Global köyün global starları

Amerika’nın dünyaya ihraç ettiği şaşalı ürünlerden; “pop kültürünün” dünyadaki kült sembollerinden biri olan, pop star Micheal Jackson öldü. Ve gazetelerde yayınlanan otopsi raporuna göre; öldüğünde saçları tamamen dökülmüş, geçirdiği estetik ameliyatlar sonucu burun kemiği kalmamış, 50 kilogram ağırlığında… "teni artık beyaz, ama sesi ve kalbi hala siyah bir adamdı".

Pop kelimesi “popüler”in kısaltmasıdır. Ve genel anlamda; bugün için geçerli olan, popüler olan, kısa sürede tüketilecek ve etkisini yitirecek olan demektir. Ona pop star diyenler onun bu kadar kalıcı olacağını tahmin edememişlerdi belki. Oysa Jackson, ölene kadar toplumun da, medyanın da tüketemediği bir “malzeme” oldu. İyi bir dansçı, çok güzel sesli iyi bir vokal, gerçek bir stardı.

“… İf you’re thinking to be my brother

İt don’t matter

if you’re black or white …“

(Eğer benle kardeş olmaya niyetin varsa

teninin siyah ya da beyaz olmasının bir önemi yok)

O, meşhur “Black or White” şarkısının sözleriyle dünyayı sallarken, henüz Barack Obama Amerikanın siyahi başkanı değildi. Müziğin sihirli kimyası ve O’nun büyülü sesi birleşince O; bugünün politikacılarından çok önce Amerikan toplumuna insanların derisinin rengiyle değerlendirilmemesi gerektiğini anlatmıştı bile.

Hakkında çıkan bir dolu iddianın getirdiği karalamalara da sanki yıllar önce henüz bir siyahi pop sanatçısı iken cevap vermişti:

“İ m bad, i m really really bad...”

(ben kötüyüm, cidden kötüyüm…)

Aynı şarkıda umudunu yitirmeden söylediği şu sözler ise gerçek bir devrimci ruha ait gibiydi:

“We can change the world tomorrow

This could be a better place”

(dünyayı hemen yarın değiştirebiliriz,

daha güzel bir yer olabilir…)

Micheal Jackson, duvarları olan paramparça dünyanın; duvarları olmayan, yekpare bir global köye dönüşmesinin ilk adımlarının atıldığı bir dönemin, çok iyi pazarlanmış bir ürünüdür. Tartışmasız, kaliteli bir üründür.

Global köyün en ücra köylerinin bile starıydı O. Öyle olmasa, köyde yaşayan bir dostuma, kendisi evinin bahçesinde otururken, içerde haberleri seyreden annesi, haberlerde duyar duymaz heyecanla koşarak: “Oğlum gel gel, Maykıl Çekşın ölmüş!” der miydi…?

D. Dara KILINÇ

ddarakilinc@hotmail.com