Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '11

 
Kategori
Kültürler
 

Güven ve düzen

Güven ve düzen
 

Tek başımıza olsaydık güven diye bir sorunumuz olmazdı, ne ki birlikte yaşamak zorundayız. Photo:(c)


Güven, güvenmek, güvenebilmek ne kadar önemlidir hepimiz biliriz. Güvenin olmadığı aile ve arkadaşlık ilişkileri, iş yaşamı çekilmez olur. Adalet, eşitlik, demokrasi gibi evrensel kavramlara olan güvenin yok olması ya da eksilmesinin sonuçları ise daha vahim. Güven eksikliği gerek bireysel gerek kurumsal olarak umudu da yok eder ki, güvensiz-umutsuz bireylerin çoğunluğu oluşturduğu toplumlarda demokrasinin gelişmemesinin, her türlü suç ve yolsuzluğun mazereti hazırdır, üstelik makuldür de. 

Bu hamasi girizgahtan sonra güvenle ilgili bilimsel araştırma sonuçlarına bakalım. Üniversiteden hocam araştırma disiplininin gurusu Sn.Prof.Dr. Yılmaz ESMER, dünyanın en geniş kapsamlı sosyal bilim projesinin Türkiye ayağını yürütüyor yıllardır : Dünya Değerler Araştırması. Araştırma, Değişik uygarlıkların ürünü olan toplumlarda (mümkünse dünyanın tüm ülkelerinde) yaşamın algılanması, siyaset ve demokrasi, milliyetçilik, ekonomi, çalışma hayatı, din ve inanç, kadın-erkek ilişkileri ve eşitliği, cinsel özgürlükler, aile, ana-baba ve çocuk ilişkileri, çevre, küreselleşme gibi alanlarda temel toplumsal değerlerin karşılaştırmalı olarak saptanması ve analizini amaçlıyor. (Sonuçlar için bkz. http://betam.bahcesehir.edu.tr/UserFiles/File/sunum/betamsunum7.2.08.ppt) Mayıs ayı içinde çeşitli platformlarda en güncel araştımanın sonuçlarını duyurdu. Bir hazine değerinde olan bilgilerden güvenle ilgili olanı çok ilginç : Genelde insanlara güvenenlerin oranı ülkemizde %4 !!! İnsanların çoğuna güvenilebilir yargısına olumlu yanıt verenlerin oranı. Türkiye bu veri ile dünyada Trinidad Tobago’dan hemen sonra geliyormuş. İsveç’te ise bu oran %68. 

Afaki ahkamların, kişisel sezgi ve kanaatlerin gündemi belirlediği bir ortamda bilimsel araştırmaların en küçük fısıltısına dahi kulak vermemiz gerekiyor. Yüzde 4’lük sonuç fısıltı da değil, bir haykırış. Birbirine güvenmeyen bireylerin oluşturduğu toplumun anlamlı, birleştirici hedefleri olabilir mi? Görünenin, söylenenin ardında sürekli başka gerçekler arayan bir toplum üyelerinin düşünce tarzı davranışlarına nasıl yansır? Hayatta kalabilmek için ne tür tepkisel davranışlar geliştirilir? Güvende olma, güven duymayla da alakalı ise ve güvenlik psikolojik piramitte en altta yer aldığına göre çok da büyük olmayan bir depremde dahi yıkılması muhtemel temeli sorunlu bir yapı gibi mi Türkiye? Bu hale neden ve nasıl geldik? Yoksa hep böyle miydik? (Önceki yıllardaki araştırma sonuçlarına göre en çok %10 olmuş). Demokrasiyi ülkemiz için ütopya olarak görenler acaba güvenin demokrasinin temel taşı olduğunu bilerek mi bu kanaate varmışlar? Dinin tüm dünyada tutunacak dal olarak görülmesinin önlenemez yükselişinde güvensizliğin rolü nedir? Bu dünyadaki insanlara, kurumlara, değerlere güven yoksa, umut öte dünyaya güvenmekte midir? Güven bir kez gitti mi geri gelir mi? Geri gelmesinin gerek ve yeter şartları nelerdir? Yitiş zamanının kaç katı zaman gerekir? Devlete güvenin son dalı ‘yargı’ya olan güvenin zedelenmesinin sonuçları ne olur? Sorular uzatılabilir, ardılları çok. İşin ucu düzen sorgulamasına kadar gider. Aslında gitti bile… 

İshak Alaton Turkcell’in düzenlediği liderler zirvesinde dünyadaki ekonomik eşitsizlikleri ve yaşam koşullarındaki artan zorluğu işaret ederek “Bu durum binlerce insanın açlık ve yoksulluk çekmesine ve hatta ölümüne yol açıyor. Serbest piyasa ekonomisi artık işlevini yerine getiremiyor mu? Adam Smith öldü sanırım. Çözüm için insanlığın Karl Marx’ı yeniden keşfetmesi mi gerekiyor?” diye sormuş. ‘Mahçup kapitalistler’ diye geçiştirilemeyecek kadar önemli bir sorudur bence Alaton’un çıkışı. Bir sendika başkanının dile getirmesi halinde önemsenmeyecek sözlerin kaydadeğer bir kapitalist tarafından söylenmesi halinde yankı bulması da bu düzenin cilvesi ve ironisi işte. Son soru : “Babana bile güvenmeyeceksin” öğüdü başka coğrafyalarda da var mıdır? 

 
Toplam blog
: 16
: 688
Kayıt tarihi
: 03.07.11
 
 

Kırkaltı yaşındayım ama hala yirmilerimde sorduğum sorulara yanıt bulamadım. Mühendislik mezunuyu..