Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '16

 
Kategori
Eğitim
 

Haydi, tarafgirlik damarımız ile yüzleşelim!

 

Ne yazık ki son zamanlarda tarafgirlik duygusu her tarafımızı kaplamış. Futbol maçları, siyaset, başkanlıklar… Kısaca işin içinde seçim ya da rekabet var ise orda ister istemez tarafgirlik işin içine girmektedir.

Yıllar önce okuduğum şu fıkra hal-i pür melalimizi açıkça ortaya koymaktadır.

“Hepimizin bildiği gibi Karadeniz’de cami yapma yarışı çok meşhurdur. İki mahalle cami yapma yarışına girerler. Bir mahallenin sakinleri yeni ve muhteşem bir cami yapar. Diğer mahalleliler de, “Siz cami yaparsınız da biz yapamaz mıyız ? diyerek, hemen karşısına bir cami daha yaparlar.
Ezan okunurken babası oğluna:
“Oğlum, git bak bakalım ezan-ı Muhammedî bizim camiden mi okunuyor, karşı mahallenin minaresinden mi?”
Çocuk gider ve nefes nefese gelir:
“Baba, bizim minareden okunuyor!”
Derinden derine:
“Aziz Allah celle celâlühû!” çeker.”

Şu an bu fıkradan çok daha kötü durumda olduğumuzu içim acıyarak söyleyebilirim. Kimse doğruya ya da yanlışa bakmıyor, özellikle de gazetelerde birinin doğru dediği şeye diğeri tamamen yanlış diyor. Memleket meselelerinde bile insanları yanıltma polemiklerine girilebiliyor. Oysa “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” sözü her daim kulaklarımızda küpe olması gerekirken, bunu bile istediğimiz şekilde kullanabiliyoruz.

A partisinde siyaset yapan çok iyi birisine B partisi, sadece kendi partisinde olmadığı için çok rahatlıkla çamur atabiliyor, karalayabiliyor; fitne fesatlar alabildiğince hız kazanmış. Yapılan beddualar şeytanı bile çileden çıkarabiliyor.

Ya da futbol maçında kasti faul yapan bir sporcuya kendi oyuncusu ise tarafgirlik damarı ile “faul değildi, kendisini yere attı” diye bağırabiliyor sporcu yerde acıdan kıvranırken bile…

Belki de Müslüman ülkeler arasında da bu derece problem olmasının, kan ve gözyaşlarının hiç durmamasının bir nedeni bilinçsizce doğruyu yanlışı ayırt etmeden tarafgirlik damarı ile bir yere meyil göstermemizdir.

Hatta üzülerek belirteyim ki kendi çıkarımız uğruna haksız olduğunu bile bile bir tarafa da kayabiliyoruz. Bu da çok büyük problemler oluşturmakta, hem dünyamızı hem de ahiretimizi kaybetme ile karşı karşıya kalmaktayız.

Üstat Bediüzzaman da tarafgirlik ile ilgili şöyle demiş: “Tarafgirlik eğer hak namına olsa, haklılara melce olabilir. Fakat şimdiki gibi garazkârâne, nefis hesabına olan tarafgirlik, haksızlara melcedir ki, onlara nokta-i istinad teşkil eder. Çünkü garazkârâne tarafgirlik eden bir adama şeytan gelse, onun fikrine yardım edip taraftarlık gösterse, o adam o şeytana rahmet okuyacak. Eğer mukabil tarafa melek gibi bir adam gelse, ona hâşâ lânet okuyacak derecede bir haksızlık gösterecek.”

Tabiki olumlu anlamda taraftar olacağız. Sevdiğimiz partiye gidip gönül rahatlığı ile oyumuzu vereceğiz. Takımımızı destekleyeceğiz, ya da her hangi bir kurumda en demokratik hakla kendimizi ya da çok sevdiğimiz arkadaşımızı savunacağız.

Ama bu bize karşı tarafı acımasızca “yerme ya da iftira atma” hakkını vermez.  Doğrulardan taviz vermememiz gerekiyor. Çünkü “doğru bir tanedir”. Bana göre doğru şöyle olmalıdır deyip doğruları eğip bükmeye çalışmak geleceğimize yanlış yön verme durumuna getirir ki buda hem bizi hem de tüm insanlığı etkiler.

Haydi, tarafgirlik damarımız ile yüzleşelim, çıkarsızca doğruyu bulalım, belki o zaman düzlüğe çıkarız, ne dersiniz?

 

 

 
Toplam blog
: 233
: 209
Kayıt tarihi
: 12.12.13
 
 

Prof. Dr. Hamdi Temel, 1966 yılında Sorgun'da doğdu, İlk ve orta öğretimini Sorgun'da tamamladı v..