Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '06

 
Kategori
Eğitim
 

Haydi sen de söyle

Haydi sen de söyle
 

Daha önce de yazmıştım. Konuşup düşüncesini söyleyemeyen bir toplumda ancak Brütüsler yetişir. Konuşandan değil, asıl susandan korkmalı. İnsanı daha çok sessizlik ürkütür. Sakin akan sular daha derindir. Bütün felaketler büyük sessizliklerden sonra gelmiştir. Pusularda hep sessizlik vardır. Cenazelerde gördüğünüz sessizliği, düğünde ve bayramda göremezsiniz. Fakat gürültü ile sesliliği birbirinden ayırmak gerek. Her şeyin bir adabı olduğu gibi çok sesliliğinde kendine göre bir edebi vardır. “Edebin olmadığı yerde edebiyatta yoktur” diyor M. Akif.

Ancak ne konuştuğunu da bilmeli. Yani düşünerek konuşmalı. Bir düşünür “Düşünmeden konuşmanın cezası konuştuktan sonra düşünmeye mahkum olmaktır” der. Hürriyetin ana unsurlarından biriside konuşma hürriyetidir. Konuşma ve düşüncesini ifade etme hürriyeti olmadı mı, o hürriyet hürriyet değildir. M. Kemal Atatürk gittiği her yerde insanların özellikle konuşma ve düşüncelerini açıkça ifade etmelerini istiyor ve bir sözünde “ Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlal vardır” diyordu.

Her defasında söyleriz ya. Hep susarak geldik bugünlere. Bunu resimlere bile yansıttık. İşaret parmağı dudağın ucunda, susmayı istiyordu bizden. Evde, okulda, çevrede. Konuşmak ve düşüncesini ifade etmek için büyümeliydik. Büyüdük ama hala konuşup düşüncemizi ifade etmekte zorlanıyoruz. Büyüklerimiz değil miydi bize ağaç yaş iken eğilir diyen. Yaş iken öğrenilmeyen kuru iken nasıl öğrenilebilirdi ki. Belki de bundandır bizim kavgaya hazır oluşlarımız. Dahası ön yargılı davranışlarımız. Neye sayarsanız sayın işte.

Gençlerle konuşuyorum oturup şöyle baş başa babalarıyla öğretmenleriyle adam gibi konuşamadıklarından yakınıyorlar. Ardından ekliyorlar; Kimse bizi dinlemiyor, dinlemek istemiyor diye. Çatık kaşlılık ve kasıntılığın disiplin ve ciddiyetle eş değer tutulup yüze getirmemek anlayışına kaç kurban verdik. Onlara içten bir merhaba demeyi çok gördük.

Eğer bugün kırık dökük konuşuyorlarsa kimse alınmasın fakat sebebi bu yüzdendir. Konuşanlar hala korkuyor. Acaba birileri ne der ürkekliği var içlerinde. O birileri yok mu? Kendilerinden başkasına kıymet vermeyen birileri. Her şey ortada işte, ne edebiyat kaldı, ne şiir. Yazık oldu gitti. Şiirlerimizle birilerinden öcümüzü, yazılarımızla da hıncımızı alır gibiyiz. Sonra birde kalkıp boyumuzdan büyük ahkamlar kesip, aleme nizamat vermeye çalışıyoruz.

Siz gücünüz yetiyorsa edebi öğretin. Düşünmeyi ve konuşmayı değil. Kavgalar düşüncesizliğin,diyalogsuzluğun, sevgisizliğin, terkedilmişliğin, susturulmuşluğun... fırtınalarıdır. Bu fırtınalar tarih boyu gemilere zarar vermiştir. Hepimiz aynı gemideyiz. Feryat ve panik yapacağımıza dostça ellerimizi uzatalım ve birbirimizi anlamaya çalışalım. Haydi sende söyle demeyi başaralım. Hepsi bu.

 
Toplam blog
: 574
: 922
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Samsun Yazarlar Derneği (Kurucu) Başkanı. 12 kitabı neşredildi. Türk Güreşinin Sembol ismi Yaşar ..