Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Hadi Eyvallah!

Bugün sıkılıyorum… Her şeyden ve herkesten. Diyorum ki şöyle sigortalarım bi atsa da basıp da gitsem ötelere bir yerlere. Öyle yakına değil, çoook ötelere… Kimseye bağlı olmadan, kimsenin dırdırı ya da istekleri olmadan, kimseyi kırmak ihtimali olmayan, kimseyi düşünmek zorunluluğu kalmayan bir yerlerde yepyeni bir hayat yaşasam şöyle bi onbeş gün. Kafayı sıfırlasam ve öyle dönsem şu savaş meydanına.

Bu kavgalardan, karmaşalardan, Ali Cengiz oyunlarından bıkıp da her şeyi geride bırakmayı göze alan ve güneye yerleşenler var ya, hiç bu kadar kıskanmamıştım onları. Ne güzel! Çok mu daraldın, in deniz kıyısına, çıkart ayağındakileri, yürü denizin içinden içinden… Çok mu gerildin, deniz yakın mı değil, en kötü ihtimal bas toprağa… Uzan bir ağacın gölgesine, kapat gözlerini serin serin bir keyif yap. Eşele toprağı, birkaç çiçek ek… Hayat bu kadarcık işte… Ne, ne yaptığını ya da yapmadığını sorgulasınlar, ne de, ne giyip giymediğini… Ne, kiminle ne konuştuğun merak edilsin, ne de kimle arkadaş olduğun ya da aşk yaşadığın kritik edilsin.

Hiçbir ayıbım başkalarını bağlamasın, hiçbir hatam başkasını da üzmesin ya da hiçbir ben, hiçbir onları ilgilendirmesin!

Ben ne yapabilirim peki; ayağıma spor ayakkabılarımı geçirmek için önce işten çıkıp eve gitmeliyim, ha tabi mesaimin bitmesini bekleyerek. Ve tabi İstanbul’un meydan muharebesi gibi trafiğinde eve gidişimin kaç saatime mal olabileceği kısmını geçiyorum. Sonra sahile inebilirim. Şöyle bir sahil boyu yürüyebilirim tabii yanımdan geçen falcı kadın yakamı bırakırsa! Ya da caddede bir yürüyüş yapabilirim belki de, e tabi biraz daha muntazam giyinmek lazım bu durumda, malum salaş haller uymaz bizim caddeye…

Canım hala mı sıkılıyor? Bir iki kadeh bir şeyler içebilirim tek başıma, tabi yalnız bir kadın olarak, iki duble içti diye, yalnızlığına saygı gösteremeyen aç adam sürüsünden kurtulabilirsem!

Ya da en iyisi atla arabaya sür nereye eserse… Ha bu arada cep telefonumu kapatmayı unutmamam lazım, ne mail okuyacak ne de telefonlara bakacak sabrım var bugün.

Ben gidiyorum!

Üstüme, elime ilk geçirdiğim dizleri yırtılmış eşofmanım ve beyaz t-shirtümü giydiğim gibi, gözüme kalem, yanağıma allık sürmeden, bir elime ne kadar çok içtiğimin kimseyi ilgilendirmeyeceği sigaramı da alarak…

Hadi İstanbul eyvallah, kendimi şarj edinceye kadar yokum, haa unutmadan; boşuna aramayın, telefonum da kapalı…

 
Toplam blog
: 15
: 1692
Kayıt tarihi
: 14.06.10
 
 

1977 İzmit doğumlu,turizm sektöründe Türkiye'nin önde gelen firmalarında satış ve pazarlama konusund..