Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '17

 
Kategori
Tarih
 

Halifelik ve Türkiye

Halifelik ve Türkiye
 

ENVER PAŞA GİBİ HAYALLERİMİZDE BOĞULMAYALIM


Yavuz Sultan Selim Han Mısır’ı alınca halifelik otomatikman Türklere geçti zannedenlere Türklerin halifelik ünvanını ve makamını nasıl aldığının fazla bilinmeyen hikayesini anlatmak istiyorum.

22 Ocak 1517 akşamı Yavuz Sultan Selim Han mutlu ama tedirgindi. Osmanlı ordusu Ridaniye Meydan Muharebesi’ni kazanmış ama Memlük ordusuna ait bazı birlikler başlarında Sultan Tomanbay ile birlikte kurtulup başkent Kahire’ye kaçmayı başarmışlardı.

Bu yüzden Yavuz hemen Kahire’ye giremedi. Otağını şehir dışına kurdu ve şehre güvenliği sağlaması için askerlerini gönderdi. Şehre giren askerler herhangi bir direniş görmemekle birlikte bu işte bir tuhaflık olduğunda herkes mutabıktı. Tomanbay ortalarda yoktu. 28 ocak akşamı Tomanbay 7.000-10.000 askeri ile Kahire’ye baskın yaparak bütün Osmanlı askerlerini öldürüp şehri ele geçirdi.

Başta Yavuz olmak üzere Osmanlıların nasıl bir şok yaşadıklarını az çok tahmin edersiniz. Ordu hemen Kahire’ye saldırdı. Bu arada bütün Kahire halkı Tomanbay’ın etrafında kenetlenerek kazdıkları hendeklerle şehir savaşına hazırlanmışlardı. Tam 3 gün boyunca Kahire Osmanlı askerlerine direndi. Askerlerden ve şehir halkından binlercesi öldü. Sonunda şehir ele geçirildi. Ancak Yavuz 15 şubat tarihine kadar Kahire’ye giremedi.

Nihayetinde Tomanbay 31 martta yakalandı ve 13 nisan 1517 tarihinde asılarak idam edildi. Yavuz’un emri ile Kahire’de büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Yavuz Sultan Selim Han Osmanlı hükümdarlık geleneğinde olmayan bir şeyi yaparak Tomanbay’ın tabutunu omuzladı ve 3 gün onun adına fakirlere sadaka dağıttırdı. Kahire’de muhtemelen güvenlik sebebiyle Ravza Adası’nda kalan Yavuz 1 ay boyunca başta piramitler olmak üzere çevredeki bütün tarihi ve dini yerleri gezerek bilgi almıştır.

Mısır’ın ele geçirilmesi ile Osmanlı tarihinde bir daha görülmeyecek miktarda ganimet elde edilmiştir. İstanbul’dan gelen 100’e yakın geminin yanı sıra karadan da develerle bütün ganimet İstanbul’a nakledilmiş ve koca hazinede bunları koyacak yer kalmamıştır. Öyleki padişahların yazlık saray olarak kullandığı Fatih Köşkü’nün balkon ve revakları duvarlarla kapatılarak hazineye sığmayan ganimetler buraya konulmuştur.

29 Ağustos 1517 tarihinde Ayasofya Camii’nde düzenlenen bir törenle son Abbasi Halifesi 3.Mütevekkil kürsüye çıkıp Halifeliği Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han’a devrettiğini açıkladı ve sırtındaki cübbeyi kendi elleriyle Yavuz’a giydirdi. Halifelik nişanlarından sayılan kılıcı da Yavuz’un beline kendisi bağladı.

Tarih 1 kasım 1922. TBMM de alınan 2 maddelik kararla Osmanlı Devleti’nin tarihe karıştığı ve saltanatın kaldırıldığı ilan edilmiştir. Ancak 2. maddede ‘’Hilafet Osmanlı Hanedanı’na ait olup halifeliğe TBMM tarafından bu hanedanın ahlak ve ilim bakımından en reşid ve en uygun olanı seçilir. Türkiye Devleti hilafet makamının dayanağıdır.’’ denmiştir.

Hilafetin hala Türkiye’ye geri getirilmesi özlemi içinde olanlar kanıt olarak bu maddeyi öne sürerler. Halbuki israrla görmezden geldikleri başka bir kanun daha vardır. TBMM 3 kasım 1924 tarihinde 431 sayılı kanun ile hilafet makamını da ortadan kaldırmıştır. Yani 1 kasım 1922 tarihindeki kanunun 2. maddesi iptal olmuştur.

Hala bunu anlamayıp hilafet kaldırılmamıştır, zamanı gelince tekrar Türkiye’ye halifelik gelecektir diyenler, son halife Abdülmecit Efendi’nin 1924 yılında sürgüne gönderildiği İsviçre’de yayınladığı ‘’Yeşil Kitap’’ isimli eserinde kendisinin bile böyle bir iddiada bulunmadığını bilseler utanırlar mı acaba? Hiç sanmam.

2019 yılında yapılacak olan seçimler Türkiye’nin kaderini belirleyecek. Sayın Bahçeli liderliğindeki MHP’nin muhtemelen seçim barajının altında kalarak meclise giremeyecek olması sebebiyle seçim barajının düşürülmesi aslında AKP’nin hiç işine gelmeyecektir. Çünkü hem MHP’nin hem de HDP’nin %10 barajı yüzünden meclise giremeyecek olmaları AKP’nin ciddi sayıda fazladan milletvekili elde etmesiyle sonuçlanacaktır. Böylece AKP meclisin 3’te 2 çoğunluğu olan 400 milletvekili sayısına kolayca erişerek referanduma gerek kalmadan istediği anayasa değişikliklerini direkt yapabilecektir.

Böylece yapılacak anayasa değişikliği ile partili cumhurbaşkanı aynı zamanda halife de olabilir. Veyahutta Osmanoğlu Ailesi’nden eğitim ve kültürü ile en uygun olan birisi halife ya da başkan yardımcısı olabilir. Böylece partili cumhurbaşkanı yurt dışında iken ya da vefat ettiğinde onun yerine Osmanoğlu Ailesi’nden bir başkan yardımcısı ülkenin başına geçerek yönetebilir.

Hatta hilafet töreni Yavuz Sultan Selim Han’ın tıpkı 29 ağustos 1517 tarihinde yaptığı gibi yeni bir düzenleme ile yeniden cami olarak kullanılmaya başlayacak olan Ayasofya Camii’nde düzenlenebilir.

Size ilginç gelebilecek bir iddiada bulunayım. Türkiye’de halifelik ilan edildiği vakit başta ABD olmak üzere Batı dünyası bunu memnuniyetle karşılayabilir. Nedeni çok basit. Başkanlık sistemi ile idare edilen memleketlerde başkanı ikna ettiğinizde onun ülkesi de sizin kontrolünüze girer. Halifeyi ikna ettiğinizde ise sadece onun ülkesini değil İslam Alemi’nin de önemli bir kısmının manevi yönden kontrolünü elinize geçirmiş olursunuz.

2023 yılına dahi gelmeden hepimiz bambaşka bir Türkiye ile karşılaşabiliriz. Allah ömür verirse hepsini yaşayarak göreceğiz. Belkide birilerinin hayal ettiği gibi Azerbaycan, Kıbrıs ve Kuzey Irak’ın bir kısmı Misak-ı Milli sınırlarına dahil olup anavatana katılacak. 3 tarafı denizlerle çevrili bir yarımada olan Türkiye Azerbaycan’ın ilhak edilmesiyle Hazar Denizi’ne komşu olarak 4 tarafı denizlerle çevrili bir ülke olabilir. Hayal etmesi bile güzel değil mi? İmparatorluğa doğru pirince giderken inşallah Anadolu’daki bulgurumuzdan olmayız. Rahmetli Enver Paşa’nın hayalleri de bu yöndeydi. Enver Paşa’yı Mustafa Kemal’den ayıran en temel özellik ise Mustafa Kemal’in hayal kurarken bile gerçekçi olmasıydı. Bakalım zaman kimleri haklı çıkaracak?

Sevgi ve Saygılarımla,

Mehmet Ulusal SAĞ

 
Toplam blog
: 27
: 2404
Kayıt tarihi
: 05.10.16
 
 

1971 Ankara doğumludur. 1997 yılında özel bir bankanın açmış olduğu teftiş kurulu sınavlarında başa..