "Ölüm ilanları"... Başkalarına çok garip geliyordu bu alışkanlığı... Aslında kendi de yadırgıyordu bunu ama elinde değildi.

Doğum yıllarına bakardı hemen... Dudaklarını bükerek kimine "Vay be! Bir asır yaşamış!" kimine "Tüh tüh! Ne kadar da küçükmüş! Kimbilir daha neler yaşayacaktı!" gibi sözcükler sarfederdi. "Ömrü doğduğumuz andan itibaren yemeye başlıyoruz. Havasından suyundan derken açlığımız son anımıza kadar devam ediyor... Hayata rejim yapan hiç yok! Kim bugün çok tokum, hayatı almayayım der ki... Hep biraz daha! biraz daha! Hayat obur bir şekilde gün tüketiyoruz işte"... gibi çeşitli düşüncelere daldı.

Tek tek her bir ilanı, hiç bir satırı es geçmeden okuyordu. Büyük insanların ölümü sayfada biraz daha fazla yer kaplıyordu hep.. "Bilmem ne şirketi" ve bağlılarının Yönetim Kurulu Başkanı "bilmem kim" hakkın rahmetine kavuşmuştur... Altında ise ailesi, çalışanlarının arkasından söyledikleri... Acaba bunlardan kaçı onu gerçekten sevmişti. Parası için mi? Yoksa mecburiyetten mi yanındalardı? Ya da merhum; derya deniz para içindeyken hiç birilerine hayır yapmış mıydı? Bu ilanı verenler samimiydi yoksa ele güne karşı göstermelik miydi? Gazete kağıdı üstünden keşke insanların gerçek duyguları da okunabilseydi! Yüzeysel ilanlar tıpkı yaşanılan yüzeysel hayatlar gibiydi.

Gözleri biraz daha sayfanın sonuna doğru gitti. "Hayır bu olamaz!" dedi ve gazete elinden çıkardığı hışırtılarıyla kayıp gitti. Aldığı nefes şimdiye kadar hiç bu kadar yüreğini yakmamıştı. Sanki gözlerinde yağmur bulutları kümelenmişti. Yüzünde donuk bir bakış, yanaklarında ise dolu dolu akan yaşlar vardı.. Gözlerini yumdu ve dudaklarını dişlerinin arasına aldı. Avuçlarını sıkıyordu. Tırnakları neredeyse derisine geçmişti ama o canının acıdığını hissedemeyecek kadar üzgündü. Bu sefer ki ölüm ilanı hiç diğerlerine benzemiyordu. Kendine çok yakın ama epeydir uzakta olan bir kişinin ölümüydü bu! Çok severek evlendiği ama anlaşamayarak ayrıldığı eşinin ölüm haberiydi. Cenazesinin yarın öğle namazını müteakip kalkacağı duyuruluyor ve geride kalanlara Allah'tan rahmet dileniyordu.

Aslında kimseye değil bizzat kendisine gibiydi bu ilan! Çünkü o hep karısının gerisinde kalmıştı. Hem maddi hem de manevi olarak... Zamanında kendi vasat geliri olan bir ailenin çocuğu, karısı ise hali vakti yerinde olan bir babanın kızı olarak dünyaya gelmişti. Kendi lise mezunu karısı ise üniversite mezunuydu.

Gönül ferman dinlememiş herkesin itirazına rağmen evlenmişlerdi. Ama karısı yıllar sonra onu sevgide de geride bırakmıştı. Ayrılmalarının üzerinden daha iki yıl bile geçmeden o başka bir adamla hayatını birleştirivermişti. Karısının yanındayken de hep o gerideki adamdı tıpkı şimdi olduğu gibi! İlanı bir kez daha okudu ve "Evet yarın mutlaka gitmeliyim. "Geride kalanı" yani beni çağırıyorlar" dedi gözlerindeki yaşı silerek...

Aysel AKSÜMER [ /kalin ]

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..