Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

Haftanın ardından üç büyüklerin hocaları

Haftanın ardından üç büyüklerin hocaları
 

Üç Büyüklerin Hocaları


Denizli, uzun bir aradan sonra, tekrar Ülkesinde bir takım çalıştırmanın heyecanı içindeydi.

Liseli aşıklar gibi tir tir titriyordu.

Üstelik çoçukluk aşkının başında hoca olarak sahadaydı.

Her şey tam istediği gibi gitti.

Kısmen de olsa iyi futbol, bol gol, iyi sonuç, onun için mükemmel bir başlangıç oldu.

Ancak eski hücumcu Denizli’nin yerine temkinli bir denizli gelmişti.

Defansı sağlama alıp, tek forvetle maça başlamanın başka bir izahı olamazdı.

Nitekim gollerden sonra, pek fazla rakip kaleye gitmeyi düşünmediler.

Bu arada Batuhan’ın sakat olduğu için mi, yoksa bundan önceki lig maçında golü attıktan sonra, eski hocaları Ertuğrul Sağlama koşarak, senin için hocam diye bağırdığı için mi, kadroya alınmadığını önümüzdeki haftalarda göreceğiz.


Galatasaray maçında, takım elbise ile ve sinekkaydı traşlı çıkan Skibbe, buz gibiydi.

Anlaşılan o ki, yardımcılarının kendisinden habersiz değiştirilmesi moralini çok bozmuş.

Asıl onu üzende, bu operasyon karşısında elinden bir şey gelmemesi olsa gerek.

Önünde tek seçenek vardı, o da istifa.

Kırk yılın başında, eline süper bir takım geçmiş, tam kariyer yapacakken, böyle bir seçenekle karşı karşıya kalmak, zor iş.

İstifa seçeneğini rafa kaldırdıktan sonra, yapılabilecek bir şey yok aslında, oda küsmeye karar verdi muhtemelen.

O nedenle Galatasaray’ın attığı birinci golden sonra, sanki Trabzonspor’un hocasıymış gibi tepkisizdi. Neredeyse Ersun Yanal ondan fazla sevinecekti.

Diğer gollerde küsmüş olduğunu unutarak, biraz sevinde, bunda gollerden sonra ona koşan futbolcuların da payı vardı kuşkusuz.

Maçtan sonra yaptığı röportajda, kafası kendi geleceği ile o kadar meşguldü ki, muhabirin sorduğu, Galatasaray’ın geleceği ile ilgili soruya, “…benim sözleşmem devam ediyor, bitene kadar görevimin başındayım.“ diye cevap verdi.


Aragones her zaman bildiğimiz gibi.

Bizimle beraber maçı seyrediyor, arada yerinden kalkıp bir iki hareket yapıp, tekrar koltuğu yığılıyor.

Bu yaşta zor tabii, bu kadar stres, yorgunluk.

Bu arada saha kenarında oyuncu değiştirmek üzereyken, taktik tahtasında, oyuna girecek oyuncuya bir şeyler izah ettiği esnada Fenerbahçe golü attı, şaşkınlığı görülmeye değerdi.

Kronometre 95’i gösterdiğinde kulübede oturmuş burnunu karıştırıyordu.

O anda semih golünü attı, takımı da , onu da kurtardı.

Bu arada gol geldiğinde, kronometre 96’ncı dakikayı geçiyordu.

Bu galibiyette, rakip takımın hocasının katsını göz ardı etmemek lazım.

Şöyle veya böyle Fenerbahçe 3 puanı aldı.

Aragones’te rahat bir nefes aldı.

 
Toplam blog
: 61
: 2135
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

İstanbulda yaşıyorum, bir kamu kurumunda memur olarak çalışıyorum. Kitap okumayı, satranç oynamayı, ..