Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '06

 
Kategori
Eğitim
 

Görme engelliler okulunda

Siz hiç, karanlıkta –veya gözlerinizi kapatarak- yazı yazmayı, resim yapmayı denediniz mi?

Adınız Ali, Ahmet, Ayşe, Fatma ... olabilir. Önemli değil. Yaşınız da önemli değil. Kapatın gözlerinizi ve yazı yazmayı deneyin. Eminim, beceremeyeceksiniz. Peki hayatınızın her anı böyle karanlık olsa ne yapardınız? Belki de hiçbir şey yapmayı denemez, hayata küser, kendi köşenize çekilirdiniz.

Ama onlar bunların hiçbirini yapmadı. Onlar ilköğretim çağındaki küçük, yaramaz, afacan ama tatlı çocuklar. Kimi doğuştan karanlığa mahkum, kimisi sonradan... Sonradan olanların nedenleri o kadar farklı ki. Öğretmen dayağından, göze futbol topu çarpmasından, geçirilen bir ateşli hastalık sonucundan... Işığı, ya tamamen ya kısmen kaybettiler.

Işık, hayatın devamında en önemli faktördür. Ama, siz onu kaybediyorsunuz. Peki, hayatı da mı kaybedeceksiniz? Bu yenilgiyi kabul etmek demektir. Oysa, hayat devam ediyor. O halde, hayatla mücadele de devam etmelidir. Onlar, hayatla mücadele yolunu seçmiş çocuklar... Onlar, karanlığa rağmen okuyup yazmaya çalışan çocuklar... Onlar, boncuklar dizip nazar boncuğu yapan, görmediği ağacın resmini yırtma yapıştırma yöntemiyle kağıda aktaran çocuklar... Onlar, içindeki sevgiyi kağıda aktarıp, şiir yazan çocuklar... Onlar, topun arkasından koşmaya devam eden çocuklar...

Siz karanlığa mahkum değilsiniz. Fakat, günün birinde onlar gibi olmayacağınız garanti değil. Yaratan, elinizi, ayağınızı, tüm organlarınızı tam olarak vermiş size. Eliniz, ayağınız, gözünüz, kulağınız yerli yerinde... Ama onları yerli yerinde kullanabiliyor musunuz? Görmeme, elin-ayağın olmamasından daha önemli bir konu.

El-ayak, göz-kulak olmayabilir. İçinizde sevgi, yaşama sevinci varsa, hayat sizin için yaşanmaya değer. İçinizdeki sevgiyi kaybetmişseniz, elin, ayağın, gözün, kulağın ne önemi var? Gözünüz olmasına rağmen, hayatınız karanlığa mahkum demektir. Eğer, içinizdeki sevgiyi canlandırmak, ya da kaybettiğiniz sevgiyi yeniden bulmak istiyorsanız, sevginizi onlarla paylaşın. Birkaç dakikanızı onlarla birlikte geçirin. Birlikte oyunlar oynayın. İnanın, ayrıldığınızda, gittiğiniz halinizde olmayacaksınız. Hayata daha anlamlı gözlerle bakacaksınız. Ağaca, çiçeğe, böceğe, daha dikkat edecek, yaratılan her şeyi, Yaratan’dan ötürü seveceksiniz. Elin, ayağın, gözün, kulağın, değerini anlayacak, sevginin paylaştıkça çoğaldığını göreceksiniz.

Onlar sizlerin çok yakınında. Yeter ki siz onlarla paylaşmayı isteyin. Hayata karşı verdikleri mücadelede –onları- yalnız bırakmayın.

Hayalleri var, avukat olmak, öğretmen olmak. Hayalleri var başkalarına bağımlı olmadan yaşamak üzerine kurulu.

Yarınımız, geleceğimiz, umudumuz onlar. Hayallerini gerçeğe dönüştürme çabalarına küçük bir destek verelim. Başarılarını birlikte alkışlayalım. Onların istedikleri de bu zaten. İleride onları, köşe başlarında değil, yazıhanelerde avukat, okullarda öğretmen olarak görelim.

Sahi siz, hiç karanlıkta yazı yazdınız -veya resim yaptınız- mı? Lütfen, kapatın şimdi gözlerinizi ve deneyin!

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..