- Kategori
- Gündelik Yaşam
Günaydın
Sabah uyanırken bende diğer insanlar gibi yataktan çıkmak istemiyorum. Uykulu gözlerle ilk yaptığım şey radyoyu açmak. Müzik dinleyip uyanıyorum, giyinmeydi falan yola çıkma kıvamına geliyorum. Sabahın körü deyimli bu saatlere bayılıyorum ben. Henüz kirletilmediğini düşündüğüm havayı koklayarak, güneşin yalnızca beni karşıladığını falan düşünüp yürüyorum.
Evimin önünde her sabah yaramazlık yapan iki kediyi görüp, onları yakalayıpta sevmek; özel bir kurumun müdürünü almak için her sabah kapısının önünde bekleyen makam aracının şöförünün son derece saygılı, disiplinli bekleyişine rastlamak; üstüme üstüme süpürdükleri tozlarla belediye temizlikçileri v.s. Bunlarla dolu bir sabah ve aynı istikamet.
Ne olursa olsun mutlu olmaya çalışıyorum. Çünkü güne nasıl başlarsan öyle devam edersin görüşüne inanıyorum.
Ben bu kadar bıcır bıcırken bile maalesef ki yanımdan geçen asık suratlılarıda görüyorum. Karşımdan gelene uzaktan bir kere bakıyorum ve yanımdan geçene kadar ruh halini kafamda canlandırıyorum. Nedense baktığım suratların hiçbirinde huzurlu, mutlu, sağlıklı bir ruh hali canlandıramıyorum. Biri yüzünü bile yıkamaktan aciz, biri nefret ettiği işe gitmekte, biri geç kalmış işine yine, biri geceden ağlamaklı gözlerle, biri belki de yine iş bulamadan eve dönecek akşam, biriyse benle beraber hastanaye gelmekte...
Ama bu sabah benim gibi biri vardı, ben yakalamadan o beni yakaladı : )
İşe varmak üzereydim. Binadan çıkıyordu, arabasına yaklaşırken döndü ve tebessümle "günaydın!" dedi. Ben o kadar alışmışım ki o mutsuz suratlara, şaşırdım. Topladım kendimi. Bende "günaydın!" dedim.
Çok ince ve çok küçük birşeydi belki ama, hala yüzümde tebessüme sebep olabiliyor.
Bir "günaydın", bir güleryüz. Terbiyesinden ve saygısından emin olunarak. Ne güzelmiş. Tanımak gerekmezmiş. Kim olduğunu bilmeye gerek bile yok. Günlerin aydın olacağına dair umutvericiydi..
Evimin önünde her sabah yaramazlık yapan iki kediyi görüp, onları yakalayıpta sevmek; özel bir kurumun müdürünü almak için her sabah kapısının önünde bekleyen makam aracının şöförünün son derece saygılı, disiplinli bekleyişine rastlamak; üstüme üstüme süpürdükleri tozlarla belediye temizlikçileri v.s. Bunlarla dolu bir sabah ve aynı istikamet.
Ne olursa olsun mutlu olmaya çalışıyorum. Çünkü güne nasıl başlarsan öyle devam edersin görüşüne inanıyorum.
Ben bu kadar bıcır bıcırken bile maalesef ki yanımdan geçen asık suratlılarıda görüyorum. Karşımdan gelene uzaktan bir kere bakıyorum ve yanımdan geçene kadar ruh halini kafamda canlandırıyorum. Nedense baktığım suratların hiçbirinde huzurlu, mutlu, sağlıklı bir ruh hali canlandıramıyorum. Biri yüzünü bile yıkamaktan aciz, biri nefret ettiği işe gitmekte, biri geç kalmış işine yine, biri geceden ağlamaklı gözlerle, biri belki de yine iş bulamadan eve dönecek akşam, biriyse benle beraber hastanaye gelmekte...
Ama bu sabah benim gibi biri vardı, ben yakalamadan o beni yakaladı : )
İşe varmak üzereydim. Binadan çıkıyordu, arabasına yaklaşırken döndü ve tebessümle "günaydın!" dedi. Ben o kadar alışmışım ki o mutsuz suratlara, şaşırdım. Topladım kendimi. Bende "günaydın!" dedim.
Çok ince ve çok küçük birşeydi belki ama, hala yüzümde tebessüme sebep olabiliyor.
Bir "günaydın", bir güleryüz. Terbiyesinden ve saygısından emin olunarak. Ne güzelmiş. Tanımak gerekmezmiş. Kim olduğunu bilmeye gerek bile yok. Günlerin aydın olacağına dair umutvericiydi..