Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hırçın denizin asi çocuğu!!!!

http://blog.milliyet.com.tr/tutuklum_bjk

01 Temmuz '07

 
Kategori
Felsefe
 

Gitarcının aşkı

Gitarcının aşkı
 

Sabah erkenden gitarını alıp evden çıktı. Posta kutusu boştu gene. Yoo, hayır. Beyaz birşeyler vardı. Kalbi hızla çarparken posta kutusunu açıverdi. Elektrik faturası gelmişti. Hemde her zamankinden "hoş"miktarda. Başka birşey olmadığını bildiği halde gene kutunun içine baktı. Boş...

Dışarısı ne soğuk ne de sıcak. Kapalı bir havaydı. Yağmur yağmaması için dua etti. Şemsiye evde kalmıştı nasıl olsa... Karşıya geçmek için trafik lambasının yanında durdu... Önünden son sürat geçen araba, bütün çamuru sıçrattı. En sevdiği siyah pardüsösüde batmıştı. Karşıya geçti. Karnı açtı. .Her pazar sabahı uğradığı cafe'ye gitti." Tadilat nedeniyle kapalıyız" yazısını okurken, gülümsedi. Aklına mezar taşına yazabilecek birşey geldi; "Tadilat nedeniyle öldü... Açlıktan..." Neyse dedi kendi kendine " O kadarda aç değildim". "Sonra bir yerlerde yerim." diyerek yürümeye başladı. Derken yanından geçen bir grup çocuk, ona sertçe çarptı. Yere yığıldı. Karşısındaki, evin balkonunda oturan bir grup genç kız, gülüyorlardı. Ona gülüyorlardı.

Ayağa kalkarken, cebindeki bozuklukların düştüğünü farketti. Herbiri ayrı bir yöne yuvarlanıyor. Çatlaklardan, deliklerden düşüp kayboluyordu. Parası da gitmişti. Bir gitarı, bir de canı vardı. Yemek yiyecek, eve gidecek parası kalmamıştı.

Yorgundu. Mektup yazmayan, arayıp sormayan, çok sevdiği o kızla bir zamanlar gittikleri parkı hatırladı. Orada küçük çocuklar bileklik, kolye gibi hediyelik eşya satarlar. Müzisyenler maharetlerini gösrerir, para kazanır, kızlara hava atarlardı. Parktaki o eski neşe kalmamıştı. Yolun kenarına geçti. Elindeki gitar çantasını yere koydu. Gitarını çıkarıp o "en" hüzünlü besteyi çaldı. Sonra, o kıza bestelediği şarkıyı. Ve bir başkasını... Ve bir başkasını... Çaldı... Çaldı... Kulağına gelen tıkırtı sesleriyle kafasını kaldırdı. Gitar çantasına para dolmaya başlamıştı. Sonra neşeli bir parça çaldı. Para geldikçe, şarkılar daha bir hareketli, daha bir neşeli doluyordu. Güneş batmaya başladı. İleride zabıtalar göründü. Daha fazla kalamazdı orada. Gitarı çantaya koydu ve kalktı. Eve gidecek, yemek yiyecek parası vardı. Belki kirayı hala veremeyecekti, bu ay. Ama, hiç değilse düşürdüğünü karşılıyordu bu miktar.

Derken yağmur başladı. Eve daha çok var, diye geçirdi içinden. Ne zordu hayat!Yağmur altında yürümeyi severdi. Ama yalnızken değil. Yalnızken daha bir ağır yağıyordu sanki yağmur... Daha bir soğuk... Eve vardığında, kuşu öterek karşılamadı onu. Sessizlik dolu ev, o an ürpertti, kafesin yanına gittiğinde, minik kuşu kafesin tabanında yatıyordu hiç kıpırdamadan. Öylece... "Ölüm"dedi... "Süprizleri seviyor" Islak giysilerini çıkardı... Kuş gibi o da ölecekti, bu sefil hayatta...

Gitar çantasını açtı, kalan bozuklukları almak için. Arada beyaz bir kağıt gördü. Açar açmaz, yazı tanıdık geldi. O beyaz ellerin yazdığı notu okurken, önce heyecanlandı, sonra üzüldü. Notta: Demek hala bizim parçamızı çalıyorsun.Ve yine çok hüzünlü bir şekilde. Beraber aldığımız kuşları hatırlıyor musun? Bendeki bu sabah öldü. Ayrılığa dayanamadı heralde. Ama, biz insanız, dayanabiliriz, değil mi?Yarın gidiyorum bu şehirden. Kendine iyi bak...Hoşçakal!

Anladı o an, işlediği hatayı. Ne kadar da bencil olmuştu bu güne kadar.O bu şehirdeydi. Ve hiç aramamıştı. O arar diye. Şimdi aynı şehirde bile olamayacaklardı. Gün batışını aynı anda izleyemeyecek, aynı ortamda aynı havayı soluyamıyacaklardı. Ama, o da affetmezdi ki. Yoksa eder miydi? Dal rüzgarı affeder, ama kırılmıştır bir kere, diye geçirdi içinden. Kapı çaldı. Ne de çok istedi o an için, kapıdakinin o olmasını. Bu nedenle açmadı kapıyı. O umudu taşımak istedi hep içinde.

Sonra uykuya daldı... Uyanmamak üzere....


AYŞEGÜL OCALI

 
Toplam blog
: 23
: 848
Kayıt tarihi
: 23.05.07
 
 

Ben gezmeyi eğlenmeyi öğrenmeyi ve hayata bağlı yaşamayı seven biriyim. Ülkeme ve vatanıma bağlı ve ..