Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

Güçlülerden Yana Dem Vuran Hukuk

Güçlülerden Yana Dem Vuran Hukuk
 

  • Yukarıdakilerin tepişmesini dedikodu dinler misali izledik geçtiğimiz hafta. ”Ne olacak?” diye düşünmeye başlamıştık ki… Ellerindeki sihirli değnek sayesinde şıpınişi hallediverdiler. Tek maddelik bir yasa değişikliği ve o madde sayesinde önü alınamayacak yetkilerle donanmış bir başbakanımız var artık.
  • “Astığım astık, kestiğim kestik” diye böbürlenirse Başbakan, şaşırmayınız.
  • Bizim için mevzuunun tercümesi gayet net… Yargıyı bir silahlı gücün elinden alıp bir başka silahlı gücün kollarına bırakırsan, namlunun ne yana döneceği belli olmaz. Nitekim daha üzerinden çok zaman geçmedi, yeni silahlı gücün oyuncağı olmuş yargı, hiç de beklemedikleri bir anda rahatsız etme seanslarına başladı.
  • Öyle ya… Şimdi ne olacak? Harbiden merak konusu bastı beni.
  • Tabi uzun yılların emeği, uzun yılların sabrı, uzun yılların mücadelesi var ortada. Elde edilmiş mevzileri o kadar kolay bir şekilde heba etmeyeceklerine dair kanaatimiz hasıl olmuştu. Daha üzerinden çok geçmeden, “Ne yani canım, iktidardan birazcık daha fazladan pay verilse, hani yani fena olmaz” minvalindeki baklayı dillerinin altından çıkarıverdi cemaatin kıdemli kalemleri.
  • “Daha fazla pay”, “Daha fazla nimet”…
  • Tabii bencileyin daha fazla para…
  • Şahin Alpay, cemaat hakkında şöyle bir tespitte bulunmuş, “Gülen hareketi bir ticaret ve eğitim organizasyonudur”.
  • Şahin Alpay’ın bu tespitini doğru bulmaktayım. Ortada ciddi bir eğitim hamlesi var. Şemsiyeleri altında topladıkları genç beyinlere sağladıkları imkânlar sayesindedir ki, meşreplerine uygun beyinler şekillendiriyorlar. Ama daha ilginci, işin ticari boyutu… Bankalar, televizyonlar, radyolar, gazeteler ve saire ticari kuruluşlar…
  • Bir cemaat neden bu denli hararetli bir şekilde eğitim işine ve ticaret alanına el atar? Bir hedefi olmadığını, bir yönetme arzusu olmadığını düşünmek olası mı?  
  • Bu durumu garipsemiyorum.
  • Yönetme arzusu önü alınamaz bir ihtirasın sonucudur. Ve herkeste, her camiada böyle bir arzunun olduğu muhakkak… Gülen hareketi de bu yönetme arzusunu zihninde fazlasıyla taşıyan bir kimliğe sahip. Bu denli ciddi bir parasal güç, bu denli ciddi bir beyin gücü… Ulaşacağı son nokta, ulaşacağı nihai hedef yönetmek…
  • Her ne hâl ise…
  • Bir dönüşüm süreci yaşadığımız da muhakkak. Toplumun normal gündeminin içerisinde kabul edilebilir bir yerlere oturdu Gülen Hareketi. Her taşın altında aranır oldular. Hani bir dönem, bütün melûl hareketlerin altında Ergenekon’u veya derin devlet denen şu görünmez gücü arıyorduk ya… Şimdilerde bir cemaat provakasyonu silsilesi hakim olmuş zihnimizin tüm hücrelerine.
  • Ne kadar büyük olursa olsun, ne kadar organize olursa olsun, devlet gücü karşısında dirençsiz olduğunu ve bir an önce uzlaşma zeminleri yaratabilmek için çaba harcadıkları malum bir şekilde dökülüp saçıldı ortalık yere.
  • Tabii bu işin hasarı da azımsanmayacak ölçüde oldu her iki tarafa!
  • Hani bunlar bir yana da, “Bu yargı denen ucubenin hali ne olacak?” diye de insan düşünmeden edemiyor.
  • Savcı görevden alındı, MİT Müsteşarı ifadeden yırttı… Yani şüpheli şahıs tek maddelik yeni yasa sayesinde paçayı yırttı ama şüphelenen savcı okkanın altına gitti. Adalete bakar mısınız?
  • Her dem böbürlenmekten beri durmayan iktidarın ağa babaları ve başbakan, “Biz yargıya müdahale etmeyiz” derken neyi kastediyorlardı acaba?
  • Hukukun güçlülerden yana şekillendiğini, hukukun güçlülerden yana dem vurduğunu bir kez daha test etmiş olduk son MİT krizinde.
  • Ama bir var ki, o namlunun ucunun her zaman biz çimenlere doğru döndüğü gerçeği. Üstte onlar, yani filler tepişirken, biz ayaklarının altında ezilmeye, namlunun soğuk gölgesini ensemizde hissetmeye maruz kaldık.
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..