Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '12

 
Kategori
Sinema
 

Haneke ve "Saklı"

Saklı, kendi anlatımıyla "kimsenin kolayca ve içi rahat bir şekilde seyredemeyeceği filmler" yapan Michael Haneke’ nin izlediğim ilk filmidir. Film, Georges, Anne ve Pierrot’dan oluşan Lauret ailesinin üzerinden, tarihsel ve zamanına ait çok daha önemli konulara değiniyor.

Georges, söyleşi tarzında televizyonda edebiyat konulu programlar yapan bir yapımcı, Anne bir yayın evi çalışanı, Pierrot ise 12 yaşında bir çocuktur.  Film, Laurent ailesinin evinin dışgörünüşü ile başlar. Bir süre sonra bunu aile ile birlikte izlediğimizi anlarız. Kimliği belirsiz bir kişi Laurent ailesinin evini gizli şekilde kayda almış,  görünmeden aileye ulaştırmıştır.  Her şeyin yolunda gittiği Laurent ailesinin keyfi ardı ardına gelen kasetler, çizimler ve sessiz telefonlarla bozulmaya başlamıştır. Kasetleri izleyen Georges, bir şeyler hatırlayarak kaset görüntüleri ile geçmişini örtüştürmektedir. İlerleyen bölümlerde Georges’un çocukluğunda Majid adlı kişi ile yaşadığı problemler verilmeye başlanır.  Majid,  17 Ekim 1961'de polis tarafından katledilerek Seine nehrine dökülen 200 Cezayirliyiden biri olan ve Georges’in ailesinin çiftliğinde çalışan bir ailenin çocuğudur. Georges, yetim kalan Majid’i evlat edinmek isteyen ailesini, çeşitli oyunlarla vazgeçirmiştir. Georges’e göre  Majid yıllar sonra bunun intikamını  almak istemektedir.

 Georges ve ailesinin sosyo-ekonomik durumu standartların üzerindedir ve entelekteüel bir yapıya sahiptirler. Georges, daha çocuk yaşlarda kendinden olmayanlara karşı kıskançlık ve yalan tutumu içindedir. Ayrıca kaset olayını polise şikayet etmeye gittiği sırada yolda kendi hatalı olduğu halde zenci bir bisikletliye haykırması, Majid ve oğlu ile konuşmaya yanaşmaması, evin içinde oldukları bir sahnede televizyonda Amerika – Irak savaşına dair verilenlere ilgisiz davranması da buna örnek verilebilir. Öteki, hep kötüdür. Kaseti kimin gönderdiğinden çok, ana karakterin daha çocuk yaşlarda kendi hayatında istemediği bir kişinin dışlanması için söylediği yalanların getirdiği sonuçlar üzerinde dururken, ölümüne sebep olmasında dahi yapamadığı vicdan muhasebesi izleyiciyi sarsacak niteliktedir.

Haneke, bir kaset yolu ile geçmişve güncel olan sorunları anlatırken bunun altında yatan sebepleri, ırkçılık, dışlama, aşağılama ve ötekileştirmeye kadar gitmiştir. Filmin sonunda bile kasetin kimin gönderdiği verilmez. Film, Laurentlerin evinin kasete alındığı gibi resmedilen, Pierrot’un okulunun önünde iken biter. Haneke, şehirli insanların sorunlarına değinirken toplumsal yapının da resmini çekerek büyük bir ustalık göstermiştir. Filmlerinde şiddetin dozu ile ilgili yazılanlara ancak Majid’in intihar sahnesi ile yorum katılabilir. Çekim olarak mükemmel denilebilecek bir intihar sahnesi de dikkatten kaçmamıştır.

Filmin başlangıcından itibaren yönetmenin filmin her yerinde hissediyoruz. Filmin karesi olarak görülen sahneler bir anda kasedin içeriği ve daha sonra Georges’un hareketleri olmaktadır. Filmde müzik hiç yoktur. Ancak, sabırlı izleyicilerin tat alacağı türden bir filmdir.    

 

 
Toplam blog
: 16
: 1110
Kayıt tarihi
: 30.09.10
 
 

Yalan Dünya ..