Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '08

 
Kategori
Aile
 

Hata mı değil mi İkilemi

Hata mı değil mi İkilemi
 

www.yenimakale.com/.../seni_seviyorum_anne.jpg 342 x 380 - 25k


Evet, Bir hataydı, hem de kocaman bir hata…

Akşamın alaca karanlığında evine dönen kadın çantasında anahtarını arıyordu el yordamıyla. Telaşlıydı ve içeride inatla telefonun zili çalıyordu. Kim olduğunu merak ederek daha da telaşlandı, eli ayağına dolandı belki de beklediği telefondu ve bir türlü lanet anahtarı bulamıyordu. Ve nihayet, aslında kısa süre de buldu anahtarı ama saatlerce sürdü zannetti. Hışımla kapıyı açıp girişteki telefona uzandı. Yetişemedi inadı tükenmiş susmuştu telefon. Daha çok sinirlenerek montunu çıkarıp astı itinasız. Ayakkabılarını fırlatırcasına çıkarıp aceleyle lavaboya koştu. Elini yüzünü yıkaması lazımdı kendine gelmesi gerekiyordu sağlıklı düşünmek için. Belki de duş alması soğuk bir duş iyi gelecekti ama üşendi. Aynadaki kadına takıldı gözleri, korkuttu günün yorgunluğu yüzüne aksetmiş perişan, bezgin bir kadın gördü tanımadığı bu kadın ne arıyordu kendi aynasında.

Kısa bir süre bakakaldı aynaya ve kadına sorular sordu nedenlerini araştırdı yorgunluğunun, nedenlerini araştırdı perişanlığının en önemlisi ne arıyordu kendi aynasında ve neden bu kadar kötü yansıyordu içi kararmış perişan kadın kimdi. Tabii cevap alamadı ya da aldığı cevaplar tatmin etmedi. Sabunlu elleriyle yüzünü yıkadı yıkadı, birkaç saniye elleri yüzünde öylece kalakaldı. Parmaklarının arasından aynaya takıldı yine gözleri. Ama hayret, hayret ya bu kadar da olmaz aynı hareketi yapıyordu aynada ki kadın. İşte o an gülme krizi tuttu ulan yoksa ben miyim aynada ki, yok canım ben olamam diye iç geçirdi ellerini yüzünden çekip tekrar aynaya baktı ben olamam bana hep güzel olduğumu söyler tanıdıklarım aynada ki ben olamam, olamam, olamaz.

Kimliğini aradığı bu karmaşanın içinde telefonun zili çaldı yine, yalın ayak, elleri ıslak koştu bu sefer yetişmeliydi ve anlatmalıydı bugün olanları. Ahizeyi kaldırdı nefes nefeseydi ve efendim dedi biraz tedirgin, biraz ürkek ilişti telefonun yanındaki sandalyeye. anlatmalıydı ve o anlamalıydı. Büyük bir hataydı evet kabul ediyordu ama! Gözlerinde yaş, yüzünde inanılmaz acı; dinliyordu.


—Sen benim annem olamazsın diye haykırıyordu on yedi yaşındaki genç, sen benim annem olamazsın benim annem çocukluğumda ki gibi temiz, masum ve en güzel anneydi. Sen artık temiz değilsin ve benim sevgim sana yetmiyor muydu?Başkasına gönül verdin.

—Bak canımın içi dinle beni...

(sensin benim bir tanem kimselere değişmem seni) diyemedi düğüm düğümdü boğazı yutkundu.

—Seni dinlemeyeceğim

Bağırıyordu kulakları sağır edercesine ağlamaklı sesle. Yok, benim annem yok.

Telefon suratında patladı şamar etkisiyle yıkıldı oracığa


Bugün yaşadıkları korkunçtu bir tarafta canı gibi sevdiği, hatta nefes alması için en büyük sebep olan varlığı bir tanesi oğulcuğu, bir tarafta da bundan sonraki hayat arkadaşı olarak seçtiği adam (ne kadar yanıldığını anladığı, çok geç anladığı adam) ve ortada kalan kendi. Tanışma faslından sonra kopan kıyamet. Canı olan oğulcuğu için ya ben ya o demesi ile yıkılan hayali. Asla oğlundan vazgeçmeyecek yaşama sebebi oğluyla arasına kimse giremeyecekti. Koşar adım uzaklaştı ve saatlerce sokaklarda kendiyle baş başa kaldı. Yüreğinde kopan fırtınanın dinmesi zaman alacaktı. Zaman, çok uzun acıtan zaman.

Ahize elinde ne kadar oturdu, ne kadar ağladı bilmiyordu. İç çekerek uykuya daldı iliştiği sandalyede. Sabaha karşı hala yanakları ıslaktı, ıslaktı ama taze bir gülümseme yayılmıştı yüzüne; oğulcuğu, canı bir tanesinin üç tekerlekli bisikletine ilk binmeyi öğrettiği günkü neşeli, sevgi dolu gündeydi şimdi.

Ya sonra uyanınca ne olacak ve neler yaşayacaktı. Olacaklardan habersiz ve rüyasında mutluydu…

Çalıntı hayatlardan alıntı

Arkadaşım kızını tercih etmişti…

 
Toplam blog
: 74
: 832
Kayıt tarihi
: 26.12.06
 
 

Şiir yazmaya çalışan, müzik dinlemeyi seven, Fotoğraf çekmeyi seven, Doğayı ve içinde barındırdık..