Halktan kopuk "aydınlar", 1 Kasım seçimlerinde hüsrana uğradılar...

LAMBALARI, ya da MUMLARI SÖNDÜ KARANLIKTA KALDILAR...

Kendilerini bilenler, sessizliğe büründü; ancak bu yenilgiyi hazmedemeyenler, 7 Haziran ve 1 Kasım arasındaki söylemlerini biraz yumuşatarak devam ediyorlar...

Bu aydınların, bu iki seçim arasındaki, değişik televizyon kanallarında yaptıkları konuşmaların ve gazetelerindeki köşe yazılarının hepsi hatırımda... Hatta bazılarının, makasla kestiğim köşe yazıları şu anda masamın üstünde...

Bloğumu biraz uzun tutsam, "dün ne demişler; şimdi ne diyorlar" şeklinde bir liste bile yaparım...

x       x       x

Atilla İlhan, ne güzel demiş... "Aydın, sırça köşkünden çıkarak halkın arasına girip, gördüğünü dile getirmelidir".

İşte, bizim bir kısım aydınlarımız bunu yapmamış; sırça köşklerinde oturmuş, halkı, yanlısı oldukları televizyon kanallarından izlemişler; "facebook" ya da "Twitter"de, kendileri gibi düşünenlerin birkaç cümlesini genelleştirerek "halk böyle düşünüyor" diyerek köşe yazıları yazmışlar, misafir oldukları televizyon kanallarında ahkam kesmişlerdir.

Çoğu, genel kültür bakımından yeteri kadar donanımlı olmayan, yukarıda örneğini verdiğim gibi, kulaktan dolma bilgilerle, "tumturaklı(*) birkaç söz söyleyerek, kafalarındaki algıya malzeme yapmışlar ve aynı algıyı topluma da yaymaya çalışmışlardı.

Ben bunlara "sözde aydın" diyorum... Ülkemizde bu türden o kadar çok aydın var ki; gerçek aydınlar, bunlar arasından sıyrılıp kendilerini gösteremiyorlar... İstesem, şu anda bir çırpıda en az onunu sayabilirim...

Aydın, bence politikaya bulaşmamalı... Aydın partiler üstü olmalıdır. Çünkü, "politikaya ya da herhangi bir siyasi amaçlı gruba giren aydınların düşünce alanları daralır"; görüşleri, bağlı bulundukları "siyasi grubun ya da siyasi partinin", politik çizgisi dışına çıkamaz. Bu da onların, iktidar ya da muhalefet içinde erimelerine neden olur; giderek de "bağımsız düşünce" özelliklerini köreltir.

Birkaç örnek :

-- Aydın, "bir oy diktatör devirir" der mi?... Nerede görülmüştür, "seçimle diktatör devrildiği"?

-- 100 akademisyen toplanmış, Türkiye'yi ziyaret etmek isteyen Almanya Başbakanı'na mektup yazarak, gelmemesini önermişler; bu ziyaretin iktidar partisinin işine geleceğini ifade etmişlerdir.

-- Bir başkası, seçime bir gün kala, diktatörlüğü öne çıkararak, "sabır bir dönem kapanıyor" diyerek yeni bir dönemin başlayacağını yazdı.

-- Bir diğeri, seçimlerde uğradığı hayal kırıklığını, halkı suçlayarak dile getirmeye çalıştı.

-- Seçim sonuçlarından dersini almayan biri de, Türkiye'nin her açıdan kötüye gittiğini ifade etti.

-- Lambası sönmüş bir aydın da, halkın istediği rejimi seçtiğini ileri sürerek "demokrasiyi" rafa kaldırdığını yazmış...

-- Lambası söndüğü için mumla aydınlanmaya çalışan biri de, İktidar Partisi'nin %47 oy alması durumunda çalıştığı üniversiteden istifa edeceğini söylemiş. Ama yerinde duruyor ve "ben böyle bir şey söylemedim" diyor. Ancak kaydedilen ses bandı onu yalanlıyor... Aydın geçinen bu kişi, pişkinliğine devam ederek, Avrupa basınında "Türkiye, İslami otoriter rejime gidiyor" demeçleri veriyor(x).

SONUÇ :

Aydın, ülkesinin gelişmesi ve kalkınması için, diğer ülkelerden yararlı gördüklerini ülkesine aktarır ve onları ulusallaştırır...

Ama, kendini bilen aydın, Türkiye'nin gelişmesini ve büyümesini istemeyen yabancı devletlere, ülkesini ŞİKAYET ETMEZ...

1 Kasım seçimlerinde, iktidar partisinin elde ettiği oyların şiddeti şiddeti ile, elektrik trafoları patladı; sırça köşklerdeki algı operasyonu senaryoları yazan "medya aydınlarının" lambaları söndü...

Şimdilerde, el yordamı ile kendilerini aydınlatacak bir "mum ışığı" arıyorlar...

cdenizkent

----------------------- :

(*) "Tumturaklı" : (Söz ve anlatım için); Anlamına bir şey katmayan, bir anlam bildirmeyen; ama kulağa hoş gelen, gösterişli.

(x) "--" Satırbaşı ile başlayan satırlar, yazılı ve görsel medyadan derlediğim; ancak kendi ifadelerim ile sıraladığım alıntılardır.