Güler misin, ağlar mısın?

Son birkaç hafta Yükseköğretim Kurlu (YÖK) başkanı sayın Yusuf Ziya ÖZCAN”ın öğrenci sayısı 40 bini aşan üniversitelerin bölüneceği ile ilgili açıklaması ve bu açıklamasının ardından gelen tepkilerle geçti. Tepkilerin çoğunluğu bölünmesi planlanan üniversitelerden biri olan İstanbul Üniversitesi çerçevesinde toplandı.

Büyümesinden dolayı yönetilmesinde sorunlar yaşanan üniversitelerin bölünmesi ya da farklı bir takım önlemlerin alınması elbette ki gerekebilir. Fakat herhangi bir güçlüğün olup olmadığı yönünde veri ve bilgileri o üniversitenin yönetimi daha iyi bilmez mi? Ya da bu yönde bir karar almadan önce o üniversitede birtakım gözlem ya da çalışmaların yapılması gerekmez mi? Ya da en azından hakkında karar alınacak üniversitenin rektörlüğünden görüş alınamaz mı? Yani bütün bunlar ya da bunlardan herhangi biri yapılmadan mı YÖK böyle bir karar almış diye şaşkınlıkla soranlarınız olabilir, bu sorunun yanıtı birazdan belirteceğim sayın YÖK başkanının ifadesinden çıkartılabilir.

Şu bir gerçek ki, birçok aday sadece üniversite kazanmak için değil, önceden belirlediği bir üniversiteyi kazanmak için de çaba göstermektedir. Bu tür öğrenciler herhangi bir üniversitenin mezunu olmakla yetinmeyip, eğitim kalitesi, akademik kadrosu, oluşturmuş olduğu imaj, iş çevresinin olumlu algısı gibi birçok özellikleri ile önemsedikleri ve hayalini kurdukları üniversitenin belirledikleri programından mezun olarak iş yaşamına atılmayı amaçlamaktadır. Şimdi bu doğrultuda bir üniversiteyi, örneğin İstanbul üniversitesini kazanmış bir gence, üniversite 1 ya da 2. sınıftayken, İstanbul Üniversitesi çok büyüdü böldük ve sen falanca üniversiteli oldun diyeceksiniz!

Neyse ki, YÖK başkanı İstanbul Üniversitesini bölmekten vazgeçtiklerini ve bölünmeyi istemeyen üniversiteyi bölmeyeceklerini açıkladı. Peki YÖK başkanı bu kararını hangi cümlelerle açıkladı, bir bakalım;

“Ben İstanbul Üniversitesi’ni hiç görmemiştim, geçen hafta gördüm. Şimdi bölünmesinden vazgeçtim…”

Şimdi bu cümleyi ikinci paragrafımda sorduğum sorular çerçevesinde bir kez de siz ele alın.

Güler misiniz, ağlar mısınız?...

Fakat şunu da eklemeliyim ki, gözlemlediğim kadarı ile YÖK başkanı Yusuf Ziya ÖZCAN, inatlaşmıyor, alınan bir kararın yanlışlığına dair anlamlı ve samimi eleştiriler geldiğinde geri adım atmaktan çekinmiyor. E bu erdemi de kaç kişi gösterebiliyor ki…

Sinan ÇAĞIRAN
www.OSSservisi.com Editörü