Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Günler Uzarken; Kemeraltı, Alış veriş vesaire vesaire

Günler Uzarken; Kemeraltı, Alış veriş vesaire vesaire
 

Rengarenk kumaşlar


Artık günler uzadı, uzadı ama benim işler de aynen uzadı. Yazmaya ne kadar da çok ara vermişim. Mecburen. Bizim evin küçük Viki’si sayesinde. Kendileri sarışın yeşil gözlü ve yırtıcı bir kedi olurlar. Tam anlamıyla bir Anadolu kaplanı. Canımm kızımmm, Anadolu kaplanlığını oturma odasının koltuklarında denedi. “Şiiişşşttt yapma lannn” diye kızmalarımızı da oyun sanıp, bu sefer gözümüzün en derin noktasına bakarak inadına inadına kolçakları tırmaladı. Eh doğal olarak kolçaklar da paramparça oldu veee kanepenin en sonunda iskeleti göründü. Çocuk yapmaya devam fakat bizde bu püskül püskül kanepeleri görünce gıcık olma durumları baş gösterdi. Amannn ne yapalım canım, şu üç günlük dünyada mala falan ehemmiyet vermem, mal da yalan mülk de yalan falan desek de, insanın göz zevkini bozuyor, inanın.

Bu durumda soluğu güzel İzmirimin alış ve de veriş cenneti olan Kemeraltı'nda aldık. Yok canım buraya girmeden önce kemerin altından falan geçilmiyor. Tarihçesini araştırmadım, neden kemeraltı ismi verilmiş falan diye. Şimdi burada kimsenin de kafasını ütülemek, preslemek istemem doğrusu. Merakı olan açar interneti bakar. Ah İzmirliler bilir, son zamanlarda Kemeraltı'nın girişindeki eski yapılar boyandı ve ne de güzel binalar ortaya çıktı. Girişte Yapı Kredi Bankasının üstü ki; yuvarlak bir binadır. Bayılırım yuvarlak mimariye. Yan taraftaki diğer eski binalar da boyandı. Aman aman Kemeraltı’nda ne de güzel binalar varmış dedik durduk.

Asıl meselemiz ise bizim püskül püskül olan koltuk kenarlarına bir çözüm üretmekti. Bir kumaşçımız vardır, şimdi isim vermeyeyim, reklâm olmasın. Ne zaman çözüm üretmek gerekse hemen buraya gideriz. Gittik. Kumar oynanan masalara konan bir örtü türü vardır. Biri yeşil, diğer bordo renkte. Valla kumar falan oynadığımdan biliyor değilim. Şuradan biliyorum, uzak bir akrabımız var; yaşlı bir karı koca. Koca olan emekli başkonsolostur. Hanım olansa –bakın burada argo tabir ile diğer sıfatı kullanmadım- kocasıyla gittiği ülkelerdeki ressamların atölyelerine katılarak ressam olan bir hanımdır. İşte bu hanım, işini bir bilir bir biliiirrr. Onların evine gittiğimde gördüm; koltukların kolçaklarına bu kumaşlardan yapılan kılıflardan dikmiş, kirlenmesin diye. İşte buradan ilham alarak ben de bu kumaşı, bulunmaz hint kumaşı gibi aradım. Buldum da! Ondan kestirdim. Bir de güzel güzel yemekler pişirirken; kendimi de ihmal etmedim, butik tarzda bir mutfak önlüğü diktim. Kocaman, üzerime hiçbir şey sıçramasın zart zurt hesabı.

İşte bu kumaşları ölçe biçe diktik ettik. Hepsini kendim yaptım. Sonrasında da kendime bir bravo çektim. Bir güzel oldu kiii, en azından koltuklara bakınca gıcık falan kapmıyoruz. Sarışın yeşil gözlü Viki hanımsa çok şükür tırmala eylemini göstermiyor, zira yeni kumaşta tırnakları kayıp duruuuu. Eh bakalım ne kadar süre dayancak. Dayandığı kadar! Gene gider yine kılıflık örtü alırım. Yani bu güzel kızın hatırını mı kırıcam. Bu dünyada mal da yalan mülk de yalan, -nedense bu deyişin sonu aklıma gelmiyor- Ne yapalım gelmezse gelmesin. Hıı bu arada ben bu işleri yaparken havalar da ısındı. Malumunuz Ege Bölgesinde, bölgenin incisinde oturuyoruz. Eh havalar da burada zart diye ısınır. Bir önceki gün zızzz diye üşürken, bir sonraki gün menopozlu kadınlara dönersiniz. Eh bu durumda ne yapmak gerekir; kışlıkları kaldırıp, yazlıkları çıkartmak ve bu arada atmaya kıyamadıklarını en sonunda vermek falan filan. Ben her sene “ayyy bunu veremem, bunu çok sevmiştim derim” sonra da giymem. Zira mamül artık bin yıllık olup, zaman aşımına uğramıştır, ama benim gibi mazisine sıkı sıkıya bağlı birine anlat anlatabilirsen. En sonunda canıma tak etmeli ve kafama dannkkk etmelidir. Bu fiiliyatlardan sonra bu atma işlemini gerçekleştirebilirim. Bir de bir ayakkabı faslı vardır. Yazlıklar çıkacak, kışlıklar kalkacak. Eh bu işlem de hapşıra hupşura, tozdan dolayı gerçekleştirildi. Öfff ki öff yani. Neyse işlemler tamamlandı. Bu arada da karar verildi ki bu sene bir tane bile pırtı alış ve de verişi yapmayacağım. Sıkıldım artık bu pırtılarla uğraşmaktan. Evde yeteri kadar pırtı var. Bir yemin ettim ki dönemem değil DÖNMEMMM.

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..