- Kategori
- Deneme
Güle güle minik serçem
Bu benim kaktüsüm dört yaşında
Kaktüsüm dört yaşında, yani ben onu minicikken aldım diktim ve dört yıldır bende. Geçen gün gözlerime inanamadım mor çiçekler açtı sevinçten deliye döndüm boy boy resimlerini çektim öptüm onu çünkü dikenleri sert değil yumuşacık.
Her sabah çiçeklerimle kısa bir vakit geçiriyorum. Bu sabah da erkenden gittim yanlarına ay bir de ne göreyim titreyen minik bir serçe sıkışmış çiçeklerimin arasına. Yavaşca çekildim kenara benden rahatsız olmasın diye.
Titrek bakışları ile gözlerindeki endişe aynı biz insanlar gibiydi.
Belki yeryüzü yaratıldığından beridir vardır bu minik serçeler, her ay ışığı parlaklığında, her güneş yakışında, her dolu, kar yağışında görürüz onları.
Canım benim, ne istiyor olabilirdi ki?
Belli ki acıkmış biraz da üşümüştü.
Buğday tanelerini küçük bir kaba koyup onu ürkütmeden balkonun köşesine yerleştirdim..
Ay Allah’ım küçücük akıllı ve çok şirin bir serçeydi o.
Çok acelesi vardı, küçücük gagasıyla buğday tanelerini yutmaya başladı.
Sonra suya koştu gagasını temizledi tüylerini nemlendirdi tekrar su içti.
İnanılmaz bir şekilde göz göze geldik kalmak isterdim der gibiydi.
Lakin kanatlarını çırparak uçtu gitti.
Kal be minik serçem diyemedim.
Çünkü o özgürdü, gitmesi gerekirdi, zaten benden hoşlandıysa yine gelecektir, çoook misafirlerim oldu onun gibi hepsi bir süre sonra tekrar ziyarete geldiler
Hepimiz birer serçe değil miyiz zaten?
Hepimize Allah buğday vermedi mi?
Su vermedi mi?
Sevgi ve aşk vermedi mi?
Önemli olan bakmayı, görmeyi bilmek
Özgürse insan kimseye zarar vermez.
Kimse kimseyi tutsak etmemeli
Kötülükleri, hainlkleri, şer düşünceleri tutsak edip sonsuzluğa hapsetmeli ve minik bir serçe gibi olmalı insan.
GÜLE GÜLE MİNİK SERÇEM.