Gruptan "sonunda" çıkabildik! Türkiye 1-0 Azerbaycan

2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri A Grubu'nun son maçında, Azerbaycan'la Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'da karşı karşıya geldik. Bizim mutlaka kazanmamız gereken, sonra da Almanya'da medet ummamız gereken bir maçtı. 

Almanlar sağ olsunlar, Mesut'un golle açtığı maçı 3-1 bitirdiler, Belçika'yı mağlup ettiler ve bizim önümüzü açtılar. Fakat biz ne yaptık? Harika bir oyunla mı geçtik Azerbaycan'ı? Veya çok da canla başla oynadık mı, mücadele ettik mi? 

Öncelikle futbolculara göre değerlendirmek isterim. Kalede Sinan'la oyuna başladık. Ona pek iş düşmedi, sadece golden önce Selçuk'a eliyle güzel bir pas attı. Ve kendisine gelen topları oyuna sokarken gayet iyiydi. Defansın sağında Sabri'yle başladık. Bu sefer gayet güzeldi, orta sahada oynaması yerine savunmaya çekilmesi faydalı oldu. Orada çok daha iyi bir oyun ortaya koydu ve atağa destekleri de daha iyiydi. İleride yaptığı baskıları da gayet etkiliydi. Ben Sabri'nin oynadığı oyunu beğendim açıkçası. Mücadelesi iyiydi. Defansın ortasında Egemen ve Gökhan oynadı. Onlara da pek iş düşmedi, gerektiğinde yerinde müdahele yaptılar. Sıkıntı yoktu. Hakan defansın solunda oynadı, iyiydi. Hücuma soldan fena destek vermedi, yeterli bir oyun oynadı.

Orta sahada Kazım, Mehmet, Emre, Hamit, Arda şeklinde çıktık. Daha doğrusu sürekli değişerek oynadılar. Bunların arasına Burak'ı da ekleyebiliriz. Yani direk ofansif hat olarak değerlendirmek gerekirse, pozisyonları değiştirerek oynadılar. Kazım Kazım çok etkili değildi, topla fazla buluşmadı. Sadece bir pozisyona girdiğini hatırlıyorum. Mehmet Topal'ın oynamasına sevinsem de beklediğim, gereken katkıyı verdiğini düşünmüyorum. Emre Belözoğlu sakatlıktan yeni çıkmıştı, çok fazla bir şey beklenmemesi gerekiyordu. Bence oynatılmamalıydı, Selçuk'la başlamak daha akıllıca olurdu. Hamit de ilk yarıda uzaktan şutlarıyla kaleyi yokladı, o da fena değildi. 

Arda ve Burak'a gelelim... Arda'ya "sinir oldum" dersem yeridir. Topları alıp sürekli bireysel oynamaya çalıştı, ben düzgün pas yaptığı çok fazla pozisyon hatırlamıyorum. Topu kazandı ve kaybetti, oynadığı oyun genel olarak bundan ibaretti. Ayrıca pozisyonlardan sonra gülmesi de bir enteresandı. Arda'ya takmış gibi görüneceğim ama rahatsız oldum. Eskiden takımı bütünleştiren bir adamın, şimdi böylesine takım oyunundan kopuk ve bireysel oynamaya çalışması enteresan. Burak'a gelince, ona doğru düzgün top kazandırılmadı. Hava toplarında daha etkili olması gerekiyordu, bu konuda çalışması gerekiyor. Yine de gelen pozisyonu değerlendirdi ve galibiyet golümüzü attı.

A Milli Takımımız EURO 2012'ye gitmeyi hak eder bir futbol oynamadı bana göre. O kadar da iyi değildik açıkçası. Beklediğim hırs ve mücadele, heyecan yoktu. Almanya bize kıyak yaptı sağ olsun, biz de ondan faydalandık adeta. İlk yarı hücumlar yapmaya çalıştık, pozsiyonlar bulmaya çalıştık fakat milli takımımızın tamamen Hamit'in uzaktan şutlarıyla bir şeyler başarmaya çalışması enteresan geldi bana. Saçmalıktı yani. Biz eğer Azerbaycan'a karşı organize ataklarla bir şeyler başaramıyorsak bu turnuvaya gitmeyi neden istiyoruz ki?

İkinci yarıda bir tane akıllı değişiklik sayesinde maçı aldık. Kazım çıktı, Selçuk girdi. Etkili oynadı, şutlar çekti, mükemmel de bir asist yaptı. Burak'ın koşusu da harikaydı, çok iyi attı golü. Sonradan girmesine rağmen maçın adamı seçebileceğim insan olarak o görünüyor. Bir Sabri, bir de Selçuk özellikle aklımda kaldı. İkisini de tebrik ediyorum.

Play-offlara gitsek de daha çok çalışmamız lazım, öncelikle şu teknik heyetin değişip daha düzgün bir sistemle mantıklı bir şekilde hareket edilmesinin öğrenilmesi gerekiyor... Milli takımı gerçekten milli takım yapmak, hak eden adamları bu takıma almak gerekiyor... Sorgulamıyor muyuz nerede Bursasporlu Serdar, nerede Trabzonsporlu Giray diye? Konuşulacak çok şey var, umarım bu eleme grubu boyunca yaptığımız hatalardan ders alırız ve başkalarına kalmayız... 

Daha çok yolumuz var, iyi şanslar Türkiye Futbol Federasyonu, başarılar A Milli Takım... 

Not: Bu akşam biz play-off'a giden taraf olamayabilirdik, artık bundan ne anlarsanız...