Hangi dil olursa anlaşırız; Türkçe mi, Kürtçe mi?

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, TBMM çatısı altında Kürtçe konuşunca tepki aldı..

Tepki aldı ama bu tepki eskiden olduğu gibi, bir bardak suda fırtına koparacak cinsten değil..

Çünkü Türkiye artık eski Türkiye değil..

Devletin televizyonunun Kürtçe yayın yaptığı, Kürtçe şarkıların ve Kürtçe eğitim yasak olmaktan çıktığı bir dönemi yaşıyoruz artık..

Kaldı ki, eğer birbirinizi anlamaktan uzaksanız, hangi dilde konuştuğunuzun ne önemi var!..

İster Kürtçe konuşun, ister Türkçe; sözcükler zihninizde aynı şeyleri çağrıştırmıyorsa anlaşamazsınız..

Ahmet Türk, Türkçe konuştuğu zaman ne kadar anlayıp, anlaşabiliyorsanız Kürtçe konuştuğunda da o kadar anlayıp anlaşabilirsiniz..

Bu, sorunun birinci yönü..

İkinci yönü de şu:

DTP'li Türk'ün Meclis grubunda Kürtçe konuşması, Anayasa açısından sorun teşkil ediyorsa da, toplum nezdinde dikkat çekmekten uzak kaldı..

Bu durum iki gerçeğe işaret ediyor:

1- Türkiye toplumu bugün geldiği noktada, Türkiye Anayasasından daha ilerdedir.

2- Türkiye Kürt sorununu halletme yolunda, bir zamanlar hayal bile edilemeyecek açılımları yaparken, varlığını "etnik ayrımcılığa" borçlu olan DTP yok olma korkusu ile agresifleşiyor..

Demek ki; nicedir üzerimize dar gelen ve bu darlığı dolasıyla da orasından burasından yamalanan mevcut Anayasının, yerini, üzerimize oturacak yeni ve sivil bir Anayasaya terk etme zamanı gelmiştir.

İkinci olarak da, DTP'nin geçmişin karanlık dönemlerinden kalan "etnik ayrımcılığa" dayalı siyasetinin yaşama zeminini kaybettiği gerçeğidir.. Bunun yerine koyacak bir şeyleri var mıdır; yok mudur; bu onların sorunu..

İsterlerse onlar da tıpkı CHP gibi, dini açılımlar yapabilir; Müslüman Kürt halkına hizmet yolunu seçebilirler..

Ama istemezlerse, sırf onlar siyaseten yaşasın diye, Türkiye insanları birbirleriyle kavga etmeyecektir..

Çünkü, Türk de olsa, Kürt de olsa Allah Müslümanları "kardeş" ilan etmiştir..

"İnneme'l- mü'minune ihvetün"

Ve bu bize yeter!..