Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Gözyaşından öfke seli

Gözyaşından öfke seli
 

Hepimizi derin bir üzüntüye boğan dünkü olaydan sonra, büyük bir şaşkınlık içindeyiz. “Yapılması gerekenin ne olduğunu bilmeme”nin çaresizliğiyle, kendimizden geçercesine kızgınlık dolu laflar ediyoruz. “Lânet” kelimesi öfkemizi anlatmaya yetmiyor.

Karşımızda adı PKK olan bir düşman var ama, saldırıya geçeceğimizde yok oluyor sanki… Hem var, hem yok… Peki acımızı kimden çıkaracağız, hıncımızı nasıl alacağız, bu kadar acıdan sonra nasıl sakinleşeceğiz, bilemiyoruz.

Yas tutmak, kurdela bağlamak, bayrak asmak, sokaklarda yürümek, bağırmak, çağırmak, terörü lânetlemek, kesmiyor bizi artık. Bir eylem lazım sanki, şöyle vurduğumuzda ses getirecek bir eylem. Ama bu nasıl olacak, o da meçhul.

En başta bir günde bu kadar Mehmetçiğini kaybetmiş ordumuz, herhalde en az bizim kadar öfke dolu... Bilse ki şu şekilde bir şey yaparsa, Mehmetler’in intikamını almış olur, yapmaz mı? Hangi devlet bir aczin içinde olmak ister, hangi hükümet böyle bir yangına seyirci kalır?

Göründüğü kadar kolay değil bazı şeyler. Yapalım demekle yapılmıyor. Hem öfkeyle kalkan zararla oturur, atasözümüzü unutmayalım. Devlet, bir sokak kabadayısı gibi önüne gelene saldıramaz. Milletini ve milletinin yarınını düşünmek zorundadır.

Karşımızda kalleşçe hareket eden bir gerilla örgütü var. Hani bazen eşimize, çocuğumuza terbiyesizce sataşan sokak serserileri vardır ya... İnsan onurunun kabullenemeyeceği böyle bir durum karşısında, hangimiz gözümüzü karartıp saldırıya geçmeyiz?

Biz adam gibi yumruk yumruğa kavga edeceğiz zannederken, karın boşluğumuza saplanan acı bir bıçak darbesi, hayatımızın sonu oluverir. Pisi pisine gitmek dedikleri cinsten… Hatırlar mısınız geçen yıllarda bir SAT komandosu, bir tinerci çocuğun böyle kalleş bir saldırısına uğrayıp hayatını kaybetmişti.

Bir başka tehlike, Ali’ye kızıp Veli’den intikam alma duygusudur. Bursa’da DTP teşkilatına karşı vatandaşların gösterdiği tepki, Allah korusun ülke çapında insanların kızgınlığını çıkaracakları bir adres haline gelirse, bir iç savaşın eşiğine kadar uzanan çıkmaz bir yolda buluruz kendimizi….

Evet çok zor bir durumla karşı karşıyayız. Güç olarak, kuvvet ve kudret olarak değil ama, stratejik olarak, sosyal gerçeklik olarak bıçak sırtı bir durumdayız. Bilinen davranışlardan daha farklı bir tavır sergilemeye mecburuz. Serinkanlı, sağduyulu, akılcı bir tutum…

Barış içinde yaşamak her zaman zor olmuştur. Savaş daha kolay bir yöntemdir bir bakıma… Kısa vadede kinin, nefretin alevini söndürürmüş gibi görünür. Ama uzun vadede bütün kötü duyguları körükler.

Hepimizi kahreden bu olay karşısında, suskun kalmak da zor. Hiç değilse yasımızı belli edelim istiyoruz. Ancak Celal Çelik arkadaşımız dün “Yas tutmayacağız” başlıklı bir yazı yazdı. Orada diyordu ki, “Barışçı, yaşamanın ve yaşatmanın güzelliğine inanır. Savaşçı ise, ölmenin ve öldürmenin mutlak çözümleyiciliğine…”

Yaşamanın ve yaşatmanın güzelliğine inanalım. Çünkü insanlık için tek çözüm yolu budur.

Bugünkü gazetelerimizde istisnasız, kanlı tuzağın oluşturduğu öfke ve gözyaşının resmi vardı. Ama eminim ki, sabrımız ve soğukkanlılığımızla, yeni tuzaklara düşmeyeceğiz ve düşmemeliyiz.

Şimdi, bu büyük milleti “büyük millet” yapan hasletlere sarılmanın, tam zamanıdır.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..