Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '07

 
Kategori
Blog
 

Güneri Civaoğlu'yla göz göze...

Güneri Civaoğlu'yla göz göze...
 

13 Ocak benim içinde çok önemli bir gündü. Sanal alemde yazılarından tanıdığım yazılarıma yorum yaparak beni yüreklendiren arkadaşlarımla birlikte olacaktım. Kızım Tuğba benden önce Milliyet bloga yazı yazıyordu, birlikte katılacaktık aslında fakat onun iş yoğunluğundan dolayı tek başıma gitmek zorunda kaldım. Kızım bir gün öncesinden Milliyet’in mimari durumu hakkında bilgi almış. "Anne ben görüştüm gecenin olacağı yere rahat girebilmen için seni direkt otoparktan düz girişten alacaklarmış. O yüzden sorun yok. Hatta Halkla İlişkilerden Tuğçe hanımla görüştüm Semra Hanım geldiğinde beni arasın biz yardımcı oluruz siz hiç merak etmeyin" demiş.

Hemen Bakırköy Belediyesi’ni aradım çünkü özel donanımlı minibüsün, arka kapısında asansör sistemi var. Bu sayede sandalye kullanan biri tekerlekli sandalyeden inip binmesine gerek kalmadan ulaşımını sağlayabiliyor. Gidiş geliş saatimi bildirerek ulaşım sorunumu halletmiş oldum. Bu arada sevgili blogcu arkadaşım Ahmet Aydın ve Mehmet Eren’den ulaşım konusunda destek vermek için hazır olduklarının mesajını alınca inanılmaz duygulandım.
O gün evde temizlik vardı. "Seher bugün sana faydam olmayacak çünkü önemli bir toplantım var, hemen kuaföre gitmem gerekiyor. Sana kolay gelsin" diyerek akşam giyeceklerimi hazırladıktan sonra tam evden çıkacaktım ki Seher. "Nereye gidiyorsun? Seni kim alacak? Dur, ben seni götürürüm" diye montunu giyinmeye başladı. Gülümseyerek "hayır kuaför uzakta değil, ben kendim gider gelirim" dediğimde hayret içinde kaldı. Kapıyı açtım ve o gün ilk defa kendi başıma kuaföre gittim. Yolda giderken "vay be demek biraz cesaret ve heyecan olunca insan her şeyi yapabilirmiş." diyerek kendime bir kez daha şaşırdım doğrusu.
"Yargıtay kararıyla ayağa kalktım" yazımda bahsettiğim yeni sandalyemle gittim çünkü onların tekerlekten sürüşlü aküsü var ve yorulmadan gittim. Yolda bağımsız giderken, keşke benim durumumda olanların, ihtiyaçlarını kendilerini karşılaması için böyle bir sandalyesi olsa diye düşündüm.

Eve gelip kıyafetlerimi giyindim, makyajımı yaptım o arada beni götürecek araçta gelmişti. Evim ve Milliyet arasındaki yol sanal dünyadan gerçek dünyaya bir geçiş oluyordu sanki. Acaba kaç kişi katılacak, yazılarını okuduğum kişileri orda görecek miyim? Ahmet Aydın, Mehmet Eren, Melda, Hakkani, Akdenizli, Celal Çelik, Alptekin Yıldız, Ersen Gürpınar, Tanju, Lale Başar, Ümit İpekçeker, Kırkındalevent, İsmail Keleş, Sema Çürük... ve daha adını yazamadığım çok sevdiğim blog yazarı arkadaşlarım vardı. Beni nasıl karşılayacaklardı acaba? Ben onları nasıl tanıyacaktım ki? Sonunda Milliyet binasına gelmiştik kapıda bizi güvenlik karşıladı ve yönlendirdi. Nihayet büyük kapı açıldı ve ben içeriye girdim. Beni editörüm Hüseyin Narin karşıladı "Hoş geldiniz Semra hanım" diye kendini tanıttı. İçeride olan herkesin yaka kartı vardı ama benim yakın gözlüğüm yanımda değildi:) İnanılmaz zorluk çektim çünkü hiçbirinin ismini okuyamadım ve boyum diğer arkadaşlarım kadar uzun olmadığı için daha da zorlandım okumakta. Ama öyle güzel ve özel karşılandım ki... Herkes yanıma gelerek hoş geldiniz Semra Hanım dediğinde aslında çok da şaşırmadım tahtıyla gelen bir tek ben vardım:)
Ahmet Yılmaz ve Mehmet Eren beni ilk karşılayanlardandı.
Ardından Hanzade Doğan Hanım yanıma gelerek "hoşgeldiniz" dedi. Önce geçmiş olsun dileklerini sunarak. "Aramızda sizi görmekten onur duyduk iyi ki varsınız hepimize güzel bir örnek oldunuz" diyerek sohbet ettik.

Hemen yanımdaki masada Milliyet’e ivme kazandıran genel yayın yönetmeni Sedat Ergin ve programını ve yazılarını zevkle takip ettiğim Güneri Civaoğlu ile göz göze geldik. Ardından yanıma geldiler sohbete devam ederken yanımıza fotoğrafımızı çekmek isteyen birkaç kişi geldi bu güzel fırsatı ben de kaçırmak istemedim. Önce sandalyede otururken birkaç poz çekildi. Yeni sandalyemle küçük bir sürpriz yapmak istedim "Güneri bey sizinle bir de ayağa kalkarak poz vermek isterim" deyince Güneri bey şaşkın bir ifadeyle gerçekten kalkabileceğimi düşünerek "Semra hanım hiç yorulmayın zahmet etmeyin" diye cevap verdi."Siz merak etmeyin hiç yorulmadan bunu başarırım" dediğimde kendisi benden daha çok panik yapıp, koltuk altımdan tutarak bana yardımcı olmaya çalıştı. "Yo, yo yardıma gerek yok" diyerek emniyet kemerimi taktım ve 3 hamlede tekerlekli sandalyemin yardımıyla ayağa kalktım. Şaşkın bakışlarla ve gülümseyerek ayakta birkaç poz çektirdik yanımda sevgili Sema Çürük, Ahmet Aydın da vardı. Evet, artık bende diğer arkadaşlarım ve Güneri Civaoğlu’la eşit boydaydım:) Güneri bey, yazdığım blog yazıları ve yargıtay kararıyla kazandığım, yaşam kalitemi artıran bu tekerlekli sandalyem hakkında benden bilgi aldı. Ayakta olduğum için konuşmamızı Güneri Civaoğlu’yla göz göze yaptık çünkü onun benle konuşması için eğilmesine gerek kalmamıştı?

Bu güzel gecenin gerçekleşmesi için bütün işlerini bırakıp Milliyet’e şehir dışı ve içinden gelen blogçu dostlarıma, sevgili Hanzade Doğan, sevgili Çiğdem hanım, tüm milliyet blog editörleri, halkla ilişkiler ekibi ve çok süper bir grup oldukları halde ortamın küçük olmasından sesleri bizden daha çok çıkan Direnen Mızıkacılara teşekkürlerimi sunuyorum. Blog ailemle başka organizasyonlarda buluşmak dileğiyle...

 
Toplam blog
: 21
: 1227
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

1962 doğumluyum. 1994 senesinde geçirmiş olduğum bir trafik kazası sonucunda omurilik felçlisi oldum..