Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Güneşi tanımasaydım karanlığı nereden bilecektim

Güneşi tanımasaydım karanlığı nereden bilecektim
 

Efsaneye göre, nisan yağmurları başladığında istridyeler kabuklarını açıp beklermiş. Nisan yağmurunun en iri damlasını kapmak için beklerlermiş. En iri damlayı kapan istridyenin içindeki inci de iri olurmuş.

Denizin kavurucu sıcağında bekleyen bir istridyeydim.

Sadece sen damladın...Küçük bir damlaydın; ama bana içinde bulunduğun okyanustan daha büyük geldin. Varlığınla taştım. Seni içimde büyüttüm. Kabuğuma sığmayan ışıltınla yaşamak güneşin merkezinde olmaktan daha fazla yaktı beni.

Kavuşamadığımız bir aşkın acısı sadece yakar ; oysa vuslatta yaşanan daha büyük bir şoktur; çünkü kavuştuğumuz andaki mutluluğun arkasında kaybetme korkusu sıra dağlar gibi bekler. Kavuştuğumuz andan itibaren sevgilimizi kaybetme korkusunun karanlığına düşen sönmüş bir yıldız oluveririrz.

İşte bunları yaşadım sevgili minik nisan yağmuru damlası...

Sen benim içime düşünce suyun içinde suya hasret bir çölün yalnızlığından okyanusun kalabalığına düştüm; ama ardından bütün damarlarımda dolaşan ve dolaştığı her hücreyi dikenli telleriyle paramparça eden bir işkencenin nesnesi oluverdim.

Gözlerindeki güneşle aydınlanırken aslında karanlığa düşmenin korkusuyla yaşıyordum.

Güneşi tanımasaydım, geceyi nereden bilecektim?

Hep o inci avcısının gelip seni kabuğumdan çalacağı anı bekledim. İnci istridyeye ait değildir ki. Doğanın kanunu bu.

Birbirlerine kavuşan acemi aşıkların saf, masum sevinçlerine imrendim. Bir bilselerdi istridyenin inciye hep sahip olamayacağını.

Olsun ben yine de imrendim. Bir öykü okumuştum: İnsanlar ölümü bilmiyorlardı, ölenlerin başka bir gezegene hacca gittiğini zannediyorlardı. Yoksa ben mi yazmıştım bu öyküyü ya da buna zamanında ben de mi inanmıştım hatırlamıyorum şimdi. Ama böyle bir öykü hatırlıyorum. Keşke aşk ayrılıkla bitmese her ayrılık bir hac yolculuğu gibi gelse ve bizi avutsa..

Sen kabuğuma sığmıyorsun inci tanesi ve seni benden alacak inci avcısından da haberin yok; ama seni toplayanlar, bir ipe dizecek; güzel bir kadının gerdanını süsleyeceksin.Doğanın kanunu bu.

Her şeyi bilmek ne kadar kötü...

İşte sırf bu yüzden bildiğim her şeyi unutmak, bütün kitaplarımı yakmak istiyorum...

 
Toplam blog
: 19
: 594
Kayıt tarihi
: 07.06.08
 
 

1964 yılında Ankara'da doğdum. 70'li yılların gecekondu ortamında büyüdüm. Ortaokuldan itibaren gars..