Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '09

 
Kategori
Sinema
 

Güz Sancısı: Acılar teferruat'ta gizlidir!

Güz Sancısı: Acılar teferruat'ta gizlidir!
 

Resim, Vikipedi'den..


Güz Sancısı, Türkiye"de "azınlıklara" yapılan "haksızlıklar" konusunda dikkat şayan eserler vermiş Yılmaz Karakoyunlu'nun romanından beyaz perdeya aktarılmış.

Filmin konusu 1955 Yılında İstanbul'da gerçekleşen "derin operasyon"..

Kıbrıs konusunda "politika" yürütmeye çalışan Türk Devleti, toplumsal "hassasiyeti" tetiklemek için, Selanik"ten başlayan bir provakatif eylem planlar: Selanik'te bulunan Atatürk'ün doğduğu eve, yine bir Türk ajan tarafından bir bomba atılır. Olay, anında bazı Türk gazetelerinde yıldırım baskıyla duyurulur.

Daha sonraki yıllarda da pek çok örneğini göreceğimiz bu "derin operasyon", Kıbrıs üzerinden oynanmakla beraber, içerideki "taze iktidara" da sıkı bir mesaj vermeye yöneliktir.

Tarihimize 6-7 Eylül olayları olarak geçen bu operasyon, kısa zamanda kontrolden çıkarak, sokak serserilerinin yağma ve çapuluna dönüşür.

Yüzlerce Rum ev ve işyeri talan edilir. Manzara tam anlamıyla utanç vericidir.


Filmin kahramanları bir aşk hikayesi çevresinde bu tarihin utanç sahnesinde bir araya gelen, Anadolunun yağız delikanlısı Behçet(Murat Yıldırım) ve Rum kızı Elena(Beren Saat)'dır.

Ancak, kin ve nefretin "vatanseverlik" kılıfıyla pazarlandığı bu vahşet ortamında "aşka" yer yoktur.

Aslında, filmin temel tezini Cemiyet lideri'nin ağzından duyduğumuz daima kolay pazarlanan şu cümlede buluyoruz: " Milletin menfaatleri söz konusu olduğunda gerisi teferruattır!..

Masum insanları perişan eden, yağma ve çapulu uzaktan seyrettiren bir "teferruattır" bu!..

Öldürmeyi, sürmeyi, kafasına sıkmayı "kahramanlık" haline getiren bir "teferruattır" bu!..

Aslında milletin menfaatleriyle alakası olmayan, kendilerini daimi "iktidar" olarak görenlerin işini kolaylaştıran bir "teferruattır" bu!..

Bu öyle bir "teferruattır" ki, içinde insanlığa ve hukuk'a yer yoktur!..

Her kötülük, her zulüm ve her haksızlık bu "teferruat" ın altında saklıdır...

Güz Sancısı filmi de bu "teferruat" içerisinde yer alan İstanbul Rumlarının, uğradığı haksızlığı, yağma ve talanı doksan dakikaya sığdırmaya çalışmış..

Her ne kadar olaylar, Adnan Menderes iktidarının birinci yılında vuku bulmuşsa da, daha sonraki örnekleri de gösteriyor ki, bu tür "derin faaliyetler" legal hükumetlerin de ötesinde ve çoğu zaman da onları hedef yapmak üzere tezgahlanıyor.

6-7 Eylül Olaylarının Adnan Menderes'i dar ağacına götüren Yassıada duruşmalarında, darbeciler tarafından, suç unsuru olarak Menderes'in üzerine yıkılması çabası başka nasıl izah edilebilir..

Türkiye bu filmle, yakın tarihinin bir "kara leke" siyle daha yüzleşmeye çalışıyor. Bugün, bunca yaşanandan sonra, Güz Sancısı, daha anlaşılır hale gelmiş oluyor.

Yönetmen, Tomris Giritlioğlu'ndan, Senaristler Etyen Mahçupyan ve Nilgün Öneş'e; başrol oyuncularından, karekter oyuncularına kadar, filme emeği geçen herkesi başarılı buldum. Ekipte bulunanlar, işlerinin hakkını vermişler...

Darısı, başka mevsimlerin "sancıları"nın başına olsun!...

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..