Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '08

 
Kategori
Deneme
 

Gizemli güzel kadın

Gizemli güzel kadın
 

Gizemli ve güzel kadın


Sayfiye hudutları içindeki ormanda tanışmışlardı. İkisinin de birer köpeği vardı.

Adam ormanın kenarında yolun biraz iç kısmındaki banka oturmuş, elindeki cep bilgisayarına anılarını yazıyordu.

Golden receiver cinsi kopeği birçok sözü anlıyor ama uygulama konusunda bazen itaatsizlik ediyordu. Bazen ormanın içinde gezindikten sonra geri geliyor, bazen de dizi dibinden ayrılmıyordu.

O gün yoldan aşağılara doğru inmiş ve uzun süre görünmemişti. Adam da merak etmeye başlamıştı.

O bölge sitenin en yüksek, en dışta ve en sakin bir bölgesiydi.

Yolun karşı tarafından bir havlama sesi duyuldu. Adam başını kaldırdığında; beyaz bluzlu, beyaz pantolonlu, beyaz ayakkabılı, incecik ve narin bedeniyle; beyaz terrier cinsi kopeğini gezdiren o gizemli ve güzel kadını gördü.

Kadın köpeğinin tasmasından tutmuş, yolun karşı tarafındaki kaldırımdan dalgın dalgın yürüyordu. Belki de yeni taşındıkları bu sayfiye evinde, çalışmayan çamaşır makinesini, ya da henüz dolaplara yerleştiremeyip darmadağın bıraktığı eşyalarını düşünmekteydi. Aniden bir ses duydu ormanın içinde derinlerden gelen.

- Golden receiver cinsi beyaz bir kopek gördünüz mü acaba?

Kadın irkildi ve yere düşecekmiş gibi oldu. Bereket ki yan tarafında bir evin bahçe duvarı vardı. Duvara tutunup, etrafına bakındı.

Durduğu yerin karşı tarafında seksen yaşlarında ama yaşını göstermeyen, beyaz şapkalı, beyaz bluzlu, beyaz ayakkabılı, inecek bir adam; ormanın içindeki bankın baş tarafına konan beyaz koltuğa oturmuş, ( Yalanım varsa gözüm cıksın. ) kendisine bakıyordu. Bir süre o da adama baktı ve aralarında şöyle bir diyalog başladı.

- Ay çok korktum. Yarı ömrüm gitti sanki.

- Özür dilerim. İnanın istemeyerek oldu.

- Öylesine dalmıştım ki: Aniden bir ses duyunca…

- Ayyy tekrar tekrar özür dilerim. Yanki adında beyaz bir kopeğim vardı. Etrafımda dolanır dururdu. Burada bir şeyler yazarken uzaklaşmış. Hiç böyle yapmazdı. Gelir diye bekliyorum ama şu ana kadar gelmedi. Merak ettim.

- Ha evet biraz önce benim gelmekte olduğum yolda bir şeyler yiyordu. Sizin miydi o köpek?

- Evet. beyaza yakın bir renkte

- Evet evet. Hatta biraz sevdim de onu. Golden receiver di değimli? Ayyyy Çok tatlı bir şeydi.

- Evet öyledir. Her gören durdurup sever.

- O cins köpekler öyle olurlar. Bizim de vardı bir tane ama öldü.

Kadının konuşkan olduğu anlaşılıyordu.

- Buyurun dinlenin biraz.

- Gerçekten dinlensem iyi olacak. Çünkü çok korktum. Biliyor musunuz bu gün ikinci günümüz burada. Daha tam olarak yerleşememiştik bile. Raki yi alıp biraz gezdireyim demiştim. İyi bir hoş geldin yaptınız valla.

- Ne olur kusuruma bakmayın. Tekrar tekrar özür dilerim.

- Ziyanı yok olur böyle şeyler.

Kadın geldi ama oturmadı. Vücut yapısı itibarıyla, uzaktan genç bir kız gibiydi ama yakına gelince yaşı ellinin üzerinde görünüyordu. Yüzünde hiçbir makyaj yoktu. Saçları omzuna dökülmüş, Pırıl pırıl, bir yüz, yeşil gözler, al yanaklar, pembe dudaklar. Sesi güzel endamı güzel, ince belli, tatlı dilli, şahane bir hanımefendiydi.

Adam kadının köpeğini sevdi okşadı ve

- Bu da ne kadar sevimli bir köpekmiş ayol. Kaç yaşında acaba?

- On iki yaşında dedesi!

Adam dedesi lafına bozulmuştu ama belli etmedi. Kadının güzelliği aklını başından almıştı. Gözünü kadından ayıramıyor, oturup sohbet etmek için bahaneler icat ediyordu. Onun hoş sohbet bir kadın olduğunu da sezmişti.

- Ne zamandır sizde?

- Doğduğundan beri dedesi. Pardon iki aylıkken gelmişti dedesi!

Kadın, dedesi lafına takmıştı. Her sözünün ardından dedesi diyordu. Adamın ise içinde delikanlılık rüzgârları esmekteydi.

- Sözlerinizdeki Dedesi lafını bir parantez dışına alsak nasıl olur acaba?

- Aaaa pardoooon. Dedesi mi diyorum? Hâlbuki ne kadar da genç gösteriyorsunuz.

- Siz de çok güzelsiniz. Bir hayli de şakacı olduğunuz anlaşılıyor.

- Teşekkür ederim. Siz de çok şakacısınız. Burada mı oturuyorsunuz.

- Hayır. Uzayda. Gezegenler arasında dolaşırken yolum buralara düştü.

- Ayyyy gerçekten çok şakacısınız.

- Yapmayııııın. Bu şekil iltifatlarla güzel olduğunuzu tekrarlattırmayın bana . Gerçekten çok güzelsiniz. Bayıldım size!

- Ayılabilmeniz için ne yapmamı isterdiniz?

- Sizinle oturup sohbet etmek her şeye değer.

- Sizinle de öyle.

- Buyurun oturun lütfen.

- Ayyy oturayım bari.

Kadın oturmuş ve koyu bir muhabbete başlamışlardı ki: Yanki geldi ve adam ile kadının samimi hallerini kıskanmış olacak ki: Raki ile boğuşarak sohbetin içine etti. İhtiyar delikanlı da ister istemez Yankisini alıp uzaklaşmak zorunda kaldı.

O gün bu gündür adam; oralarda dolaşıyor ama bir türlü o gizemli güzel kadına rastlayamıyordu.

Bir gün rastlarsa eğer;

Belki olur bir şeyler…

İşte asıl o zaman;

Tekrar yazmaya değer…

25 Temmuz 2008

 
Toplam blog
: 104
: 722
Kayıt tarihi
: 11.04.07
 
 

6 Mayıs 1927 Simav doğumlu, İstanbul Yıldız Teknik Okulu’nun ( Bu günkü Yıldız Üniversitesi) son sın..