Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Hayata ve insana dair

Hayata ve insana dair
 

Yalnızlık


İnsan, yaşlandıkça bazı şeyleri kanıksıyor. Zamanla bir çok olgu ya da olay ilgi alanından çıkıyor ve zihnindeki önemini yitiriyor. Olup bitenleri duyma, anlama ve görme merakı azaldığı oranda hayattan uzaklaşıyor. Böylece dünya ile olan bağlantısını yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor.

Galiba ölüm de bu gidişin son kertesinde geliyor. Yani yaratıcı kudret insanı, hayata olduğu gibi ölüme de hazırlıyor. Kazaların, kalp ve kanser gibi hastalıkların genç yaşta çekip aldığı insanlar ise hayatın, istisnai ve dramatik yanını teşkil ediyor. Yaşlanmaya bağlı ölüme göre bunlar, sarsıcı ve kabulu zor hadiseler olarak karşımıza çıkıyor. Büyük üzüntülere ve derin travmalara kaynaklık ediyor.

Ne var ki duygular, hayatın gerçeği karşısında anlamını yitiriyor. Çünkü kader, hedef olarak seçtiği kişinin durumuna, yaşına, çocuklarının öksüz, yetim ve çaresiz kalışına bakmıyor. Hatta bireyin, hayatının baharında bir genç veya dünyaya gözlerini yeni açmış bir bebek oluşuna da aldırmıyor. Yakılan ağıtlar, yürek paralayan feryatlar sonuç getirmiyor. Daha açıkçası duygular, başımıza gelenlerin ve geleceklerin önüne geçemiyor. İçimizde kopan fırtınalara, yıkılan hayallere, altüst olan hayatlara rağmen kurallar işliyor ve her şey (ezelde takdir edildiği yani) olması gerektiği gibi oluyor.

Hıçkırıklarla, ağıtlarla, feryatlarla, isyanlarla ve (neden ben!? diye) gönül koymalarla netice alınmıyor. Yaşadığımız hüzün ne kadar ağır olursa olsun, ne kadar içten ve derinden gelirse gelsin gideni geri getirmiyor. Çünkü sistemin devamı ve dengenin korunması için böyle olması gerekiyor. Birilerine yer açmak için başka birilerine yol vermek icabediyor. Hayat, on oniki kişilik kapasitesine rağmen, ilk duraktan son durağa kadar, (bazan) yüzden fazla yolcu taşıyan bir semt minibüsüne benziyor. Sırası geleni bindiriyor, yolculuğu sona ereni de indiriyor.

Üzüntülerimize kaynaklık eden duygularımız bazan, birbirimizi teselli etmeye de yarıyor. Hissiyatımıza hitap eden yatıştırıcı, gönül yumuşatıcı açıklamalar acılarımızı, sıkıntılarımızı hafifletiyor. Bir nebze olsun içimizi rahatlatıyor.

Burada söylenecek en doğru söz şudur. Duygular ne kadar gerçekse, hayat kanunlarının işleyişinde duyguya yer olmadığı da o kadar gerçektir. Bu yüzden, hissiyatımız ne denli yoğun olursa olsun, hayata dair muşahhas (somut) olgular asla değişmez. Yani ateş yakmaya, su boğmaya devam eder.

Hayallerimiz, umutlarımız, dileklerimiz sihirli bir değneğin dokunmasıyla değil, bizim bil fiil gayretimizle gerçekleşir. Şans faktörü yok mudur, diye soranlara, "evet" demek zorundayım. Yalnız bunun da kuralları vardır. Mesela, bir ilkokul mezunu çok şanslı bile olsa öğretmen olamaz. Ancak bir öğretmen, talihi yaver giderse, iyi bir yere tayin olabilir.

Hayat, bünyesinde güzelliklerle beraber, acılar, hüzünler, hayal kırıklıkları ve umutsuzluklar da barındıran bir olgudur. Bu dünyada herkesin bir hayatı olduğu gibi bir de kıyameti vardır. Kimse, kimsenin ruhunda kopan tufanı, yüreğini yakan acıyı birebir hissedemez. Her birey kendi elemini, acısını ve kıyametini kendi yaşar.

Kanaatimce Allah, herkesin talebine uygun davranıp kurallarını, dilekte bulunanların arzusuna göre değiştirmez. Çünkü son tahlilde insanlar zenginlik, sağlık, ebedi yaşam ve güç gibi ideal kabul edilen şeyleri isteyecektir. Bu da her bakımdan eşitliği getirecek, eşitler ise birbirine boyun eğmek istemeyecektir. Bu durum ise kaosun, bitmeyen bir üstünlük mücadelesinin yolunu açacak ve şu an devletler arasında yapılan savaşlar birey bazına inecektir.

İnsan yaşlandıkça daha fazla duygusallaşıyor. Zaman zaman çok yoğun duygu sağanaklarına yakalanıyor. İçi kaynıyor, gözleri doluyor; bazan hasreti, bazan da vuslatı en derin ve en yalın biçimde yaşıyor. Ancak insanın bu hissiyatı, İlahi Kanun ve kararları değiştiremiyor.

Resim: cebirsel.com

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..